Digiturk’ten Üyelerine Yeni Yıl Sürprizi

Türkiye’nin lider yayın platformu Digiturk, 27 Aralık – 2 Ocak tarihleri arasında tüm beIN Movies ve beIN Series kanallarını bütün üyelerine açarak yılbaşı dönemini film ve dizi tutkunları için özel bir hediyeyle taçlandırıyor.

 

Digiturk üyeleri yeni yıla dünyanın dört bir yanında büyük yankı uyandıran, ilgiyle izlenen dizi ve filmleri izleyerek girecek. 27 Aralık – 2 Ocak tarihleri arasında tüm beIN Movies ve beIN Series kanalları bütün üyelere açık olacak. Ayrıca Digiturk aboneleri bu hediye kapsamında “Dali’yi Beklerken” (Waiting For Dali), “Gelecek Yıl Aynı Yerde” (This Time Next Year), “Yapay Sevgilim” (Robots), “Anne, Kalk!” (Mother, Couch), “Geçmişe Sünger” (Moving On), “Hacks”, “Accused” gibi büyük beğeni toplayan birçok yapıma beIN Movies ve beIN Series kanallarının yanı sıra beIN CONNECT üzerinden de erişebilecek.

Dünyanın dört bir yanında dikkat çeken, çok konuşulan yapımlar 27 Aralık’tan 2 Ocak’a kadar tüm Digiturk üyeleri tarafından izlenebilecek!

 

  • 1970’lerde, yetenekli şef Fernando’nun hayatının ünlü ressam Salvador Dali ile kesişmesiyle yaşananların anlatıldığı, yılın en sevilen, en keyifli komedilerinden “Dali’yi Beklerken(Waiting for Dali), 

 

  • Aynı hastanede bir dakika arayla dünyaya gelen Minnie ve Quinn’in yollarının 30 yıl sonra bir yılbaşı gecesi yeniden kesişmesiyle gelişen olayların anlatıldığı İngiliz sinemasından yılbaşı üzeri zevkle izlenecek bir romantik komedi “Gelecek Yıl Aynı Yerde” (This Time Next Year),

 

  • Bilimkurgu ile romantik komediyi buluşturan, kendi robot ikizlerinin peşine düşmek zorunda kalan bir kadın avcısı ile bir servet avcısının öyküsünün ele alındığı “Yapay Sevgilim” (Robots),

 

  • Ewan McGregor’ın başrolde olduğu, Kuzey Avrupa mizahının en başarılı örneklerinden “Anne, Kalk!” (Mother, Couch),

 

  • Jane Fonda ve Lily Tomlin’in yine enfes bir komedide buluştuğu “Geçmişe Sünger” (Moving On) gibi birbirinden iddialı filmlerin yanı sıra;

 

  • Moira’nın geçmişinde yaşadığı travmatik bir olayı ardında bırakmak için taşındığı banliyö kasabasında yaşadıklarını anlatan “Gece Avı” (Bloodline Killer) 29 Aralık’tan itibaren,

 

  • Yardımcı Erkek Oyuncu (Brad Pitt) ve Yapım Tasarımı Oscar’larını alan, ayrıca 8 dalda daha bu ödüle aday olan Leonardo DiCaprio ve Margot Robbie’nin kadrosunda bulunduğu Tarantino filmi “Bir Zamanlar… Hollywood’da” (Once Upon A Time in… Hollywood) 28 Aralık’tan itibaren tüm Digiturk üyelerinin beğenisine sunulacak.

 

Ayrıca Digiturk üyeleri, 2024 yılının izleyiciler tarafından en beğenilen film ve dizilerine beIN CONNECT’te yer alan “2024’ün Yıldızları” kategorisinden de erişebilecek.

DIGITURK’te 2024’ün Yıldızları:

  • Sorgu
  • Spider-Man: Far from Home
  • Zamanın Kapıları
  • The Woman King 
  • Hacks
  • Accused
  • Var Bunlar 
  • Saw X
  • Lyle, Lyle, Crocodile

 

Ayrıca, beIn CONNECT’in Zengin Film Arşivinden Erişilebilecek Filmlerden Bazıları:

  • Çakallarla Dans 5
  • Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu
  • 4N1K Düğün
  • Ölümlü Dünya
  • Cinayet Süsü
  • Kovala
  • Eltilerin Savaşı
  • Karakomik Filmler 1-2
  • Kar ve Ayı
  • Lamborghini: The Man Behind the Legend
  • Good Luck to You, Leo Grande
  • X
  • The Whale
  • Bullet Train
  • Spiral: From the Book of Saw
  • Whitney Houston: I Wanna Dance With Somebody
  • Saw X
  • Jeanne Du Barry
  • Anatomy Of A Fall
  • Lyle, Lyle, Crocodile
  • Everything Everywhere All at Once

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

ÇEV Sanat “Barış Konseri” 13 Ocak’ta Zorlu PSM’de Gerçekleşecek!

Dünya sahnelerinde parlayan çok sayıda genci destekleyen ÇEV Sanat, unutulmaz bir geceye imza atmaya hazırlanıyor. 13 Ocak 2025 Pazartesi akşamı, Zorlu PSM’de düzenlenecek olan “Barış Konseri”, klasik müziğin en yetenekli isimlerini bir araya getirecek. 

ÇEV Sanat’ın, genç sanatçıları ile dünyaca ünlü Çellist Pablo Ferrandez’i buluşturacağı “Barış Konseri” 13 Ocak 2025 Pazartesi akşamı Zorlu PSM’de gerçekleşecek.

ÇEV Sanat Başkanı Berrin Yoleri’nin organize ettiği, sunuculuğunu Ceyda Düvenci’nin gönüllü üstleneceği konser QNB’nin ana sponsorluğunda, Borusan Otomotiv ve Mandarin Oriental’in katkılarıyla gerçekleşecek.

ÇEV Sanat’ın genç sanatçıları Defne Güngör (keman), İdil Bursa (çello) Tarık Kaan Alkan (piano) ve ünlü Çello sanatçısı Pablo Ferrandez’in evrensel dil müzikle
 
Dünya Barışı için performans sergileyecekleri konseri, ünlü Maestro İbrahim Yazıcı yönetecek.

“Barışa Çağrı” Adlı Prömiyer ile Tarihi Bir Gece

Bu özel konserin dikkat çeken anlarından biri, ÇEV Sanat mezunlarından ve Berklee College of Music’te akademisyen olan Prof. Utar Artun’un konsere özel yazdığı “Barışa Çağrı” adlı eserin ilk defa seslendirilecek olması.  Vakfın desteklediği, Hochschule für Musik Hannover’de müzik eğitimine devam eden Şef Kerem Tunçer’in yöneteceği bu prömiyer, müziğin barış ve birliktelik çağrısına katkısını bir kez daha vurgulayacak.

Cemiyet ve İş Dünyası’ndan Yoğun Katılım

Cemiyet ve İş Dünyası’ndan önemli isimlerin katılımıyla gerçekleşecek geceye, ÇEV Sanat’ın gönüllü üyelerinden Aslıgül Atasagun, Ayda Elgiz, Ayça Tamer, Berrin Güneş, Beyza Uyanoğlu, Burcu Ersöz, Cana Sialom, Dalia Garih, Dilek Türker, Feryal Gülman, Gülgün Kocaoğlu, Gamze Aksoy, Leyla Pekcan, Mehtap Ferah, Merve Tanrıverdi, Oya Gençoğlu, Pelin Akın, Prof. Oya Başak,  Revna Demirören, Seval Bahçıvan Başaran, Songül Toprak Özsan, Susanne Aşçı Derebey, Tal Garih, Tülay Dölen, Yelda İpekli, Yelda Tiftik ve Yıldız Yalman destek veriyorlar.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

IICEC Konferansı ‘Ekonomik Büyüme ve Enerji: Geleceğin Ekonomisini Şekillendirmek’ temasıyla düzenlendi

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi’nin (IICEC) düzenlediği IICEC Konferansı’na bu yıl T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek onur konuğu olarak katıldı. Bakan Şimşek, ‘Ekonomik Büyüme ve Enerji: Geleceğin Ekonomisini Şekillendirmek’ temasıyla gerçekleştirilen konferansta, küresel ekonomik büyüme ve Türkiye ekonomi politikalarına dair bir sunum yaptı. Şimşek, “Türkiye küresel entegrasyon, yapısal dönüşüm ve enflasyon üzerinden daha verimli daha rekabetçi bir ekonomiye kavuşacak” dedi.

 

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından her yıl düzenlenen IICEC Konferansı 24 Aralık’ta ‘Ekonomik Büyüme ve Enerji: Geleceğin Ekonomisini Şekillendirmek’ temasıyla gerçekleştirildi. T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in onur konuğu olarak katıldığı konferansa, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ile Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı ve IICEC Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol ev sahipliği yaptı. 

 

“Uzun vadeli küresel büyümenin önünde ciddi sorunlar var”

T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel ekonomik büyüme ve Türkiye ekonomi politikalarına dair strateji ve öncelikleri paylaştığı konuşmasında, uzun vadede küresel büyümeyi sınırlayan yapısal faktörlere değindi.  Şimşek, “Son 30 40 yılda 5’er yıllık büyüme tahminlerine baktığımızda şu anda büyüme tahminlerinin en düşük olduğu dönemdeyiz. Uzun vadeli küresel büyümenin önünde ciddi sorunlar var. Petrol ve doğalgaz fiyatlarını sınırlayacak en önemli faktör, Çin’le birlikte bu durumdur. Ticarette artan korumacılık da büyümenin önündeki en önemli faktörlerden biri. Mal ticaretinde karşılaştığımız sınırlama; hizmet, yatırım ve finansa da sirayet etmeye başladı. IMF’nin yaptığı bir çalışmaya göre bu şekilde giderse, Fransa ve Almanya’nın büyüklüğü kadar küresel bir kayıp söz konusu. Çünkü aslında ticaret büyümenin motorudur bu motorlardan bir tanesi eskisi gibi çalışmıyor. Dünya ekonomisinin önemli motorlarından bir tanesi olan Amerika’da seçim öncesindeki taahhütler hayata geçirilirse küresel ekonomiyi ve gelişmekte olan ülkeleri iyi bir senaryo beklemiyor” dedi.

 

“Önümüzdeki dönemde beşeri sermayeye daha çok yatırım yapacağız ve inovasyon ekosistemini güçlendireceğiz”

Türkiye’nin bu senaryodan en az etkilenecek ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan Mehmet Şimşek, “Dünyada olup bitenler bizi etkileyecek ama nispeten az etkileneceğiz. Dünyada bölgesel entegrasyon önem kazanacak. Lojistik üsleri önem kazanacak. Türkiye bu konuda avantajlı çünkü dünyanın merkezindeyiz. Uzun vadeli stratejimizin de önemli bir bileşeni bölgesel entegrasyonda yatıyor. Türkiye önemli avantajlara sahip. Türkiye’de harekete geçirilebilecek büyük potansiyelimiz var ve bu konuda da önümüzdeki dönemde önemli adımlar atıp, reformlar yapıp özellikle kadınların işgücüne katılım oranını artıracağız. Türkiye gelişmekte olan ülkeler ortalamasına göre yapay zekâ hazırlık endeksinde iyi konumda. Önümüzdeki dönemde beşeri sermayeye daha çok yatırım yapacağız. İnovasyon ekosistemini güçlendireceğiz ve özellikle dijital altyapıya yatırıma odaklanacağız. Türkiye küresel entegrasyon üzerinden, yapısal dönüşüm üzerinden ve enflasyon üzerinden daha verimli daha rekabetçi bir ekonomiye kavuşacak” diye konuştu. Türkiye’nin yenilenebilir enerjide G-20 arasında önlerde yer aldığına, enerji yoğunluğu azaltımında gelişmelerine de vurgu yapan Mehmet Şimşek, önümüzdeki dönemde iklim değişikliiği ile ilgili konuların önemine de değindi.   

 

“Enerji, ekonomik ve sosyal gelişimin sağlanmasında kilit rol üstleniyor” 

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “2024 yılında jeopolitik gelişmeler, enerji arz güvenliğini güçlendirme arayışları, iklim krizinin çarpıcı etkileri, temiz enerji teknolojilerine ilişkin dinamikler, dünya gündeminde öne çıkan başlıklar arasında oldu. Türkiye, enerji stratejileri, yatırımları ve gelişen piyasalarıyla, Avrupa’nın en büyük ve dünyanın en dinamik enerji sektörlerinden biri konumuna ulaştı” dedi.

 

“Önümüzdeki yıl petrolde piyasaları rahat bir dönem geçirecek” 

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı ve IICEC Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol konuşmasında; petrol ve doğalgaz fiyatlarının nasıl değişeceği, dünya enerji sektörünün geçirdiği derin transformasyon ve enerjide ticaret savaşları olmak üzere üç konu üzerinde durdu. Birol şöyle konuştu: “Ortadoğu’da aylardır devam eden büyük siyasi gerginliklere rağmen petrol fiyatları halen 70 dolar civarında seyrediyor. Petrol talebindeki büyüme geçmişe kıyasla daha zayıf. Yaklaşık 15 ay önce, Uluslararası Enerji Ajansı olarak 2024 yılı için dünya petrol talebi artışını 1 milyon varil olarak öngördük ki bu, geçmişe göre oldukça düşük bir rakam. Enerji piyasalarını anlamak istiyorsak özellikle Çin’e bakmamız gerekiyor. Son 10 yılda dünya petrol talebindeki artışın yüzde 60’tan fazlası Çin’den kaynaklanıyordu. Ancak Çin ekonomisinin büyüme hızı geriledi, bu da petrol talebini etkiledi. Petrol talebindeki düşüşün ikinci nedeni olarak elektrikli otomobillerin yükselişini gösterebiliriz. Günümüzde dünya genelinde satılan her dört otomobilden biri elektrikli. Bu oranın giderek artması, petrol talebindeki büyümeyi önemli ölçüde yavaşlatıyor. Düşüşteki bir diğer etken ise “Amerikan Quartet” olarak adlandırdığım ABD, Kanada, Brezilya ve Guyana petrol üretim artışı. Bu dört ülkede gerçekleşen üretim artışı, dünya genelindeki toplam petrol üretim artışını bile geride bırakmış durumda. Önümüzdeki yıl petrol piyasalarının fiyat açısından daha rahat bir dönem geçireceğini öngörüyoruz. Doğalgaz tarafında ise 2025 sonu ile 2026-2027 yılları arasında ABD ve Katar’dan büyük miktarda yeni enerji sevkiyatı yapılması bekleniyor. Önümüzdeki 2,5-3 yıl içinde gelecek bu yeni enerji miktarı, son 40 yılda sağlanan arzın yarısına eşit olacak. Bu durum, bugüne kadar satıcıların güçlü olduğu doğalgaz piyasasının, alıcıların daha avantajlı olduğu bir yapıya dönüşmesini sağlayacak ve fiyatlar üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturacak. Bu da enerji açısından dışa bağımlı olan Türkiye gibi ülkeler için oldukça olumlu bir gelişme.”

 

“Gelecek 10 yılda elektrik talebi enerji talebinden 6 kat fazla büyüyecek”

Fatih Birol, dünya enerji sektörünün geçirdiği yapısal dönüşüm konusunda şu ifadeleri kullandı: “Yeni bir çağ başlıyor: Elektrik çağı. Geçen 10 yılda enerji talebi büyüdü ama elektrik talebi bundan iki kat daha fazla büyüdü. Gelecek 10 yılda ise elektrik talebi enerji talebinden 6 kat fazla büyüyecek. Elektrik kullanımı artıyor. Bu durumun nedenlerini; klima kullanımındaki artış, elektrikli otomobil ve yapay zeka ile veri merkezlerinin elektriğe ihtiyacı olarak sıralayabiliriz. Elektrik, enerji sektöründe önemli bir yol oynayacak. Dünyadaki jeopolitik gelişmelere baktığımızda Avrupa ile Türkiye arasında iş birliği fırsatları doğacağını öngörüyoruz. Önemli bir gelişme olarak, Avrupa’da 2025’te “Temiz Enerji Mutabakatı” dediğimiz bir açıklama olacak. Bu, Avrupa’nın yarının ekonomisindeki rolünü belirleyecek. Sanayi sektöründe nasıl adımlar atılması gerektiği ve sadece Avrupa içinde değil, partner ülkelerle nasıl bir yol haritası çizileceği konusunda belirleyici olacak. Bu gelişme, Türkiye için Avrupa ile iş birliği konusunda bir fırsat. Dünyadaki jeopolitik durum esasında uluslararası iş birliği konusunda daha az verimli olma yolunda gidiyor. Rekabet artacak ticaret savaşları gündeme gelecek. Bu çerçevede enerji sanayi ve ticaret politikalarının ülkelerin ekonomik öncelikleri çerçevesinde harmanlanması gerektiğini düşünüyorum.” 

 

“Enerji dönüşümü sürdürülebilir bir ekonomi modeli kurma şansı sunuyor” 

Konferans kapsamında, Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler’in moderatörlüğünde; T.C. Dışişleri Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Elçi Zeynep Savaş, JP Morgan Chase Bank Genel Müdürü Mustafa Bağrıaçık, ING Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Denetim Komitesi Başkanı Semra Kuran ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Ülke Başkan Vekili Şule Kılıç’ın katılımıyla bir panel gerçekleştirildi. Panelde, dünya ekonomilerinin dönüşümünde enerji politikalarının oynadığı kritik rol konuşuldu. Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler, panelin açılışında yaptığı konuşmada; “Enerji dönüşümü, yalnızca daha temiz bir gelecek değil, aynı zamanda daha güçlü ve sürdürülebilir bir ekonomi modeli kurma şansı sunuyor. Yenilenebilir enerjilere yapılan yatırımlar, dışa bağımlılığı azaltarak ekonomik büyümeye katkı sağlarken, Türkiye’nin jeopolitik konumunu enerji koridorlarında stratejik bir merkez haline getiriyor. 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda, kamu, özel sektör ve akademi iş birliğiyle bu dönüşümü hızlandırarak geleceğin ekonomisini bugünden şekillendirebiliriz.

 

“Hedeflere ulaşabilmek için uluslararası iş birliği zorunluluk”

T.C. Dışişleri Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Elçi Zeynep Savaş panelde; “Enerji politikalarımızın temel hedefi enerji güvenliğimizin sağlanması olduğu kadar, artık iklim değişikliği alanında verdiğimiz mücadeleyle de bağlantılı hale geldi. Enerji konusu jeopolitik mülahazaların yanı sıra temiz enerji dönüşümü, kritik madenlere erişimdeki rekabet, dijitalleşme, yapay zeka alanındaki gelişmeler ve çevre konularına ilişkin diplomasiyle de iç içe geçmiş durumda. Küresel düzeyde son yıllarda yaşanan gelişmeler enerji diplomasimiz bakımından önem taşıyor. Enerji politikalarımızı hayata geçirebilmek ve koyduğumuz hedeflere ulaşabilmek için uluslararası iş birliği bir zorunluluk. Son yıllarda enerji arzının sağlanması sadece refahımızla sınırlı bir konu olmaktan çıkarak, milli güvenliğimizi de ilgilendiren stratejik bir konu haline dönüştü” diye konuştu. 

 

“Finans sektörü dönüşümde katalizör görevi üstlenebilir” 

ING Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Denetim Komitesi Başkanı Semra Kuran, enerji dönüşümünün doğru politikalar, yatırımlar ve kapsayıcı bir bakış açısıyla Türkiye için stratejik bir fırsata dönüşebileceğine dikkat çekti. Kuran şunları söyledi: “Bu süreçte kapsayıcılığı, sürdürülebilirliği ve inovasyonu merkezine alan bir yaklaşım büyük önem taşıyor. Enerji dönüşümü uzun bir yolculuk; bu noktada bütün paydaşların ve sektörlerin ortak hedefe doğru ilerlemesi kritik. Finans sektörü ise bu dönüşümde katalizör görevi üstlenebilir. Yenilikçi finansman modelleri, kapsayıcı politikalar ve etkili risk yönetimiyle sermayeyi, uzun vadede sürdürülebilir değer yaratan projelere yönlendirebilir. 30 yılı aşkın süredir sürdürülebilirlik alanında güçlü temeller inşa eden ING Grubu olarak biz de global uzmanlığımız ve deneyimimizle ülkemizin yeşil dönüşümüne önemli katkılar sağlamaya devam ediyor, sürdürülebilir finansman alanında Türkiye’de aksiyon liderlerinden biri olarak konumlanıyoruz.”  

 

“Sürdürülebilir finansman mekanizmaları oluşturulmalı”

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Ülke Başkan Vekili Şule Kılıç, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın Türkiye’nin yeşil enerji hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol üstlendiğini söyledi. Kılıç, “Özel sektörle iş birliği içinde, yeşil dönüşüme ivme kazandıracak projelere finansman sağlıyor ve teknik destek veriyoruz. Bu dönüşümde karşımıza çıkan en büyük zorluk, enerji geçişinin finansman ihtiyacının büyüklüğü. Bu nedenle, uluslararası finans kuruluşları, kamu ve özel sektörün ortak çabalarıyla sürdürülebilir finansman mekanizmalarının oluşturulması gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bütün paydaşların iş birliği ile yeşil yatırımları teşvik edecek politikaların güçlendirilmesi ve finansman araçlarının geliştirilmesiyle ülkemizin potansiyelini en üst düzeye çıkaracağımıza inanıyoruz” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Enerji Sektöründe Dijitalleşme ve İnovasyonun Yeni Adresi: Enerjisa Enerji Teknoloji ve Etki Merkezi

Beyin göçünü beyin gücüne dönüştürme vizyonuyla Sabancı Topluluğu tarafından başlatılan Sabancı Gençlik Seferberliği kapsamında, gençlere yenilik ve teknolojiye erişim konusunda destek sunan Enerjisa Enerji, Ankara Söğütözü’ndeki dijital donanımlı ve etkileşimli Enerji Tüneli ile öne çıkan Müşteri Hizmetleri Merkezi’nde yer alan Enerjisa Enerji Teknoloji ve Etki Merkezi’nde üniversitelileri ağırlıyor. 

 

Sabancı Topluluğu’nun öncülüğünü yaptığı Sabancı Gençlik Seferberliği, üniversite öğrencilerinin inovasyon ve girişimcilik potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla hayata geçirildi. Bu kapsamdaki projelerden biri de enerji sektöründeki dijital dönüşüm ve yenilikçi uygulamaların odak noktasında yer alan, geçtiğimiz yıllarda da birçok girişimciye destek veren Enerjisa Enerji tarafından gerçekleştirildi.

Beyin göçünün beyin gücüne dönüşmesi hedefleniyor

Enerjisa Enerji, Sabancı Gençlik Seferberliği kapsamında 88 farklı üniversiteden toplam 750 öğrenciyi bir araya getirerek geniş ölçekte bir öğrenme ve gelişim yolculuğuna imza attı. 2025 yılında da genişleyerek devam edecek proje, enerji sektöründeki dijital dönüşüm ve yenilikçi uygulamalara odaklanarak, gençlerin bu alandaki kariyer olanaklarına yönelik farkındalıklarını artırmayı hedefliyor. Beyin göçünü beyin gücüne dönüştürerek ülkemizin en değerli hazinesi olan gençlere ilham vermek ise nihai amaç olarak öne çıkıyor.

Proje kapsamında sadece 2024 yılında 7 farklı oturum düzenlenerek, farklı üniversitelerden katılımcılara girişimciliğin temelleri, enerji sektöründeki trendler ve dijital dönüşüm çözümleri gibi çeşitli konularda çarpıcı bilgiler sunuldu. İnovasyon ve girişimcilik eğitimlerinin içeriği ise müşteri odaklılık, tasarım odaklı düşünme ve açık inovasyon yaklaşımlarını kapsayarak girişimcilik ekosisteminin temelini oluşturdu. Girişim ekosisteminin yeni trendleri arasında yer alan üretken yapay zeka, e-mobilite ve sürdürülebilir enerji teknolojileri gibi teknolojik gelişmelerin etkileri ele alınarak, inovasyonun ekonomik büyümeye, yeni pazarların oluşmasına ve istihdama olan katkısı vurgulandı.

Söğütözü Müşteri Hizmetleri Merkezi, Enerjisa Enerji Teknoloji ve Etki Merkezi’ne Dönüştü

Teknoloji ve Etki Merkezi’nin ev sahibi ise Enerjisa Enerji’nin geçtiğimiz yıl ilk kez Ankara Söğütözü’nde yeni konseptini hayata geçirdiği müşteri hizmetleri merkezi oldu. Teknoloji ve inovasyonun ön plana çıktığı ve sürdürülebilirlik odağında tasarlanarak hayata geçen Söğütözü Müşteri Hizmetleri Merkezi, Enerjisa Enerji Teknoloji ve Etki Merkezi ile yeni bir unvan kazanmış oldu. İçerisinde bulunan enerji tüneli gibi ilham verici alanlarla zenginleştirilen merkez, inovasyon ve girişimcilik eğitimlerine ev sahipliği yaparak gençlerin hem sektörü yakından tanıyacağı hem de projelerini geliştirebileceği bir platform haline geldi.

Enerjisa Enerji Teknoloji ve Etki Merkezi’ndeki yoğun eğitim süreci boyunca, 88 üniversiteden gelen 750 öğrenci, sektörel bilgi ve deneyimlerini artırarak, kendi projelerini geliştirme fırsatı buldu. 

Gençlerimizin yüksek potansiyelini yüksek verimliliğe dönüştürmenin yolunu bulmalıyız’’ 

Üniversiteli öğrenciler ile Sabancı Holding ve Enerjisa Enerji’nin bir araya geldiği seferberlik buluşmasına aynı zamanda Enerjisa Enerji’nin teknoloji ve inovasyon programları olan NAR ve İVME tarafından daha önce desteklenmiş girişimciler de katıldı. Büyük bir sosyal ağın öğrencilere profesyonellere erişme ve deneyimlerinden faydalanma imkânı verdiği etkinlikte görüşlerini belirten Enerjisa Enerji CEO’su Murat PınarKüresel sahnede ülkemizi en üst sıralara taşıyacak teknoloji ve inovasyon alanlarında yükselişe geçmenin yolu, yalnızca mevcut dinamikleri takip etmekten değil, aynı zamanda geleceği şekillendirecek fikirlerin ve yeteneklerin ülkemizde kalmasını sağlamaktan geçiyor. Gençlerimizin potansiyellerini ülkemizde değerlendirmelerini istiyoruz. Onlar yenilikçi düşünceleri ve enerjileriyle ülkemiz için elzem dönüşümün itici gücü. Beyin göçünü önlemek ve gençlerimizin potansiyellerini ülkemizde değerlendirmelerini sağlamak, yalnızca bir toplumsal mesele değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşmanın da kritik bir adımıdır. 

Enerji sektörü olarak sorumluluğumuz sadece finansallarımız ve operasyonel yatırımlarımız ile sınırlı değil. Aynı zamanda, değerli projelerin ve onları üretenlerin ülkemizde kalması ve buradaki ekonomik büyümeye, istihdama ve teknolojik gelişime hizmet etmesi için de bir köprü görevi görüyoruz. 

Enerjisa olarak ‘herkes için daha iyi bir gelecek platformu’ ile uzun bir süredir verimlilik üzerine çalışıyoruz. Gençlerimizin yüksek potansiyeli, yüksek verimlilik için bir başlangıç noktasıdır. Ancak, verimlilik potansiyelin ne kadarının etkili bir şekilde kullanıldığıyla ilgilenir. Bir organizasyon, birey ya da sistem, potansiyelini en iyi şekilde kullanarak yüksek verimlilik sağlayabilir.” dedi

 

Gençlere bugünden güç veriyoruz

Sektöründe ilk ve tek yenilikçi yapısıyla gurur duydukları Söğütözü Müşteri Hizmetleri Merkezi ile Enerjisa Enerji Teknoloji ve Etki Merkezi’ne ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Enerjisa Perakende Satış Şirketleri Genel Müdürü Ersin Esentürk, “Perakende satış sektöründe yenilikçi bir hizmet merkezine karar verdiğimizde odağımızda teknoloji, inovasyon, sürdürülebilirlik ve tabii ki geleceğe uzanan bir yolculuk vardı. Yapmak zorunda olduklarımızla sınırlandığımız değil, akla gelmeyenleri hayata geçirerek sektöre ve ülkemize ilham vermek her zaman önceliğimiz oldu. Bu yüzden de Sabancı Gençlik Seferberliği ve benzeri girişimlerle gençlerimizi sadece geleceğin liderleri olarak görmekle kalmıyor, onlara Enerjisa’nın sürdürülebilirlik misyonu ve inovasyon ruhunu birebir yaşatacak ve deneyimletecek merkezimiz ile bugünden ilham ve güç veriyoruz. Girişimcilik ekosistemine sunduğumuz destekler, gençlerimizin yenilikçi projelerini hayata geçirmelerine, bireysel ve toplumsal katkılar sağlamalarına olanak tanıyor. Bu süreçte, onlara verdiğimiz mentorluk, finansal destek ve iş birliği fırsatlarıyla sadece bireylerin değil, ülkemizin enerji sektöründe uluslararası düzeyde fark yaratacak bir konuma gelmesine de katkıda bulunuyoruz.

Gönüllülük esasına dayalı tüm katkıları ayrıca tebrik ediyor ve Söğütözü Müşteri Hizmetleri Merkezi’nin üstlendiği görev için de ayrıca mutluluk duyuyorum. Umarım 2025’te de katlanarak büyüyen bu yolculuğu hep beraber paylaşabileceğiz.” dedi.

 

Enerji Sektöründe Dijital Dönüşüm ve Gençlik

Enerjisa Enerji’nin inovasyon ve girişimcilik ekosistemini destekleme vizyonu doğrultusunda hayata geçirilen İVME ve NAR programlarından, İVME Programı, enerji endüstrisinin geleceğini şekillendiren yenilikçi girişimlere ürün ölçeklendirme, büyüme ve ticarileşme fırsatları sunarken, Yenilenebilir Enerji Depolama, Akıllı Şebekeler ve E-Mobilite gibi alanlarda sektörel inovasyonu hızlandırıyor. NAR Programı ise Enerjisa çalışanlarının geliştirdiği yaratıcı fikirlerin yatırım almasını ve ticarileşmesini sağlıyor. Bugüne kadar 10’dan fazla girişimin başarıya ulaşmasına katkı sunan bu programlar, finansal destek, mentorluk ve iş birliği fırsatlarıyla girişimcilik ekosistemine değer katmaya devam ediyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

CANAN SEYHAN KİMDİR?

Genç ve güzel oyuncu Canan Seyhan, 20 Şubat 1997’de güneşin bereketle buluştuğu Adana’da dünyaya geldi. Çocukluk yıllarından itibaren sanata duyduğu ilgi, onun hayal gücünü ve yeteneklerini şekillendiren en büyük ilham kaynağı oldu. Kastamonu Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde aldığı eğitimle bu tutkusunu profesyonel bir zemine taşıdı.

Üniversite yıllarında bir çok kısa filmde kamera önü performansıyla yer aldı ve bu süreçte hem tecrübe hem de özgün bir oyunculuk tarzı geliştirdi. 25. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde sunuculuk yaparak zarafeti ve etkileyici iletişim yeteneğiyle izleyicilerin beğenisini kazandı. Modellik kariyerine Yoyo Giyim Mağazası’nda adım atan güzel oyuncu Canan Seyhan, moda dünyasındaki estetik algısını sanatla birleştirdi.

Her zaman hayalindeki meslek olan oyunculuğu profesyonel bir düzeye taşımak için kamera önü oyunculuk eğitimi alan Canan Seyhan, azimle çalışarak başarı basamaklarını tırmandı. Bu kararlılığın bir sonucu olarak popüler bir dizi olan Tozluyaka‘da diyaloğu olan bir rolle ekranlarda boy gösterdi. Doğal yeteneğini, aldığı diksiyon eğitimiyle güçlendiren Canan, sesini ve duruşunu bir sanat aracına dönüştürdü.

164 cm boyunda ve 50 kilogram ağırlığında olan Canan, balık burcunun duyarlılığını ve sanatsal yaratıcılığını ruhunda taşır. En sevdiği renkler olan kırmızı ve siyah, onun güçlü, tutkulu ve aynı zamanda zarif kişiliğinin bir yansımasıdır.

Canan Seyhan, disiplini, çalışkanlığı ve büyüleyici enerjisiyle geleceğin parlayan yıldızlarından biri olmaya aday. Sanat yolculuğu, güzellik ve tutkuyla şekillenen bir hikaye olarak her geçen gün daha da zenginleşiyor.

 

HABER: TÜRKİYE HABER MERKEZİ

ARZU ÖZDOĞAN… “YENİ BİR YILDIZ DOĞUYOR”

Güzel oyuncu Arzu Özdoğan, çok yakında yeni bir sinema filmi için kamera karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Başarılı oyunculuğuyla olduğu kadar, büyülü güzelliğiyle de dikkatleri üzerine çekmeyi başaran güzel oyuncu Arzu Özdoğan, severek yaptığı oyunculukta hedefine emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.

Birlikte çalıştığı yönetmenlerden tam not alan Arzu Özdoğan, hayattaki en büyük tutkusunun oyunculuk olduğunu söyleyerek, “En büyük hayalim kalıcı projelerde yer almak ve gerek yurt içi, gerekse de yurt dışından ödüller alarak ülkemi en güzel şekilde temsil etmek” diye konuştu.

 

HABER: MAGAZİN BULVARI

HENİZE NİLGÜN KARATAŞ İLK ROMANI İLE HAYATIN TUHAFLIKLARINA DİKKAT ÇEKİYOR

Gazeteci – Yazar Henize Nilgün Karataş “Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar” adlı ilk romanıyla okurla buluştu. Kadın dayanışmasının sembol isimlerinden Şule Çet ile benzer bir kaderi yaşayan ancak hayatta kalan Defne’nin hikayesini merkeze alan roman, geçmiş ile gelecek arasında üç kişilik bir iyileşme hikayesi anlatıyor. Romandaki anlatıcılar ‘uyum ve uzlaşma’ adına hayatımızın nasıl tahrip edildiğine işaret ederken, ‘herkes kendi hikayesine kendisi sahip çıkmalı’ diyor.

 Uzun yıllar gazeteci olarak ekonomi haberleri yazan Henize Nilgün Karataş, ilk romanı Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar’da gerçek ile kurguyu, geçmiş ile geleceği bir araya getiriyor. A7 Kitap etiketiyle raflarda yerini alan roman, hayatın tuhaflıkları üzerinden okurunu farklı yaşamların tanıklığına davet ederken herkese kendi hikayesine sahip çıkması gerektiğini hatırlatıyor. Roman, kadın cinayetlerinden toplumsal cinsiyet rollerine, aşkın yıkıcılığından geçmiş travmaların sarsıntısına kadar birçok temayı post modern bir anlatıyla okuruna sunuyor. Bunu yaparken bilim ile büyüyü, gelecek ile dünü, aşkı, fedakarlığı ve tüm yakıcı duyguları iç içe geçiriyor.

Yazarı H. Nilgün Karataş’ın “üç kişilik bir iyileşme hikayesi” dediği roman, kadın cinayetlerinin sembol isimlerinden Şule Çet ile aynı gün, aynı saatlerde bir camdan kuleden düşen ya da atılan, ancak günlerce komada kaldıktan sonra hayata tutunan Defne’nin hikayesini merkezine alıyor. Uyandığında 2222 yılından gelen bir interseks performans sanatçısı olduğunu iddia eden Defne’ye kendini bulma yolculuğunda ablası Selma Rıza ve komşusu Servan eşlik ediyor.

 

Romanda, birden fazla anlatıcı bulunuyor. İki ayrı anlatıcıdan dinlediklerini tek bir anlatıya dönüştüren isimsiz anlatıcı, Defne’nin tuttuğu kayıtlardan da yararlanarak okuru bir nevi zaman yolculuğuna çıkarıyor. Alt metninde kadın cinayetlerinin ve patriarkal düzenin etkilerini sorgulayan roman, bir sarkaç gibi 2018 Türkiye’si ile 2222’nin Mauna Kealand’ı arasında gidip geliyor ve okuruna mitolojiden psikolojiye, telepatiden lusid rüyalara, astrolojiden metafiziğe iç içe geçen, çok katmanlı bir dünyanın içine çekiyor.

Anlatım dili ile ele aldığı temaları postmodern bir yaklaşımla aktaran Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar, yaptığı saptama, gönderme ve atıflarla insan olmanın varoluşsal zaaflarına, sancılarına vurgu yapıyor.  Okurken durup üzerine düşüneceğimiz cümlelerle bir yandan çok tanıdık gelen diğer yandan tuhaf hayat hikayeleriyle, dayatmacı düzenlerin, toplumsal kalıpların insanda yarattığı hem fiziki hem de zihinsel hasarlara dikkat çekiyor. Bunu sessiz bir çığlık gibi usulca okurlarına hissettiren roman; “herkesin kendi hikayesine sahip çıkması” gerektiğini ise travmalar, arayışlar, düzeltmeye çalıştıkça karışan hayatlar üzerinden yüksek sesle söylüyor.

 

Henize Nilgün Karataş, Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar’da ana karakterlerin hem yaralı hem de kusurlu olduğuna dikkat çekerken, okura şu ipuçlarını veriyor: “Tüm iyi niyetlerine karşılık birbirlerine iyi gelmek isterken yalan da söylüyorlar, yanlış kanılara da kapılıyorlar, bencillik tuzağına da düşüyorlar. Aşkının bedelini yaşamı ile ödeyen Defne ya da nam-ı diğer Deff; şan ve şöhretini taçlandırmak için aile geçmişini, dünü düzeltme sevdasında. Feminist duruşuyla, dik başlı ve güçlü görünen personasıyla kişisel tarihinin acılarını gizlemeye çalışan Selma Rıza, onu kaygılandıran geleceği şekillendirmeye çabalıyor. Bir erkek olarak erkek terörünün mağduru olan Servan, anda kalıp, anlık çözümlerin peşinde koşuyor.  Herkes kendi bildiği yoldan iyileşmeye çalışıyor, ancak bunu yaparken üstlendikleri kimlik ve kişiliklere de yapışmaktan alıkoyamıyorlar kendilerini. Defne’yi merkezine alan romanın asıl derdi ise, ‘uyum ve uzlaşma’ adına kendi asıl hayatlarımızdan vazgeçmemiz. Zaten hikayenin anlatıcıları da ‘tuhaf’ hayatları üzerinden herkesin kendi hikayesine kendisinin sahip çıkması gerektiğini söylüyor. Roman, okuruna mutlu ya da mutsuz bir son vadetmiyor, elbette bir son var ama bunu kimin nasıl algıladığına bırakıyor. Önemli olan son değil, kahramanı olduğumuz hikayeyi biz mi yazıyoruz, başkaları mı? Anlatıcıların dediği gibi; evrenin zamanı sonsuz olabilir. Bizim elimizde ise hatırlayabildiğimiz tek bir hayat var.”

 

ARKA KAPAK

Aynı gece, iki ayrı kentte, iki cam kuleden düşen iki genç kız. Biri, adını kadın dayanışmasına miras bırakarak gitti. Bu okuyacağınız, hayatta kalan Defne’nin hikâyesi.

 

Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar.

Travma, kimlik, zaman temaları üzerinden kadın cinayetlerinin ve patriarkal düzenin etkilerini sorgulayan bir anlatı; sessiz bir çığlık, postmodern bir direniş.

 

Geçmiş ve Gelecek Arasında

Bir sarkaç gibi 2018 Türkiye’si ile 2222’nin Mauna Kealand’ı arasında gidip gelen; mitolojiden psikolojiye, telepatiden lusid rüyalara, astrolojiden metafiziğe iç içe geçen, çok katmanlı bir dünya.

 

Üç Kişilik Bir İyileşme Hikâyesi

Aşk yüzünden bilinmeze atılan, arzularının bedelini ödemek zorunda kalan Defne. Bu yolculukta ona eşlik eden Selma Rıza ve Servan. Biri, mutluluğu bireysel özgürlükte ararken kendine yabancılaşmış bir kadın. Diğeri, içini kavuran acıları unutmak için başkalarına tutunmuş bir erkek.

 

Ve ötekiler. Ve biz.

Herkes kendi hikâyesine sahip çıksın!

Ya kölesi olacağız düzenin ya da yeni bir dünya inşa edeceğiz kendimize…

 

 

KİTABIN KÜNYESİ

 

Roman adı: Defne ya Da Bazı Tuhaf Hayatlar

Yazar: Henize Nilgün Karataş

Yayınevi: A7 Kitap

Editör: Ceylan Hazinedar

Redaksiyon: Canan Özge Er

Kapak Uygulama: Köksal Kayhan

Sayfa Tasarım ve Uygulama: Burhan Maden

 

  1. NİLGÜN KARATAŞ

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olan H. Nilgün Karataş, 1990 yılından bu yana gazetecilik yapıyor. Milliyet, Dünya, Akşam, Günaydın, Business Week Dergisi ve Hürriyet gibi yayın organlarında ekonomi gazeteciliği yapan Karataş, uzun yıllardır kaleme aldığı edebi yazılarını geçen yıldan bu yana gün yüzüne çıkarmaya başladı. Öyküleri ile birçok kolektif kitapta yer alan Karataş, halen Suare Dergi ve Bianet’te, kitaplar ve filmler üzerine de çözümlemeler yazıyor.

 

Doku Shine ile Işıltınızı Keşfedin!

Yeni bir yıl, kendinize verdiğiniz sözleri hayata geçirmek için aradığınız gücü size vermeye hazır!

Bu yılın daha iyi hissettirecek, yenilenme ve yeni başlangıçlar için kendinize özen göstermenize olanak tanıyacak bir dönem olmasını istiyorsanız 2025’in mottosu “kendime iyi bakıyorum” olabilir.

Gelin bu yılın en yenilikçi cilt bakım ve gençleştirme uygulamalarından biri olan Doku Shine ile cildinize hayalinizdeki ışıltısını kazandırmasına nasıl yardımcı olabileceğini keşfedelim;

 

Doku Shine: Cildinizin Alt Katmanlarına Yolculuk

Doku Clinic’in yeni konsepti Doku Shine, cildinizin en derin katmanlarına nüfuz ederek, elastikiyetini geri kazandırmasına, cildi yenilemesine ve uzun süreli ışıltı sağlamasına yardımcı olan bir bakım sunuyor.

Doku Shine, Doku Clinic’in uzman dermatologlarının ve estetik alanındaki uzun yıllara dayanan tecrübesinin bir araya gelmesiyle geliştirilmiş özel bir konsept. Bu konsept, yenilikçi teknolojileri bir araya getirerek cilt bakımındaki en popüler çözümleri herkes için ulaşılabilir kılmayı hedefliyor.

 

Doku Shine Hangi Uygulamaları İçeriyor?

  • Lazer Uygulamaları: Cilt tonunu eşitlemek, lekeleri azaltmak ve cildin doğal ışıltısını ortaya çıkarmak için ileri lazer teknolojileri kullanılmakta.
  • Mezoterapi: Cildin ihtiyacı olan vitamin, mineral ve diğer besinleri doğrudan cilt altına enjekte ederek, cildin yeniden yapılanmasını desteklemekte.
  • PRP (Platelet Rich Plasma): Kişinin kendi kanından elde edilen büyüme faktörleri kullanılarak cildi canlandırıcı iyileşme süreci hızlandırılmakta.
  • Exosome: İleri teknoloji kök hücre tedavilerinden biri olan eksozom, cildin gençleşmesine ve derinlemesine yenilenmesinde yardımcı olmakta.

Bu uygulamalar, her biri kişinin farklı ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunarak cildinize hak ettiği özeni göstermek için oluşturuldu. Doku Shine, cildinize ışıltı katmayı amaçlarken aynı zamanda iyi yaş almayı destekleyen uzun vadeli etkiler sağlamayı da hedefliyor.

 

Cerrahi Uzmanlık: Doğallığınızı Koruyan Estetik Dokunuşlar

Doku Shine uygulamaları ile cildinizin ihtiyaç duyduğu özeni gösterirken, bu noktada, Doku Clinic sadece cilt bakım ve yenileme tedavileriyle değil, aynı zamanda plastik cerrahi alanındaki uzmanlığıyla da öne çıkmakta. Kliniğin alanında önde gelen cerrahları, doğallığınızı koruyarak, özelleştirilmiş ve estetik açıdan sizin için en ideal ve doğal görünümü elde etmenize yardımcı olmakta.

 

2025: Sağlıklı, Güzel ve Kendinizle Barışık Bir Yıl Olsun

Doku Shine ve tüm uygulamaları hakkında daha fazla bilgi almak için dokuclinic.com adresini ziyaret edebilir ya da Doku Clinic’in ücretsiz iştişare tespit hizmetinden faydalanmak için 0555 140 04 04 numarasından randevunuzu oluşturabilirsiniz.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’de ilk defa Elektronik müzik senfoniyle yorumlanıyor SYMPHOBEATS

Dünyada gelmiş geçmiş en çok dinlenilen dans müzikleri senfoni orkestrası ile yeniden izleyici ile buluşuyor. Sürpriz konuk sanatçılarla, Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek konser 24 Ocak’ta düzenlenecek.

Türk müzik endüstrisinin en başarılı prodüktör, aranjör ve DJ’lerini 60 kişilik senfoni orkestrası ile buluşturarak unutulmayacak bir müzik ziyafeti yaşatacak olan Symphobeats, 24 Ocak tarihinde Volkswagen Arena’da gerçekleşecek.

Müziğin efsane isimleri Ozan Doğulu, Murat Uncuoğlu ve İskender Paydaş elektronik dans müziklerini senfoni orkestra ile birlikte yeniden yorumlayarak 2 saatlik bir performans sergileyecek. Gecenin sunuculuğu DJ Funky C aynı zamanda şarkıları da yorumlayacak. Konserde sürpriz konuk sanatçılar da sahne alacak.

Dünyaca ünlü orkestra Şefi Murat Cem Orhan önderliğinde 60 kişilik senfoni orkestrası ile kurulan Symphobeats müzik severlere unutulmayacak bir deneyim sunacak.

Sefada Entertainment organizasyonuyla 24 Ocak 2025 tarihinde Volkswagen Arena’da saat 21:00’da gerçekleşecek etkinliğin biletleri Biletix, Bubilet ve Bugece.co platformlarında sunuluyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

MAPFRE Sigorta’dan Sanatla İyiliği Buluşturan Sergi

MAPFRE Sigorta Kültür Sanat Kulübü tarafından MAPFRE Sigorta çalışanları ve acentelerine yönelik düzenlenen fotoğraf ve resim sergisi açıldı. Sergiden elde edilen tüm gelir, Darüşşafaka Cemiyetine bağışlanacak.

 

MAPFRE Sigorta, kültür – sanatı desteklemeye ve sosyal sorumluluk projeleriyle topluma katkı sağlamaya devam ediyor. Bu kapsamda MAPFRE Sigorta Kültür Sanat Kulübü tarafından düzenlenen fotoğraf ve resim sergisi açıldı. MAPFRE Sigorta çalışanları ve acentelerinin ziyaretine açık olan sergiden elde edilen tüm gelir, Darüşşafaka Cemiyetine bağışlanacak. 

Fotoğrafçılık kulübü üyelerinin objektifinden çıkan kareler ile sanat kulübü üyelerinin kara kalem eserlerinin yer aldığı serginin açılışında bir konuşma yapan MAPFRE Sigorta Genel Müdürü Erdinç Yurtseven, “Yetenek, yaratıcılık ve emekle gerçekleştirilen her iş mutlaka bir değer yaratır. Eğer bu değer, anlamlı bir sonuca hizmet ediyorsa, çaba daha da kıymetli hale gelir. Bu sergimizdeki eserlerin satışından elde edilen tüm gelir de Darüşşafaka Cemiyetine bağışlanacak. Bu anlamda, eğitimde fırsat eşitliğine katkı sağlamak amacıyla emek harcayan tüm kültür sanat kulübü üyelerimize içtenlikle teşekkür ediyorum” dedi.

Yurtseven, Darüşşafaka Cemiyetinin Türkiye’nin en köklü ve saygın sivil toplum kuruluşlarından biri olarak, 160 yılı aşkın bir süredir çocuklarımıza “şefkat yuvası” olmaya devam ettiğini belirterek, “Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için attıkları her adım için minnettarız. MAPFRE Grup, toplumun refahına, insanların yaşam kalitesinin artırılmasına odaklanan vakfımız Fundación MAPFRE ile 50 yıldır insanların hayatına değer katmak için çalışıyor. Vakfımız, Türkiye’de de uzun yıllardır faaliyet gösteriyor ve Darüşşafaka Cemiyetine desteğini aralıksız sürdürüyor. MAPFRE Sigorta olarak, topluma katkı sağlamak, dayanışmayı güçlendirmek ve ortak amaçlar etrafında birleşmek her zaman önceliklerimiz arasında yer aldı. ‘Gönüllüyüm’ hareketimiz ve kulüplerimiz aracılığıyla bu değerli girişimlere olan desteğimizi devam ettiriyor, toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz. Toplumumuzun geleceğine katkıda bulunmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi. 

MAPFRE Sigorta Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı ve İcra Komitesi Üyesi Yıldırım Türe de; “Kulüplerimiz, çalışma arkadaşlarımızın yeteneklerini sergileyip geliştirebileceği ve aynı zamanda yeni beceriler kazanabileceği platformlar olarak bizim için büyük bir değer taşıyor. Ben de fotoğrafçılık kulübümüzün bir üyesi olmaktan gurur duyuyorum. Farklı bakış açılarıyla anları yakalamak ve bu eserlerle öğrencilerimizin geleceğine katkıda bulunmak gerçekten çok anlamlı. Önümüzdeki yıl bu tarz etkinliklerimizi daha sık gerçekleştireceğimiz bir yıl olacak. Hem kulüplerimizle çalışma arkadaşlarımızın yeteneklerini ve yaratıcılıklarını sergilemelerine olanak tanıyacak hem de toplumsal faydayı artıracak projelere daha fazla imza atacağız” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı