Konya Büyükşehir’den Tarihe Işık Tutacak “Konya Fotoğrafları Külliyatı Albümü”

Programa katılan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’nın bir fotoğraf karesine sığamayacak kadar engin; ama o karede sonsuzluğa uzanacak kadar derin bir şehir olduğunu vurgulayarak, “İşte bu derinlik, bu albümle gün yüzüne çıkıyor. Zamanın izlerini, bu albümün detaylarında hissediyoruz. Bu anlamda, Konya Fotoğrafları Külliyatı çalışmamız, bir şehrin hatıralarını sayfalar halinde saklamaktan öte, bu toprakların ruhunu kare kare yaşatan bir hazinedir. Her bir kare; Konya’nın ne denli zengin ve köklü bir tarihe sahip olduğunu gözler önüne sermektedir” dedi. Sultan 2. Abdülhamid’in yerli ve yabancı birçok fotoğraf sanatçısına çektirdiği fotoğrafların bugün oluşturdukları külliyatın bel kemiği olduğuna dikkat çeken Başkan Altay, “İki ciltten oluşan ve 1876 ile 1954 yılları arasını kapsayan, toplamda 601 fotoğrafın yer aldığı albüm; inanıyorum ki tarihe ve geleceğe adanmış bir mektup gibi, nesilden nesile aktarılacaktır” diye konuştu. IRCICA Genel Direktörü Prof. Dr. Erol Kılıç, oluşturulan albümün Konya tarihi açısından büyük önem arz ettiğini ifade ederek, Konya Büyükşehir Belediyesi ile böyle örnek projelere imza atmaya devam etmek istediklerini söyledi.

Konya Büyükşehir Belediyesi ile İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) iş birliğiyle oluşturulan ve Konya’nın yaklaşık 150 yıllık tarihine ışık tutan fotoğraf albümünün tanıtımı İstanbul’da düzenlenen programla yapıldı.

2 ciltten oluşan “Konya Fotoğrafları Külliyatı 1876-1954 Albümünün” birinci cildinin tanıtımı İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan IRCICA Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi.

“BU ALBÜM BİR ŞEHİR TARİHİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEM ARZ EDİYOR”

IRCICA Genel Direktörü Prof. Dr. Erol Kılıç, Sultan 2. Abdülhamid Han döneminde birçok şehrin fotoğraflarının bulundurulması ve belgelendirilmesi çalışması yürütüldüğünü anımsattı. O dönemde birçok şehre ve beldeye fotoğrafçılar gönderilerek arşivleme yapıldığını kaydeden Kılıç, “Yıldız Arşivi başta olmak üzere yaklaşık 16 ayrı arşiv, IRCICA’nın kendi arşivi, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin arşivi, bazı fotoğraf arşivi olan ilçelerin de katkısıyla 16 ayrı arşivden 671 fotoğrafın seçilerek bir araya getirildiği bu albüm gerçekten bir şehir tarihi açısından çok önem arz ediyor. Biz IRCICA olarak 57 İslam ülkesinin bir araya gelerek kurduğu bir kuruluşun kültür, sanat ayağıyız sadece. İslam şehirleriyle ilgili projelerimiz var. Bu şehirlerin merkezinde de Konya yer alıyor” diye konuştu.

Prof. Kılıç, Konya Büyükşehir Belediyesi ile böyle örnek projelere imza atmaya devam etmek istediklerini söyledi.

“KONYA’NIN TARİHİ HAFIZASINI YENİDEN CANLANDIRACAK ÖZEL BİR ESER”

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da Konya Fotoğrafları Külliyatı’nın Konya’nın tarihi hafızasını yeniden canlandıracak özel bir eser olduğunu söyledi.

Konya’nın asırlar boyu tarihin, kültürün, ticaretin, ilim ve irfanın mukaddes kapılarından biri olduğunu ifade eden Başkan Altay, “Konya’mız, üzerinde taşıdığı eserlerle, Mevlânâ, Sadreddîn-i Konevî, Seyyid Harun Veli, Hacıveyiszade Mustafa Efendi gibi manevi mimarlarıyla eşine az rastlanan bir şehirdir. Böylesine engin bir mirasla bezenmiş şehrimizi yarınlara taşıyacak en önemli unsurlardan biri de görsel hafıza oluşturacak fotoğraf sanatıdır” ifadelerini kullandı.

“HER BİR KARE; KONYA’NIN NE DENLİ ZENGİN VE KÖKLÜ BİR TARİHE SAHİP OLDUĞUNU GÖZLER ÖNÜNE SERMEKTEDİR” 

Başkan Altay, Konya’nın bir fotoğraf karesine sığamayacak kadar engin; ama o karede sonsuzluğa uzanacak kadar derin bir şehir olduğunu vurgulayarak, “İşte bu derinlik, bu albümle gün yüzüne çıkıyor. Zamanın izlerini, bu albümün detaylarında hissediyoruz. Bu anlamda, Konya Fotoğrafları Külliyatı çalışmamız, bir şehrin hatıralarını sayfalar halinde saklamaktan öte, bu toprakların ruhunu kare kare yaşatan bir hazinedir. Her bir kare; Konya’nın ne denli zengin ve köklü bir tarihe sahip olduğunu gözler önüne sermektedir. Asırlık sokaklar, tarihi evler, eşsiz eser ve yapılar, bir çınarın gölgesinde soluklanan insanlar, umutlar, sevinçler ve daha nice kareler; bu kadim şehrin ve onun cömertçe sunduğu maneviyatın sessiz anlatıcılarıdır” değerlendirmesinde bulundu.

“2. ABDÜLHAMİD’İN BİRÇOK FOTOĞRAF SANATÇISINA ÇEKTİRDİĞİ FOTOĞRAFLAR, BUGÜN OLUŞTURDUĞUMUZ KÜLLİYATIN BEL KEMİĞİDİR”

Konya Fotoğrafları Külliyatı’nı diğer eserlerden öne çıkaran bir diğer önemli hususun ise fotoğraf okumaları olduğunun altını çizen Başkan Altay, konuşmasına şöyle devam etti:

“Fotoğraflarda yer alan eserler ve döneme ait sosyal yaşam akışının derinine tasvir edilmesi, bu albümü eşsiz bir hazine haline getirmiştir. İlk kez yapılan okumalar sayesinde, anıt eserler, tarihi yapılar, sosyal hayat bir bütün halinde düşünülerek, bir şehir hafızası oluşturulmaya çalışılmıştır. Özellikle Yıldız Sarayı Koleksiyonu veya Sultan 2. Abdülhamid Arşivi olarak bilinen, Osmanlı’nın resmi arşivi olarak tanımlayabileceğimiz koleksiyon, bu külliyatın en nadide bölümlerinden birini oluşturmaktadır. Yerli yabancı birçok fotoğraf sanatçısına çektirdiği fotoğraflar, bugün oluşturduğumuz külliyatın bel kemiğidir. Bunun dışında albümüz; Süleyman Eşref Balum, 2022 yılında Hakk’a yürüyen Hasan Çopur, Velid Ebuzziya gibi birbirinden usta ellerden vücut bulan 16 koleksiyondan oluşmuştur.”

Başkan Altay, fotoğrafın icadından kısa bir süre sonra çoğu Osmanlı şehirlerine nazaran Konya’nın daha erken dönem görüntülerinin bugün için ellerinde olmasının her anlamda çok değerli olduğuna dikkati çekerek, “Konya gibi tarihi bir şehirde modern kentleşmenin yoğun olmadığı zaman dilimlerinde kayda alınan fotoğraf kareleri sayesinde, Türkiye Selçuklu Konya’sının izleri daha net bir şekilde görülmektedir” dedi.

“BU ALBÜM, ŞEHRİMİZİN KADİM RUHUNU VE ESRARLI GÜZELLİĞİNİ YENİDEN RUHUMUZA İŞLEYECEKTİR”

Günümüzde yalnızca ismini bildiğimiz yıkılmış yapıların fotoğraflarının da artık bugün için tarihi bir belge niteliği kazanmış olduğunu dile getiren Başkan Altay, “Günümüz modern Konya’sında Selçuklu’nun mimarisi, estetiği, fikir yapısı, ilmi hüviyeti ve bunların tamamından meydana gelen başşehirlik yapısı, her sokak ve caddede kendini göstermektedir. Tıpkı şair Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da dediği gibi; Konya, ‘Kendini gizleyen esrarlı bir güzelliğe’ sahiptir. Bu albüm, şehrimizin kadim ruhunu ve esrarlı güzelliğini yeniden ruhumuza işleyecektir” açıklamasını yaptı.

“BÖYLE BİR ÇALIŞMANIN PARÇASI OLMAKTAN BÜYÜK BİR GURUR VE MUTLULUK DUYUYORUZ”

Başkan Altay, Konya Fotoğrafları Külliyatı’nın nesilden nesile aktarılacak çok kıymetli bir çalışma olduğunu vurgulayarak, “İki ciltten oluşan ve 1876 ile 1954 yılları arasını kapsayan, toplamda 601 fotoğrafın yer aldığı albüm; inanıyorum ki tarihe ve geleceğe adanmış bir mektup gibi, nesilden nesile aktarılacaktır. Bu sayede, IRCICA ile ortaklaşa hazırladığımız bu değerli çalışma, tarihimizi aydınlatacak bir ışık olacaktır. Konya Büyükşehir Belediyesi olarak böyle bir çalışmanın parçası olmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyuyoruz. Bu vesileyle bu çok değerli iş birliği için başta IRCICA Genel Direktörü̈ Sayın Prof. Dr. Mahmud Erol KILIÇ hocam ve mesai arkadaşları olmak üzere, fotoğraflarıyla şehrimizin derin hafızasını oluşturan tüm sanatçılarımıza ve bu eserde emeği olan herkese şükranlarımı sunuyorum” dedi.

Programa; İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) Başkanı Prof. Dr. Murteza Bedir, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Mimar Hilmi Şenalp ile ulusal basından temsilciler katıldı.

KONYA TARİHİNİN EN GENİŞ KAPSAMLI ALBÜM ÇALIŞMASI

Konya Fotoğrafları Külliyatı Albümünde; Konya’nın yaklaşık bir buçuk asır öncesinden itibaren çekilen ve en eskisi 1876, en yenisi 1954 tarihli başta Sultan Abdülhamid Han’ın Yıldız Albümlerindeki eşsiz fotoğrafların yanı sıra 16 ayrı koleksiyondan toplamda 601 fotoğraf yer alıyor. Albüm; fotoğraf çözünürlüğü, netliği, ebat büyüklüğü ayrıca fotoğraf okumalarının yanı sıra, sayı ve detay anlamındaki en geniş kapsamlı çalışma olarak dikkat çekiyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İGA İstanbul Havalimanı, “2023 Sürdürülebilirlik Raporu”nu Yayınladı

İGA İstanbul Havalimanı’nın 2023 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’na göre; enerji verimliliği çalışmaları sayesinde Havalimanı’nın enerji tüketimi yüzde 10,7 azalırken, 2019 baz yılına göre emisyonları da yüzde 25,6 oranında düştü. İGA İstanbul Havalimanı, 2050 Net Sıfır Yol Haritası kapsamında; emisyonlarını azaltmaya yönelik GES yatırımı ile büyük ve önemli bir adım daha atmaya hazırlanıyor.

 

Çevresel sürdürülebilirlik alanındaki yatırımları ile İGA İstanbul Havalimanı, artan bir trendle atıklarının yüzde 34,66’sını ekonomiye geri kazandırırken, kullanılan suyun da yüzde 35’ini geri dönüştürülmüş sudan elde etti. 

 

Ekosistemindeki paydaşlarına ait emisyonların azaltımı konusunda da çalışmalarını sürdüren İGA İstanbul Havalimanı, Sürdürülebilir Havacılık Yakıtının (SAF) kullanımını teşvik ediyor. 

 

Sürdürülebilir bir geleceğe hizmet yolunda, kararlı ve sorumlu adımlar atarak; “Odağımız Dünya, Hedefimiz Gelecek” misyonuyla çalışmalarına devam eden İGA İstanbul Havalimanı, 2023 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. Çifte önemlilik (double materiality) analizi kullanılarak hazırlanan Rapor, sürdürülebilir mobilite stratejileri doğrultusunda atılan adımlar ile İGA’nın çevresel, sosyal ve ekonomik katkılarını ortaya koyuyor.

 

Mobilitenin geleceğine yönelik çalışmalarıyla hava taşımacılığının diğer ulaşım seçenekleriyle entegrasyonunu, karbon ayak izi ve kaynak kullanımını en düşük, en güvenli şekilde tasarlamaya odaklanan İGA İstanbul Havalimanı, Rapora göre; 2023 yılında herkesi kapsayan ve refah odaklı hizmet anlayışıyla uçuş ve yolcu sayısında rekorlar kırarken, enerji tüketimini yüzde 10,7 oranında, emisyon salımını ise baz yıla kıyasla yüzde 25,6 oranında azalttı.

 

İklim Değişikliğine Uyum Çalışmaları ile riskler yönetilecek 

Olağanüstü hava koşulları ve zorlu durumlarda bile yüksek operasyon yüzdesiyle hizmet vermek üzere tasarlanan Havalimanı, iklim değişikliğinin sebep olduğu aşırı hava olayları ve risklere karşı TÜBİTAK iş birliğinde üç yıllık bir çalışmaya başladı. Proje kapsamında, geçmiş meteorolojik verilerin analizi ile farklı dönemlere yönelik oluşturulacak senaryolar üzerinden risklerin yönetilmesi ve önlemler alınması amaçlanıyor. 

 

2050 yılında “Net Sıfır Emisyon” hedefi

Kapsam 1* ve 2* emisyonlarının mutlak azaltımı konusunda Havalimanı’nın hedefleri; 2030 yılında yüzde 45, 2040 yılında yüzde 73 emisyon azaltımı sağlamak. 2050 yılına gelindiğinde ise, Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşılması planlanıyor. 

İGA İstanbul Havalimanı ekosisteminde yer alan paydaşlarının emisyonlarını azaltmak için iş birliklerini sürdüren İGA İstanbul Havalimanı, “Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı”nın (SAF) kullanımını 2022’den beri desteklerken, bayrak taşıyıcımız Türk Hava Yolları haftada bir kez SAF içerikli uçuşlar düzenlemeye devam ediyor. Hidrojen bazlı yakıtların kullanımı için de araştırmalar sürüyor. 

 

2030’da atıkların yüzde 50’si ekonomiye geri kazandırılacak

Atık yönetimi konusunda açılışından bu yana başarılı çalışmalara imza atan İGA İstanbul Havalimanı’nda; 2023 yılında, atıkların yüzde 34,66’sı ekonomiye geri kazandırılırken, bu oranın 2030 yılında yüzde 50’ye çıkarılması hedefleniyor. Su yönetimi konusunda da önemli adımlar atan Havalimanı, kullandığı suyun yüzde 30’unu geri dönüştürülmüş sudan elde ederek, yolcu başına su ayak izini önceki yıla göre yüzde 5 azalttı.

 

Enerjisinin tamamı yenilenebilir enerjiden sağlanacak

2050’ye kadar tüm enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılamayı hedefleyen İGA İstanbul Havalimanı, Eskişehir’de yapımı devam eden ve 2025 yılında devreye almayı planladığı 200 MW gücünde güneş enerjisi santraliyle enerjisinin tamamını yenilenebilir enerjiden karşılayarak emisyon yönetiminde çok önemli bir adım atacak.

 

          2023 Sürdürülebilirlik Raporu’nun, Havalimanı’nın çevresel, ekonomik ve sosyal sorumluluk konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdiğini belirten İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen, gelecek yıllarda da kaynakları koruma, çevresel etkileri azaltma ve topluma pozitif değer katma hedefleri doğrultusunda çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi. 

 

Bilgen şu değerlendirmelerde bulundu:

 

“İGA İstanbul Havalimanı olarak, çevrenin bütünselliğini ve kaynaklarımızı korumayı en büyük önceliklerimiz arasında tutuyoruz. Yine bu çerçevede; atık ayrıştırma altyapılarımız sayesinde Havalimanı atıklarının yüzde 35’ini geri dönüştürüyoruz. Hedefimiz, şu anda bile dünya ortalamasının üzerinde olan bu oranı 2030 yılında yüzde 50’ye taşımak. 

 

Sürdürülebilirlik stratejimizin temel taşlarından birini, insan gücüne yapılan yatırımlarımız oluşturuyor. Misafirlerimize, topluma ve çalışanlarımıza ‘pozitif değer katma’ anlayışını benimseyerek; misafirlerimiz için erişilebilirlik faaliyetlerimiz, yerel halk için sosyal yatırım programımız ve İGA Akademi altında çalışanlarımızın gelişimine yönelik eğitim ortaklıklarıyla değer yaratmaya devam ediyoruz. 2023 yılında çalışan başına 32 saat, toplamda ise 264 bin 773 saatlik eğitim sağlayarak, tüm çalışanlarımızın gelişimine katkıda bulunduk. 

 

2016 yılından bu yana aktif bir şekilde uyguladığımız Sosyal Yatırım Programının temel odak alanları arasında; yerel becerilerin geliştirilmesi, toplulukların güçlendirilmesi, kadınların sosyo-ekonomik hayata entegrasyonu ve gençlerin desteklenmesi yer alıyor. Bu kapsamda İGA, 2023 yılında, Havalimanı’na komşu köylerde Arıcılığın Rehabilitasyonu ve Geliştirilmesi Projesini başarıyla tamamladı. Havalimanı’nın bu tür girişimlerle hedefi, sürdürülebilir gelişmelerle el ele giden sosyal faydalar yaratmak.

 

İGA İstanbul Havalimanı tarafından yürütülen diğer sosyal projeler arasında; Newton Uçuş Akademisi, Kadın Elinden Çocuk Kalbine – Örgü Bebek Projesi, İGA ART ve İGA Akademi bulunuyor. Bunların yanı sıra Havalimanı, yerel okulları destekleyerek eğitim hizmetlerini iyileştirmeye, engelli yolcular dahil olmak üzere hassas grupları desteklemeye, çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik etmeye yönelik çalışmalara devam ediyor. 

Küresel ölçekte sunduğumuz kesintisiz bağlantı ile Türkiye ekonomisine önemli katkılar da sağlıyoruz. 2023 yılında doğrudan ve dolaylı ekonomik faaliyetlerimizin Türkiye’nin millî gelirine katkısı 24,2 milyar dolar (GSYH’nin %2,2’si) oldu. Bu, Havalimanımızın ekonomik etkisinin açık bir göstergesidir”.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

6 Bölümlük ‘Cadı Avı: Karanlık Gerçekler’, 3 Kasım Pazar 21.00’de National Geographic Ekranlarında Başlıyor!

Tarih boyunca Salem cadı mahkemeleri ve benzeri mahkemelerde binlerce kişi imkansız bir suç olan cadılık sebebiyle idam edildi. Şüphelilerin çoğu ise yoksul kadınlar, yaşlılar, yerliler ya da kendilerini savunamayacak durumdaki engelli kişilerdi.

Sinematik canlandırmalar ve uzman röportajları ile birlikte Almanya, İskoçya, İngiltere, Amerika, İsveç ve İrlanda’da kurulmuş olan cadı mahkemelerinin ardındaki karanlık ve gerçek hikayeleri gözler önüne seren altı bölümlük “Cadı Avı: Karanlık Gerçekler”, 3 Kasım Pazar 21.00’de National Geographic’te başlıyor.

 

Bilimin, keşfin ve hikâye anlatımının gücüne inanarak 130 yılı aşkın bir süredir dünyanın en güvenilir markalarından biri olmayı sürdüren National Geographic’in birbirinden iddialı yapımlarını D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

KADER YILDIZ “2025 BENİM YILIM OLACAK”

Çok yakında yeni bir sinema filmi için kamera karşısına geçmeye hazırlanan güzel oyuncu Kader Yıldız 2025 yılı için iddialı olduğunu söyledi.

Daha önce Hırçın Kız ve Yüksek Sosyete başta olmak üzere bir çok projede yer alan ve sergilediği başarılı oyunculuğuyla, birlikte çalıştığı yönetmenlerden tam not alan güzel oyuncu Kader Yıldız, başarılı oyunculuğunun yanı sıra, büyülü güzelliğiyle de dikkat çekiyor.

Hayattaki en büyük tutkusunun oyunculuk olduğunu söyleyen güzel oyuncu Kader Yıldız “Oyunculuk benim için sadece bir meslek değil, ruhumun bir parçası. Her yeni projeye başladığımda, farklı karakterlere hayat verecek olmam, beni inanılmaz heyecanlandırıyor. 2025 benim için bir dönüm noktası olacak. Bunun için var gücümle çalışmaya devam edeceğim” diye konuştu.

 

Cumhuriyet Coşkusu Muğla’da Güneş Gibi ‘Parla’dı

Muğla Büyükşehir Belediyesi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101.yaşını Muğla’da düzenlediği konserler ve çeşitli etkinliklerle coşkuyla kutladı. 

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk milletinin karakterine, adetlerine en uygun yönetim biçimi olarak miras bıraktığı Cumhuriyet 101. Yılına girdi. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. Yılı Muğla’da büyük bir coşkuyla kutlandı. Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet’in 101.yaşını konserler, tiyatro ve spor etkinlikleri ile doyasıya kutladı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkusu Bodrum, Dalaman, Datça, Marmaris, Menteşe, Seydikemer ve Ortaca’da kortejlerle ve konserlerle kutlandı.  Büyükşehir Belediyesi, birbirinden değerli sanatçılarla vatandaşları buluşturdu. Menteşe’de Norm Ender, Bodrum’da Yaşar, Dalaman’da Grup Gündoğarken, Marmaris’te Fuat Saka, Ortaca’da Evdeki Saat, Datça’da Popüler Müzik Orkestrası sahne aldı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği konserler öncesinde ilçelerde fener alayı düzenlendi. 

Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin Menteşe’de düzenlediği Norm Ender konserinde, Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran vatandaşlar ‘Parla’ adlı marşı Cumhuriyet’in coşkusu ile söyledi. Konsere, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ev sahipliğinde CHP Muğla Milletvekili Av. Cumhur Uzun, CHP Parti Meclis Üyesi Alkım Denizaslanı ve Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal katıldı. 

Konserde konuşma yapan Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal, “Bundan 101 yıl önce nasıl mücadele edildiyse biz de bugün öyle mücadele edeceğiz. Kalbimizdeki Cumhuriyet ışığı hiç sönmesin. 101. yılımızı coşkuyla kutluyorum.” şeklinde konuştu. CHP Muğla Milletvekili Av. Cumhur Uzun konserde yaptığı konuşmada; “Cumhuriyet’in aydınlık kentinin aydınlık insanı,  hepinizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.” dedi. 

Başkan Aras; “Türkiye Cumhuriyeti bizlerin omuzlarında yükselecek ve Cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır.”

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Cumhuriyet’in 101. yılını coşkuyla kutlamak için Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran vatandaşlara seslendi ve birlik, beraberlik içinde daha güçlü bir Türkiye için Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ile yürüyeceklerini söyledi. Başkan Aras; “Bundan 101 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Milleti’nin karakterine, adetlerine en uygun yönetim olan Cumhuriyet ilan edildi. Bizler, hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Türkiye Cumhuriyeti bizlerin omuzlarında yükselecek ve Cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır. Yaşasın Atatürk, yaşasın bağımsız Türkiye Cumhuriyeti!”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

GAİN’den yepyeni bir kadın hikâyesi! “Fer” dizisinin çekimlerine başlandı…

GAİN, heyecan dolu yeni dizisi “Fer” ile içerik kütüphanesini büyütüyor. Başrollerini Melisa Sözen ve Ertan Saban’ın paylaştığı “Fer”in çekimlerine başlandı. Boşanma aşamasında olan, iki çocuk annesi Dilek’in hayatını baştan kurma macerasını konu alan dizi yakında sadece GAİN’de!

 

Başrollerini Melisa Sözen ile Ertan Saban’ın paylaştığı, bir BKM yapımı olan “Fer” dizisinin çekimlerine başlandı. Türkan Derya’nın yönetmenliğini üstlendiği, Devin Özgür Çınar’ın kaleminden çıkan yapım, yakında GAİN izleyicisiyle buluşacak.

Melisa Sözen’in canlandırdığı Dilek, kısıtlı imkanları sebebiyle korsan taksicilik yaparak hayatını sürdüren bir annedir. İki çocuğunun da bakımını üstlenen Dilek, zorlu bir boşanma sürecinden geçmektedir. Bir gün taksisine Şadi isimli gizemli adamın binmesiyle, Dilek’in hayatı geri dönülemez şekilde değişir.  

Dizide Melisa Sözen ve Ertan Saban’a Ferit Aktuğ, Ceren Taşçı, Gül Onat, Mutlu Güney, Devin Özgür Çınar, Mustafa Konak, Ahsen Türkyılmaz, Murat Kılıç ve Onur Dilber gibi başarılı oyuncular eşlik ediyor. Ünlü oyuncu Celil Nalçakan da konuk olarak diziye renk katıyor.

Bir kadının kendini yeniden keşfedişinin hikâyesi “Fer”, yakında sadece GAİN’de!

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

40 Yılın İlham Veren Dönüşümü: Kadın Liderler, Amaç ve Yaratıcılığın Zaferi

Bir zamanlar sadece toplantı organizasyonlarıyla başlayan yolculuk, bugün dijital çağın en etkileyici başarı hikayelerinden birine dönüştü. Bu hikaye, değişimin ve dönüşümün nasıl yeni kapılar açabileceğinin canlı bir kanıtı.

 

**Cam Tavanları Kıran Kadınların Hikayesi**

“Başarının cinsiyeti yoktur” diyerek yola çıkan bir grup vizyoner kadın, sektörde nadir görülen bir başarıya imza attı. Empati, işbirliği ve hassas iletişim yetenekleriyle donanmış bu liderler, iş dünyasında yeni bir liderlik modeli yarattı. Zon Project Management CEO’su Oylum Tala, “Kadın liderler olarak, iş dünyasında daha kapsayıcı ve yaratıcı bir ortam yaratmanın mümkün olduğunu gösterdik,” diyor.

**Amacın Dönüştürücü Gücü**

“İyi işler, iyi gelecek yaratır” felsefesiyle yola çıkan projeler, sosyal fayda ile ticari başarıyı ustaca harmanlıyor. Hatay’daki okullara yeni bir soluk getiren ileri dönüşüm projesi, bunun en çarpıcı örneklerinden. Tala, bu projeler hakkında “Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk anlayışımız, projelerimize derin bir anlam katıyor,” diye ekliyor.

**Deneyim Tasarımında Yeni Çağ**

Modern tüketici artık sadece ürün değil, hikaye ve deneyim arıyor. Sakura çiçeklerinin büyüleyici dünyasından ilham alan deneyim tüneli gibi projeler, markaların hikayelerini adeta bir sanat eserine dönüştürüyor. Oylum Tala, “Tüketicileri pasif izleyicilerden aktif katılımcılara dönüştürmek, markalarımızın kalıcı bir etki yaratmasını sağlıyor,” şeklinde belirtiyor.

**Yaratıcılığın Sınırsız Dünyası**

En iyi fikirlerin konfor alanının dışında filizlendiği gerçeğinden hareketle, farklı disiplinlerin kesişiminde yeni ufuklar açılıyor. Veri analitiği ile yaratıcılığın, teknoloji ile insan dokunuşunun birleşimi, pazarlama dünyasında yeni standartlar belirliyor. Tala, “Yaratıcılığı ve teknolojiyi birleştirerek, pazarlama dünyasında çığır açıyoruz,” diyor.

**İlham Veren Gelecek**

Başarı , değişimin sürekli olduğu bir dünyada, dönüşüme açık olmanın ve cesaretle yenilik peşinde koşmanın öneminidir. Yarının liderleri için bu deneyim, ilham verici bir yol haritası sunuyor. Oylum Tala, “Geleceğin liderleri için bu yolculuk, cesaret ve yenilikle dolu bir ilham kaynağıdır,” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

BAŞARILI YAPIMCI VE YÖNETMEN İHSAN TAŞ İLE ÇOK ÖZEL

Yılmaz Güney, Kadir İnanır, Tarık Akan ve Cüneyt Arkın gibi Türk sinemasının efsane isimlerinden ilham aldığını belirten Genç yapımcı ve yönetmen İhsan Taş, başarıları ve azmiyle Türk sinemasında dikkat çekmeye ve Yeşilçam’ın büyüsünü günümüz sinemasına taşımaya devam ediyor.

 

Batman doğumlu olan Taş, 1996 yılında İstanbul’a yerleşerek sinemaya olan ilgisini profesyonel bir kariyere dönüştürmeyi başarmış. “Kaçış 1950” ile başlayan sinema serüveninde, filmlerinde yalnızca sanatsal bir başarıyı değil, aynı zamanda topluma katkı sağlayan yapıtlar ortaya koymayı amaçlıyor.

 

Topluma fayda sağlayacak çeşitli sosyal sorumluluk projelerine de imza atan ve kendine özgü çizgisi ve insancıl yaklaşımıyla sektördeki zorluklara karşı direnen yönetmen, Türk sinemasını uluslararası platformlarda da başarıyla temsil etmeyi arzuluyor.

 

Söyleyişimizde, projelerinde yer almak istediği oyuncuları ve gelecekteki hedeflerini paylaşan Taş, izleyicilere hem eğlenceli hem de düşündürücü yapıtlar sunmaya kararlı.

 

Türk sinemasında özgün projeleriyle adından sıkça söz ettiren genç yapımcı ve yönetmen İhsan Taş ile geniş bir sohbet gerçekleştirdik. Taş, sinemaya olan çocukluk tutkusunu, sektördeki yolculuğunu ve Türk sinemasının uluslararası alanda yükselmesi için hayallerini paylaştı. Samimi bir atmosferde geçen bu söyleşide, Taş’ın Yeşilçam’dan aldığı ilhamla sinemayı daha ileri taşımak adına üstlendiği projelerden ve kariyerindeki önemli dönüm noktalarından konuştuk… Sizi bu keyifli sohbet ile baş başa bırakıyoruz…

 

İhsan Taş kimdir ve nerelidir?

İhsan Taş: 1980 yılında Batman’da doğdum. 1996’ın sonlarına doğru İstanbul’a yerleştim.

 

Sinemaya ne zaman ilgi duymaya başladınız?

İhsan Taş: Çocukluğumdan beri hep sinemayı büyük bir tutkuyla takip ediyordum. İlerde yapımcı veya yönetmen olacağımı hayal etmemiştim ama her izlediğim filmde, başrol oynayan sanatçının yerinde hayal ederdim kendimi hep.

 

Bu işe başlarken örnek aldığınız isimler kimlerdi?

İhsan Taş: Yılmaz Güney, Kadir İnanır, Tarık Akan, Cüneyt Arkın ve daha ismini sayamadığım sayısız kahraman… Onlar gerçekten de çocukluğumuzun kahramanlarıydı… Sinemayı onlarla sevdik…

 

– İlk Sinema deneyiminiz nerede ve nasıl başladı?

İhsan Taş: İlk filmim Kaçış 1950 idi. Film 10 Nisan 2015 yılında vizyona girdi. Hemen arkasından Temel ile Dursun İstanbul’da, Parayı Bulduk, Dedemin Gözyaşları ve Filme Gel isimli sinema filmlerini çektim. Usta oyuncu Halil Ergün, Elif Kaya ve Kumsal Vural’ın oynadığı Kalp krizini önlemek amacıyla çektiğim bir “Kamu Spotu” var. Neredeyse tüm Tv’lerde yayınlandı. Sonrasında 3 tane reklam filmi ve 30 bölüm de Trt’ye sohbet programı çektim. Önümüzdeki ay da, yeni bir sinema filminin hazırlıklarına başlıyoruz.

 

– Bu işe başlarken kimlerden feyz ve destek aldınız?

İhsan Taş: Açıkçası söylemek gerekirse bu sektör, birilerini örnek alacak kadar temiz değil. “Kişi kendine yakışanı yapar” mantığıyla hareket ederek kendi çizgimi oluşturmaya çabalıyorum.

 

– Bu işe başlarken beğendiğiniz ve kendinize örnek aldığınız isimler kimlerdi?

İhsan Taş: O isimlerini saydığım “Yeşilçam” emektarları…

 

– Birlikte çalışmaktan keyif aldığınız oyuncular kimler?

İhsan Taş: Ben çok ılımlı bir insanım. Mümkün olduğunca herkes ile anlaşırım. Ayırımcılık etmiş gibi olmiyim ama Halil abi (Halil Ergün) ile çalışmak hem çok keyifli, hemde çok kolay. Birlikte bolca vakit geçirince zaten artık aile gibi oluyorsunuz. Evden çıktıkça ofise de uğruyor. Haftada 2,3 gün görüşürüz neredeyse…

 

Hangi oyuncuları projelerinizde görmek istersiniz?

İhsan Taş: Türk oyunculardan çok başarılı bulduğum isimler var. Hepsinin isimlerini belki buraya sığdıramam ama Cansu Dere’yi, Beren Saat’i, Kıvanç Tatlıtuğ’u, Kenan İmirzalıoğlu’nu çok başarılı buluyorum ve Dizilerimizin ve Sinemamızın yurt dışına açılması için çok özel yetenekler olarak görüyorum onları… Umarım yeni gençlerde mesleğinde böyle başarılı olurlar ve gurur duyacağımız oyuncularımızın sayısı çok daha artar.

 

– Başlangıçtan bu yana, keşkeleriniz neler oldu?

İhsan Taş: Sektöre ilk girdiğimde biraz zorlandım tabi hem maddi hemde manevi olarak ama şimdi daha iyi anlıyorum ki, o önüme çıkan zorluklar veya yaşanan olumsuz olaylar insanı daha da güçlendiriyor ve tüm bunların adına da tecrübe deniliyor. (Maalesef acı tecrübeler ama pes etmek yok. Hep daha ileriye, daha büyük başarılara odaklanmak lazım)

 

“DEDEMİN GÖZYAŞLARI” filmini çekmeye nasıl karar verdiniz sizi buna iten etken ne oldu?

İhsan Taş: İlk filmim Kaçış 1950 dönem filmiydi, sonraki iki filmim de komediydi. Kendimi dramda daha başarılı buluyordum ve güzelde bir hikâyenin ipuçlarını yakaladığımda “Kesinlikle dram da çekmeliyim” dedim ve hazırlıklarıma başladım. Birde çektiğimiz film sosyal sorumluluk görevini de üstleniyor bir nevi. Yaptığımız işler her ne kadar ticari görünse de, topluma da bir şeyler katmalı diye düşünüyorum. Dedemin Gözyaşları filminin senaryosuna ilk 2016 yılında başladım yazmaya (zaten Google de de bilgiler mevcut) o dönem Parayı Bulduk diye bir komedi filmine başlamak üzereydim. Çekimleri tamamladıktan hemen sonra odaklandım iyice senaryoya… 1 ay içerisinde bitirdim senaryoyu ama tabi bir filmi çekmek hayata geçirmek hiç te kolay değil. Bir sürü unsur var projenin hayata geçebilmesi için. Finans işini çözmek, ekibi kurmak, çekimler derken tam 5 yıl sonra, yani 2021’in sonlarında ancak çekebildim filmi. Tabi belli aralıklarla senaryoda hep revizeler yaparak. (Güncel konuları da korumak için) Pandemi, deprem vs derken filmi nihayet 2024 yılında, yani ilk yazmaya başladığımdan 8 yıl sonra vizyona koyduk. Şükürler olsun izleyicilerde çok sevdiler filmi ve film çok ses getirdi. Her şeyde bir hayır vardır. Demek ki doğru zaman şu anmış diyorum.

 

– Şu ana kadar kaç tane film çektiniz ve bunlar hangileri?

İhsan Taş: Şu ana kadar 5 tane sinema filmi çektim. Kaçış 1950, Temel ile Dursun İstanbul’da, Parayı Bulduk, Dedemin Gözyaşları ve Filme Gel isimli sinema filmlerini çektim.

 

– Hedefleriniz nerelidir, hedeflerinize ulaştınız mı?

İhsan Taş: Hedeflerime adım adım yürüyorum. Mesleğimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Günün birinde çektiğim filmlerimle yurt dışında da ülkemi en iyi şekilde temsil etmek ve ülkemize ödüllerle dönmeyi çok arzuluyorum. Nasip bakalım…

 

– Yeni projeniz var mı varsa bunu bizimle paylaşır mısınız?

İhsan Taş: Şu an ön hazırlıklarına başladığımız bir komedi filmimiz var. Ana Cast daha tam netleşmediği için şu an biraz gizli tutuyoruz. Hemen arkasında da kışın çekmeyi düşündüğümüz (şu ana kadar yaptığım en büyük proje) “Sürgün” diye yine bir dram filmim var. Ona da çok özel hazırlanıyorum. İzleyenleri sinema salonunda bu sefer hüngür hüngür ağlatmayı hedefliyorum.

 

– Bir film projesine başlarken en çok neye dikkat edersiniz?

İhsan Taş: Her şeyden önce senaryo çok önemli, çünkü bizim işin 4 ana ayağı var. Bunlardan ilki senaryo, oyuncular, basın-pr ve dağıtım da diğer ayakları… Bunları sağlam yaparsanız projenizin başarılı olma şansı yüzde 90’ların üstünde olur diye düşünüyorum.

 

– Zor bir insan mısınız, veyahut tahammül edemediğiniz şeyler nelerdir?

İhsan Taş: Aslında hiç zor bir insan değilim, iyi niyetimi kullanmadıkları sürece… İnsanlar anlayışlı ve pozitif olursa, bir şeyler yapmak, başarmak çok daha kolay…

 

– Setteki ile set dışındaki İhsan Taş arasında ne gibi farklılıklar var?

İhsan Taş: Özel hayatımda çok güleç yüzlü bir insanım, çok ta çocuk ruhlu… Her şeyi masum yaşarım. Dünyanın en kolay ikna olan insanlarından biriyimdir bence, çünkü beni on yaşındaki bir çocuk bile kandırabilir özel hayatımda… Ama profesyonel anlamda işler yapınca maalesef ki, o iyi niyetiniz o kadar suistimal ediliyor ki, her şeyi kuralına göre yapmanız herkes için en hayırlısı oluyor. İşini yapamayan birine işini yapması gerektiğini söylemezseniz, o iş üstünüze kaldığı gibi birde o şahıs hiçbir zaman o işi kendisinin yapacağını anlamaz bile… Farkında olmadan hem kendinizi yoruyorsunuz, hemde karşı tarafa da bilmeden kötülük etmiş gibi oluyorsunuz. Dolayısıyla bir şey yapılacaksa, herkes olması gerektiği gibi yapmalı ki, iki taraf ta üzülmesin…

 

– Filmlerin çekimine hazırlanırken ya da esnasında en çok dikkat ettiğiniz konular nelerdir?

İhsan Taş: Ekip ruhuna çok önem veririm. Çünkü ekip bir biri ile iyi geçinirse her şey çok güzel olur ve başarı kendiliğinden gelir.

 

– Sinema alanında ilerledikçe muhtemelen kadronuz da değişime uğrayacaktır. Oyuncu seçiminde dikkat ettiğiniz kriterleriniz nelerdir?

İhsan Taş: Ben oyuncularımla birebir kendim temas kuruyorum. İlk önce onlarla sohbet ediyorum, onların gözlerinin içine bakıyorum. Mesleğindeki başarısından çok, iyi bir insan mı, ona dikkat ediyorum. Mesleğimiz ne olursa olsun, her şeyden önce iyi bir insan olursak başarı zaten kendiliğinden gelir. Onun için kendim, hayatım boyunca hep iyi bir insan olmaya çalıştım. Birde bireysel mutluluğu kesinlikle red eden bir yapım vardır. Karşımdaki insanları mutlu ettikçe mutlu oluyorum. Düşünsenize etrafınızdaki insanlara bakıyorsunuz ve herkes mutsuz, o zaman siz mutluysanız bile ne anlamı var ki… Onun için herkesin mutlu olmasını diliyorum…

 

– Hayatını özellikle bir filminize konu almak istediğiniz biri var mı?

İhsan Taş: Şu an için yok ama çocukluğumuzda duyduğumuz çok büyük destansı bir aşk vardı bizim yörede, hep aşklarını duyarak büyüdük. Nasip olursa belki ilerde onun dizisini yapmak isterim. Hem memleketime, hemde yöre insanımıza armağan etmek isterim… İsmi şimdilik sürpriz olsun…

 

– Yakın zamanda, Filminize dâhil etmeyi düşündüğünüz bir ünlüye teklif götürme hazırlığı var mı?

İhsan Taş: Yeni çekeceğim iki filmde de, kadro aşağı yukarı belli gibi ama dizi yapmak istiyorum bu iki filmden sonra nasip olursa. Yukarıda isimlerini yazdığım sanatçılarla çalışmayı çok isterim.

 

– Daha sonraki projelerinizde ünlü bir yabancı oyuncuyu oynatma düşünceniz var mı?

İhsan Taş: Tabi ki var. Kendini geliştirdikçe, yeniledikçe varsın bu sektörde. Sürekli üstüne katarak yola devam etmek lazım. Benimde aksiyonu bol bir projem var ismi şimdilik gizli kalsın ama yurt dışına açılabilecek bir proje… Orda mesela Jackie Chan ile Jean-Claude Van Damme’nin olmasını çok isterim. Onları hayal ederek yazmıştım. Tabi bizim Türk oyunculardan 4,5 tane ünlü isimler de var ve yeni yüzlerde… İnşallah gerçeğe dönüşür.

İHSAN TAŞ

Yalçın Konuk’un yeni hikayesi Paris’in Gizemli sokaklarından albüm olarak sesleniyor: Le Soleil Noir – Thème Principal”

Yalçın Konuk, “Le Soleil Noir – Thème Principal” çalışmasını single olarak; yine On Air Music Co. etiketiyle yayımladı.

İkinci Dünya Savaşı sonrası Parisin gizemli sokaklarından gelen melodilerin yansıdığı eser; Yalçın Konuk’un yakında çıkacak albümün ilk teklisi olarak müzikseverlerle buluşuyor. Bu eser, Konuk’un hayali bir film noir hikâyesine müzikal bir hayat kazandırmak amacıyla ortaya çıktı ve her bir katmanıyla bestecinin içsel dünyasını, güçlü bir anlatının müzikal ifadesiyle buluşturuyor.

Le Soleil Noir”, Yalçın Konuk’un Fransız sinemasına olan tutkusunu yansıtan, Jacques Deray (La Piscine) ve Jean-Pierre Melville (Le Cercle Rouge) gibi ustaların sinemasından ilham alarak kurguladığı hayali bir yapım. Filmin yönetmeni Jacques Melville, bu iki efsanevi sinemacının adlarının birleşiminden esinlenerek yaratıldı ve yönetmenin sinema tarihine olan saygısını yansıtıyor. 

Albüme konu olan -hayali- filmin kısaca konusu ise şöyle: İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1952 yılında, Paris’in labirentvari sokaklarında, eski dedektif Victor Renard, antikacı dükkânı işleterek huzurlu bir hayat sürerken aldığı esrarengiz bir mektup, onu son davasının çözülmemiş sırlarına geri çeker. Mektup, dağılmış sanılan bir suç örgütüne işaret eder. Ünlü tiyatro oyuncusu Claire Moreau ise bu soruşturmanın merkezinde yer alır. Victor, ihanet ve tehlikelerle dolu bu suç dünyasında kendi içsel şeytanlarıyla yüzleşirken, gerçek ve aşk arasında kalmak zorunda kalır.

Yalçın Konuk, “Le Soleil Noir – Thème Principal” ile ilgili olarak şu açıklamayı yapıyor:
Orkestrasyon kullandığım bu eserimde, özellikle yaylıların legato geçişlerinin müziğe duygusal bir akışkanlık katmasını, yer yer kullanılan pizzicato teknikleri ile beklenmedik ve etkileyici vurgular yaratmasını hedefledim. Sessizliği ve müzikal boşlukları ise bilinçli kullanarak, dinleyicinin hayal gücünde derinlikli bir etki bırakmaya, her dinleyişte farklı katmanların keşfedilmesine olanak tanımaya çalıştım.”

“Le Soleil Noir” albümünün geri kalanı da bu derin ve dramatik hikâyeyi sürdürecek… Bu yolculukta şimdiden yerini almak isteyen müzikseverler eseri tüm dijital platformlardan dinleyebilir.

 

Yalçın Konuk Hakkında:

Yalçın Konuk, yenilikçi projeleriyle müzik dünyasında farklı projeleri ile dikkat çekmeyi hedefleyen bir sanatçı. Le Soleil Noir – Thème Principal”, onun müzik ve sinema arasındaki yaratıcı füzyonunun farklı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Dinleyicileri Paris’in kayıp aşklarına, gizli sırlarına ve karanlık sokaklarına götürecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

‘Hakan Dağparçası’ sektöre yangın gibi girdi!

Küçük yaşlardan itibaren müziğe derin bir ilgi duyan ”Hakan Dağparçası”, kariyerinde önemli bir adım atarak ilk teklisi “Yangın Yeri”ni dinleyicileriyle buluşturdu. ”Yangın Yeri” yalnızca bir başlangıç değil, aynı zamanda genç sanatçının yaratıcı potansiyelini de gözler önüne serdi…

Sözü ve müziği genç sanatçının kendisine ait olan şarkının yenilikçi ve cesur aranjesi Mert Yıldız’ın usta dokunuşlarıyla hayat buldu.

Adana’nın sıcak ve samimi atmosferinde doğup büyüyen ”Hakan Dağparçası”, müzikle ilk tanışmasını ilkokul yıllarında ailesinin aldığı gitarla gerçekleştirdi. Zamanla şan eğitimini ve güzel sanatlar eğitimini tamamlayarak, müziği profesyonel bir alana taşıdı.

Yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği sahne performansları ve geniş repertuvarı ile dikkat çeken ”Hakan Dağparçası”, yoğun sahne takvimiyle de adından sıkça söz ettirecek…

”Yangın Yeri” projesine klip yönetmenliği ve yapımcılığı ile katkıda bulunan müzik sektörünün değerli isimlerinden Yazgın Kaçak, izleyicileri etkileyecek bir klip ortaya çıkardı. Genç sanatçının sesi ve klipteki görseller arasındaki muhteşem uyum, her detayıyla göz kamaştırıyor.

”Hakan Dağparçası”nın yeni şarkısı ”Yangın Yeri” Fann Records etiketiyle tüm müzik platformlarında ve klibi Hakan Dağparçası Youtube kanalında yayında!

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı