GAİN, heyecan dolu yeni dizisi “Fer” ile içerik kütüphanesini büyütüyor. Başrollerini Melisa Sözen ve Ertan Saban’ın paylaştığı “Fer”in çekimlerine başlandı. Boşanma aşamasında olan, iki çocuk annesi Dilek’in hayatını baştan kurma macerasını konu alan dizi yakında sadece GAİN’de!
Başrollerini Melisa Sözen ile Ertan Saban’ın paylaştığı, bir BKM yapımı olan “Fer” dizisinin çekimlerine başlandı. Türkan Derya’nın yönetmenliğini üstlendiği, Devin Özgür Çınar’ın kaleminden çıkan yapım, yakında GAİN izleyicisiyle buluşacak.
Melisa Sözen’in canlandırdığı Dilek, kısıtlı imkanları sebebiyle korsan taksicilik yaparak hayatını sürdüren bir annedir. İki çocuğunun da bakımını üstlenen Dilek, zorlu bir boşanma sürecinden geçmektedir. Bir gün taksisine Şadi isimli gizemli adamın binmesiyle, Dilek’in hayatı geri dönülemez şekilde değişir.
Dizide Melisa Sözen ve Ertan Saban’a Ferit Aktuğ, Ceren Taşçı, Gül Onat, Mutlu Güney, Devin Özgür Çınar, Mustafa Konak, Ahsen Türkyılmaz, Murat Kılıç ve Onur Dilber gibi başarılı oyuncular eşlik ediyor. Ünlü oyuncu Celil Nalçakan da konuk olarak diziye renk katıyor.
Bir kadının kendini yeniden keşfedişinin hikâyesi “Fer”, yakında sadece GAİN’de!
Bir zamanlar sadece toplantı organizasyonlarıyla başlayan yolculuk, bugün dijital çağın en etkileyici başarı hikayelerinden birine dönüştü. Bu hikaye, değişimin ve dönüşümün nasıl yeni kapılar açabileceğinin canlı bir kanıtı.
**Cam Tavanları Kıran Kadınların Hikayesi**
“Başarının cinsiyeti yoktur” diyerek yola çıkan bir grup vizyoner kadın, sektörde nadir görülen bir başarıya imza attı. Empati, işbirliği ve hassas iletişim yetenekleriyle donanmış bu liderler, iş dünyasında yeni bir liderlik modeli yarattı. Zon Project Management CEO’su Oylum Tala, “Kadın liderler olarak, iş dünyasında daha kapsayıcı ve yaratıcı bir ortam yaratmanın mümkün olduğunu gösterdik,” diyor.
**Amacın Dönüştürücü Gücü**
“İyi işler, iyi gelecek yaratır” felsefesiyle yola çıkan projeler, sosyal fayda ile ticari başarıyı ustaca harmanlıyor. Hatay’daki okullara yeni bir soluk getiren ileri dönüşüm projesi, bunun en çarpıcı örneklerinden. Tala, bu projeler hakkında “Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk anlayışımız, projelerimize derin bir anlam katıyor,” diye ekliyor.
**Deneyim Tasarımında Yeni Çağ**
Modern tüketici artık sadece ürün değil, hikaye ve deneyim arıyor. Sakura çiçeklerinin büyüleyici dünyasından ilham alan deneyim tüneli gibi projeler, markaların hikayelerini adeta bir sanat eserine dönüştürüyor. Oylum Tala, “Tüketicileri pasif izleyicilerden aktif katılımcılara dönüştürmek, markalarımızın kalıcı bir etki yaratmasını sağlıyor,” şeklinde belirtiyor.
**Yaratıcılığın Sınırsız Dünyası**
En iyi fikirlerin konfor alanının dışında filizlendiği gerçeğinden hareketle, farklı disiplinlerin kesişiminde yeni ufuklar açılıyor. Veri analitiği ile yaratıcılığın, teknoloji ile insan dokunuşunun birleşimi, pazarlama dünyasında yeni standartlar belirliyor. Tala, “Yaratıcılığı ve teknolojiyi birleştirerek, pazarlama dünyasında çığır açıyoruz,” diyor.
**İlham Veren Gelecek**
Başarı , değişimin sürekli olduğu bir dünyada, dönüşüme açık olmanın ve cesaretle yenilik peşinde koşmanın öneminidir. Yarının liderleri için bu deneyim, ilham verici bir yol haritası sunuyor. Oylum Tala, “Geleceğin liderleri için bu yolculuk, cesaret ve yenilikle dolu bir ilham kaynağıdır,” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Yılmaz Güney, Kadir İnanır, Tarık Akan ve Cüneyt Arkın gibi Türk sinemasının efsane isimlerinden ilham aldığını belirten Genç yapımcı ve yönetmen İhsan Taş, başarıları ve azmiyle Türk sinemasında dikkat çekmeye ve Yeşilçam’ın büyüsünü günümüz sinemasına taşımaya devam ediyor.
Batman doğumlu olan Taş, 1996 yılında İstanbul’a yerleşerek sinemaya olan ilgisini profesyonel bir kariyere dönüştürmeyi başarmış. “Kaçış 1950” ile başlayan sinema serüveninde, filmlerinde yalnızca sanatsal bir başarıyı değil, aynı zamanda topluma katkı sağlayan yapıtlar ortaya koymayı amaçlıyor.
Topluma fayda sağlayacak çeşitli sosyal sorumluluk projelerine de imza atan ve kendine özgü çizgisi ve insancıl yaklaşımıyla sektördeki zorluklara karşı direnen yönetmen, Türk sinemasını uluslararası platformlarda da başarıyla temsil etmeyi arzuluyor.
Söyleyişimizde, projelerinde yer almak istediği oyuncuları ve gelecekteki hedeflerini paylaşan Taş, izleyicilere hem eğlenceli hem de düşündürücü yapıtlar sunmaya kararlı.
Türk sinemasında özgün projeleriyle adından sıkça söz ettiren genç yapımcı ve yönetmen İhsan Taş ile geniş bir sohbet gerçekleştirdik. Taş, sinemaya olan çocukluk tutkusunu, sektördeki yolculuğunu ve Türk sinemasının uluslararası alanda yükselmesi için hayallerini paylaştı. Samimi bir atmosferde geçen bu söyleşide, Taş’ın Yeşilçam’dan aldığı ilhamla sinemayı daha ileri taşımak adına üstlendiği projelerden ve kariyerindeki önemli dönüm noktalarından konuştuk… Sizi bu keyifli sohbet ile baş başa bırakıyoruz…
– İhsan Taş kimdir ve nerelidir?
İhsan Taş: 1980 yılında Batman’da doğdum. 1996’ın sonlarına doğru İstanbul’a yerleştim.
– Sinemaya ne zaman ilgi duymaya başladınız?
İhsan Taş: Çocukluğumdan beri hep sinemayı büyük bir tutkuyla takip ediyordum. İlerde yapımcı veya yönetmen olacağımı hayal etmemiştim ama her izlediğim filmde, başrol oynayan sanatçının yerinde hayal ederdim kendimi hep.
– Bu işe başlarken örnek aldığınız isimler kimlerdi?
İhsan Taş: Yılmaz Güney, Kadir İnanır, Tarık Akan, Cüneyt Arkın ve daha ismini sayamadığım sayısız kahraman… Onlar gerçekten de çocukluğumuzun kahramanlarıydı… Sinemayı onlarla sevdik…
– İlk Sinema deneyiminiz nerede ve nasıl başladı?
İhsan Taş: İlk filmim Kaçış 1950 idi. Film 10 Nisan 2015 yılında vizyona girdi. Hemen arkasından Temel ile Dursun İstanbul’da, Parayı Bulduk, Dedemin Gözyaşları ve Filme Gel isimli sinema filmlerini çektim. Usta oyuncu Halil Ergün, Elif Kaya ve Kumsal Vural’ın oynadığı Kalp krizini önlemek amacıyla çektiğim bir “Kamu Spotu” var. Neredeyse tüm Tv’lerde yayınlandı. Sonrasında 3 tane reklam filmi ve 30 bölüm de Trt’ye sohbet programı çektim. Önümüzdeki ay da, yeni bir sinema filminin hazırlıklarına başlıyoruz.
– Bu işe başlarken kimlerden feyz ve destek aldınız?
İhsan Taş: Açıkçası söylemek gerekirse bu sektör, birilerini örnek alacak kadar temiz değil. “Kişi kendine yakışanı yapar” mantığıyla hareket ederek kendi çizgimi oluşturmaya çabalıyorum.
– Bu işe başlarken beğendiğiniz ve kendinize örnek aldığınız isimler kimlerdi?
İhsan Taş: O isimlerini saydığım “Yeşilçam” emektarları…
– Birlikte çalışmaktan keyif aldığınız oyuncular kimler?
İhsan Taş: Ben çok ılımlı bir insanım. Mümkün olduğunca herkes ile anlaşırım. Ayırımcılık etmiş gibi olmiyim ama Halil abi (Halil Ergün) ile çalışmak hem çok keyifli, hemde çok kolay. Birlikte bolca vakit geçirince zaten artık aile gibi oluyorsunuz. Evden çıktıkça ofise de uğruyor. Haftada 2,3 gün görüşürüz neredeyse…
– Hangi oyuncuları projelerinizde görmek istersiniz?
İhsan Taş: Türk oyunculardan çok başarılı bulduğum isimler var. Hepsinin isimlerini belki buraya sığdıramam ama Cansu Dere’yi, Beren Saat’i, Kıvanç Tatlıtuğ’u, Kenan İmirzalıoğlu’nu çok başarılı buluyorum ve Dizilerimizin ve Sinemamızın yurt dışına açılması için çok özel yetenekler olarak görüyorum onları… Umarım yeni gençlerde mesleğinde böyle başarılı olurlar ve gurur duyacağımız oyuncularımızın sayısı çok daha artar.
– Başlangıçtan bu yana, keşkeleriniz neler oldu?
İhsan Taş: Sektöre ilk girdiğimde biraz zorlandım tabi hem maddi hemde manevi olarak ama şimdi daha iyi anlıyorum ki, o önüme çıkan zorluklar veya yaşanan olumsuz olaylar insanı daha da güçlendiriyor ve tüm bunların adına da tecrübe deniliyor. (Maalesef acı tecrübeler ama pes etmek yok. Hep daha ileriye, daha büyük başarılara odaklanmak lazım)
– “DEDEMİN GÖZYAŞLARI” filmini çekmeye nasıl karar verdiniz sizi buna iten etken ne oldu?
İhsan Taş: İlk filmim Kaçış 1950 dönem filmiydi, sonraki iki filmim de komediydi. Kendimi dramda daha başarılı buluyordum ve güzelde bir hikâyenin ipuçlarını yakaladığımda “Kesinlikle dram da çekmeliyim” dedim ve hazırlıklarıma başladım. Birde çektiğimiz film sosyal sorumluluk görevini de üstleniyor bir nevi. Yaptığımız işler her ne kadar ticari görünse de, topluma da bir şeyler katmalı diye düşünüyorum. Dedemin Gözyaşları filminin senaryosuna ilk 2016 yılında başladım yazmaya (zaten Google de de bilgiler mevcut) o dönem Parayı Bulduk diye bir komedi filmine başlamak üzereydim. Çekimleri tamamladıktan hemen sonra odaklandım iyice senaryoya… 1 ay içerisinde bitirdim senaryoyu ama tabi bir filmi çekmek hayata geçirmek hiç te kolay değil. Bir sürü unsur var projenin hayata geçebilmesi için. Finans işini çözmek, ekibi kurmak, çekimler derken tam 5 yıl sonra, yani 2021’in sonlarında ancak çekebildim filmi. Tabi belli aralıklarla senaryoda hep revizeler yaparak. (Güncel konuları da korumak için) Pandemi, deprem vs derken filmi nihayet 2024 yılında, yani ilk yazmaya başladığımdan 8 yıl sonra vizyona koyduk. Şükürler olsun izleyicilerde çok sevdiler filmi ve film çok ses getirdi. Her şeyde bir hayır vardır. Demek ki doğru zaman şu anmış diyorum.
– Şu ana kadar kaç tane film çektiniz ve bunlar hangileri?
İhsan Taş: Şu ana kadar 5 tane sinema filmi çektim. Kaçış 1950, Temel ile Dursun İstanbul’da, Parayı Bulduk, Dedemin Gözyaşları ve Filme Gel isimli sinema filmlerini çektim.
İhsan Taş: Hedeflerime adım adım yürüyorum. Mesleğimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Günün birinde çektiğim filmlerimle yurt dışında da ülkemi en iyi şekilde temsil etmek ve ülkemize ödüllerle dönmeyi çok arzuluyorum. Nasip bakalım…
– Yeni projeniz var mı varsa bunu bizimle paylaşır mısınız?
İhsan Taş: Şu an ön hazırlıklarına başladığımız bir komedi filmimiz var. Ana Cast daha tam netleşmediği için şu an biraz gizli tutuyoruz. Hemen arkasında da kışın çekmeyi düşündüğümüz (şu ana kadar yaptığım en büyük proje) “Sürgün” diye yine bir dram filmim var. Ona da çok özel hazırlanıyorum. İzleyenleri sinema salonunda bu sefer hüngür hüngür ağlatmayı hedefliyorum.
– Bir film projesine başlarken en çok neye dikkat edersiniz?
İhsan Taş: Her şeyden önce senaryo çok önemli, çünkü bizim işin 4 ana ayağı var. Bunlardan ilki senaryo, oyuncular, basın-pr ve dağıtım da diğer ayakları… Bunları sağlam yaparsanız projenizin başarılı olma şansı yüzde 90’ların üstünde olur diye düşünüyorum.
– Zor bir insan mısınız, veyahut tahammül edemediğiniz şeyler nelerdir?
İhsan Taş: Aslında hiç zor bir insan değilim, iyi niyetimi kullanmadıkları sürece… İnsanlar anlayışlı ve pozitif olursa, bir şeyler yapmak, başarmak çok daha kolay…
– Setteki ile set dışındaki İhsan Taş arasında ne gibi farklılıklar var?
İhsan Taş: Özel hayatımda çok güleç yüzlü bir insanım, çok ta çocuk ruhlu… Her şeyi masum yaşarım. Dünyanın en kolay ikna olan insanlarından biriyimdir bence, çünkü beni on yaşındaki bir çocuk bile kandırabilir özel hayatımda… Ama profesyonel anlamda işler yapınca maalesef ki, o iyi niyetiniz o kadar suistimal ediliyor ki, her şeyi kuralına göre yapmanız herkes için en hayırlısı oluyor. İşini yapamayan birine işini yapması gerektiğini söylemezseniz, o iş üstünüze kaldığı gibi birde o şahıs hiçbir zaman o işi kendisinin yapacağını anlamaz bile… Farkında olmadan hem kendinizi yoruyorsunuz, hemde karşı tarafa da bilmeden kötülük etmiş gibi oluyorsunuz. Dolayısıyla bir şey yapılacaksa, herkes olması gerektiği gibi yapmalı ki, iki taraf ta üzülmesin…
– Filmlerin çekimine hazırlanırken ya da esnasında en çok dikkat ettiğiniz konular nelerdir?
İhsan Taş: Ekip ruhuna çok önem veririm. Çünkü ekip bir biri ile iyi geçinirse her şey çok güzel olur ve başarı kendiliğinden gelir.
– Sinema alanında ilerledikçe muhtemelen kadronuz da değişime uğrayacaktır. Oyuncu seçiminde dikkat ettiğiniz kriterleriniz nelerdir?
İhsan Taş: Ben oyuncularımla birebir kendim temas kuruyorum. İlk önce onlarla sohbet ediyorum, onların gözlerinin içine bakıyorum. Mesleğindeki başarısından çok, iyi bir insan mı, ona dikkat ediyorum. Mesleğimiz ne olursa olsun, her şeyden önce iyi bir insan olursak başarı zaten kendiliğinden gelir. Onun için kendim, hayatım boyunca hep iyi bir insan olmaya çalıştım. Birde bireysel mutluluğu kesinlikle red eden bir yapım vardır. Karşımdaki insanları mutlu ettikçe mutlu oluyorum. Düşünsenize etrafınızdaki insanlara bakıyorsunuz ve herkes mutsuz, o zaman siz mutluysanız bile ne anlamı var ki… Onun için herkesin mutlu olmasını diliyorum…
– Hayatını özellikle bir filminize konu almak istediğiniz biri var mı?
İhsan Taş: Şu an için yok ama çocukluğumuzda duyduğumuz çok büyük destansı bir aşk vardı bizim yörede, hep aşklarını duyarak büyüdük. Nasip olursa belki ilerde onun dizisini yapmak isterim. Hem memleketime, hemde yöre insanımıza armağan etmek isterim… İsmi şimdilik sürpriz olsun…
– Yakın zamanda, Filminize dâhil etmeyi düşündüğünüz bir ünlüye teklif götürme hazırlığı var mı?
İhsan Taş: Yeni çekeceğim iki filmde de, kadro aşağı yukarı belli gibi ama dizi yapmak istiyorum bu iki filmden sonra nasip olursa. Yukarıda isimlerini yazdığım sanatçılarla çalışmayı çok isterim.
– Daha sonraki projelerinizde ünlü bir yabancı oyuncuyu oynatma düşünceniz var mı?
İhsan Taş: Tabi ki var. Kendini geliştirdikçe, yeniledikçe varsın bu sektörde. Sürekli üstüne katarak yola devam etmek lazım. Benimde aksiyonu bol bir projem var ismi şimdilik gizli kalsın ama yurt dışına açılabilecek bir proje… Orda mesela Jackie Chan ile Jean-Claude Van Damme’nin olmasını çok isterim. Onları hayal ederek yazmıştım. Tabi bizim Türk oyunculardan 4,5 tane ünlü isimler de var ve yeni yüzlerde… İnşallah gerçeğe dönüşür.
Yalçın Konuk, “Le Soleil Noir – Thème Principal” çalışmasını single olarak; yine On Air Music Co. etiketiyle yayımladı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Paris’in gizemli sokaklarından gelen melodilerin yansıdığı eser; Yalçın Konuk’un yakında çıkacak albümün ilk teklisi olarak müzikseverlerle buluşuyor. Bu eser, Konuk’un hayali bir film noir hikâyesine müzikal bir hayat kazandırmak amacıyla ortaya çıktı ve her bir katmanıyla bestecinin içsel dünyasını, güçlü bir anlatının müzikal ifadesiyle buluşturuyor.
“Le Soleil Noir”, Yalçın Konuk’un Fransız sinemasına olan tutkusunu yansıtan, Jacques Deray (La Piscine) ve Jean-Pierre Melville (Le Cercle Rouge) gibi ustaların sinemasından ilham alarak kurguladığı hayali bir yapım. Filmin yönetmeni Jacques Melville, bu iki efsanevi sinemacının adlarının birleşiminden esinlenerek yaratıldı ve yönetmenin sinema tarihine olan saygısını yansıtıyor.
Albüme konu olan -hayali- filmin kısaca konusu ise şöyle: İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1952 yılında, Paris’in labirentvari sokaklarında, eski dedektif Victor Renard, antikacı dükkânı işleterek huzurlu bir hayat sürerken aldığı esrarengiz bir mektup, onu son davasının çözülmemiş sırlarına geri çeker. Mektup, dağılmış sanılan bir suç örgütüne işaret eder. Ünlü tiyatro oyuncusu Claire Moreau ise bu soruşturmanın merkezinde yer alır. Victor, ihanet ve tehlikelerle dolu bu suç dünyasında kendi içsel şeytanlarıyla yüzleşirken, gerçek ve aşk arasında kalmak zorunda kalır.
Yalçın Konuk, “Le Soleil Noir – Thème Principal” ile ilgili olarak şu açıklamayı yapıyor: Orkestrasyon kullandığım bu eserimde, özellikle yaylıların legato geçişlerinin müziğe duygusal bir akışkanlık katmasını, yer yer kullanılan pizzicato teknikleri ile beklenmedik ve etkileyici vurgular yaratmasını hedefledim. Sessizliği ve müzikal boşlukları ise bilinçli kullanarak, dinleyicinin hayal gücünde derinlikli bir etki bırakmaya, her dinleyişte farklı katmanların keşfedilmesine olanak tanımaya çalıştım.”
“Le Soleil Noir” albümünün geri kalanı da bu derin ve dramatik hikâyeyi sürdürecek… Bu yolculukta şimdiden yerini almak isteyen müzikseverler eseri tüm dijital platformlardan dinleyebilir.
Yalçın Konuk Hakkında:
Yalçın Konuk, yenilikçi projeleriyle müzik dünyasında farklı projeleri ile dikkat çekmeyi hedefleyen bir sanatçı. “Le Soleil Noir – Thème Principal”, onun müzik ve sinema arasındaki yaratıcı füzyonunun farklı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Dinleyicileri Paris’in kayıp aşklarına, gizli sırlarına ve karanlık sokaklarına götürecek.
Küçük yaşlardan itibaren müziğe derin bir ilgi duyan ”Hakan Dağparçası”, kariyerinde önemli bir adım atarak ilk teklisi “Yangın Yeri”ni dinleyicileriyle buluşturdu. ”Yangın Yeri” yalnızca bir başlangıç değil, aynı zamanda genç sanatçının yaratıcı potansiyelini de gözler önüne serdi…
Sözü ve müziği genç sanatçının kendisine ait olan şarkının yenilikçi ve cesur aranjesi Mert Yıldız’ın usta dokunuşlarıyla hayat buldu.
Adana’nın sıcak ve samimi atmosferinde doğup büyüyen ”Hakan Dağparçası”, müzikle ilk tanışmasını ilkokul yıllarında ailesinin aldığı gitarla gerçekleştirdi. Zamanla şan eğitimini ve güzel sanatlar eğitimini tamamlayarak, müziği profesyonel bir alana taşıdı.
Yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği sahne performansları ve geniş repertuvarı ile dikkat çeken ”Hakan Dağparçası”, yoğun sahne takvimiyle de adından sıkça söz ettirecek…
”Yangın Yeri” projesine klip yönetmenliği ve yapımcılığı ile katkıda bulunan müzik sektörünün değerli isimlerinden Yazgın Kaçak, izleyicileri etkileyecek bir klip ortaya çıkardı. Genç sanatçının sesi ve klipteki görseller arasındaki muhteşem uyum, her detayıyla göz kamaştırıyor.
”Hakan Dağparçası”nın yeni şarkısı ”Yangın Yeri” Fann Records etiketiyle tüm müzik platformlarında ve klibi Hakan Dağparçası Youtube kanalında yayında!
Yeni günde Bitcoin 72.290 dolar, Ethereum da 2.659 dolar seviyesinde işlem görüyor. Kripto para piyasasının toplam değeri 2,39 trilyon dolar. Bitcoin’in piyasa değeri 1,43 trilyon dolar, Ethereum’un piyasa değeri ise 320 milyar dolar. CoinTR Araştırma Departmanı tarafından hazırlanan bültende kripto para sektöründeki gelişmelere yer veriliyor.
Bitcoin 73.600 dolara ulaştı ve temel göstergeler yeni tüm zamanların en yüksek seviyelerine doğru bir hareketin programlandığını işaret ediyor
Bitcoin’in fiyatı 73.800 dolara yaklaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine doğru ilerliyor. Bu yükseliş, birkaç önemli verinin boğa piyasasının hızlandığını işaret etmesiyle dikkat çekiyor. İlk olarak Bitcoin, yedi ay süren düşüş trendinden çıkmayı başardı ve güçlü bir kırılma gerçekleştirdi. Bu yatırımcıları 85.000 ila 160.000 dolar aralığındaki yeni hedeflere yönlendirdi. Ayrıca, Bitcoin 68.000 ila 70.000 dolar arasındaki satış duvarlarını aşarak, birçok kısa pozisyonu tasfiye etti ve piyasanın momentumunu artırdı. Bununla birlikte, Bitcoin’in piyasa hakimiyeti yüzde 60’a ulaşarak yatırımcıların ilgisinin arttığının ve olası bir boğa koşusunun sinyalini verdi. Vadeli işlem piyasasında da önemli hareketlilik gözleniyor. Bitcoin’in açık pozisyonları rekor seviyeye ulaşırken, CME vadeli işlemlerinde fiyatlar spot fiyatların üzerinde seyrediyor. Bu durum yatırımcıların piyasadaki beklentilerini artırıyor. Son olarak ABD seçimlerinin Bitcoin fiyatı üzerinde etkili olabileceği düşünülüyor. Özellikle Donald Trump’ın seçim zaferi beklentisi Bitcoin fiyatının yıl sonuna kadar 100.000 dolara ulaşabileceğine dair beklentileri arttırıyor. Özetle Bitcoin’in fiyatındaki bu hızlı yükseliş piyasanın daha yüksek seviyelere ulaşabileceğine işaret eden birçok temel faktör tarafından destekleniyor.
BlackRock’un IBIT ETF’si Haziran ayından bu yana görülen en büyük girişlerle dikkat çekerken spot Bitcoin ETF’leri, toplamda 870 milyon dolarlık günlük net giriş kaydederek rekor bir seviyeye ulaştı
ABD’deki 12 spot Bitcoin ETF’si dün 870 milyon dolar net giriş kaydederek Haziran ayının ilk haftasından bu yana en büyük günlük girişini gerçekleştirdi. Bu artış özellikle BlackRock’un IBIT ETF’sine 642.87 milyon dolar net giriş yapılmasıyla tetiklendi. Bu, IBIT’in son yedi ayda gördüğü en büyük günlük giriş oldu. BlackRock’un spot Bitcoin ETF’si, aynı gün 3.36 milyar dolarlık işlem hacmi ile 14 Mart’tan bu yana en yüksek hacmine ulaştı. Fidelity’nin FBTC ETF’si 133.86 milyon dolar, Bitwise’ın BITB ETF’si ise 52.49 milyon dolar net giriş kaydetti. VanEck’in HODL ETF’si 16.52 milyon dolar, Ark ve 21Shares’in ARKB ETF’si ise 12.39 milyon dolarlık giriş gördü. Diğer beş ETF’de herhangi bir hareket görülmedi. Dün toplam ETF işlem hacmi 4.75 milyar dolara ulaşarak önceki gün kaydedilen 3 milyar dolarlık hacmi geçti. Dün ABD’deki spot Ethereum ETF’leri 7.65 milyon dolarlık net giriş kaydetti. BlackRock’un ETHA ETF’si 13.62 milyon dolarlık girişle bu alandaki en büyük hareketi gördü. Grayscale’in ETHE ETF’sinde ise 5.97 milyon dolarlık çıkış oldu, diğer Ethereum ETF’lerinde ise hareket görülmedi. Toplam Ethereum ETF işlem hacmi ise 280.55 milyon dolara yükseldi.
Florida’nın baş mali işler yetkilisi (CFO) Bitcoin’in eyaletin emeklilik fonlarına dahil edilmesini istiyor
Florida’nın baş mali işler yetkilisi Jimmy Patronis, eyaletin emeklilik fonlarını yöneten kurumun Bitcoin’e yatırım yapma olasılığını değerlendirmesini talep etti. Patronis, Florida Eyalet Yönetim Kurulu (SBA) İcra Direktörü Chris Spencer’a yazdığı bir mektupta Bitcoin’in “dijital altın” olarak anıldığını ve bu dijital varlığın eyaletin portföyünü çeşitlendirebileceğini, diğer büyük varlık sınıflarının dalgalanmalarına karşı güvenli bir koruma sağlayabileceğini belirtti. Patronis, SBA’dan dijital varlıklara yatırım yapmanın faydaları, riskleri ve uygulanabilirliği üzerine bir rapor hazırlamasını talep etti ve bu raporun 2025 yılında yapılacak yasama oturumundan önce sunulmasını istedi. SBA, Florida Emeklilik Sistemi Güven Fonu da dahil olmak üzere 30’dan fazla fonu yönetiyor ve bu fonun Eylül 2023 itibarıyla 205 milyar dolarlık varlığı bulunuyor. Patronis, Bitcoin’in özellikle öğretmenler, itfaiyeciler ve polis memurları için daha iyi getiri sağlayabileceğini savunarak Florida Büyüme Fonu kapsamında bir “Dijital Para Yatırım Pilot Programı” oluşturulmasını önerdi. Bu adım Florida Valisi Ron DeSantis’in merkez bankası dijital para birimlerini (CBDC) engelleme çabalarına da paralel bir hareket olarak değerlendiriliyor. Eğer Florida kripto para yatırımı yapmaya karar verirse Wisconsin ve Michigan gibi eyaletlerin izinden giderek kripto varlıkları emeklilik fonlarına dahil etmiş olacak. Wisconsin Eyalet Yatırım Kurulu, Mayıs ayında Grayscale ve BlackRock tarafından sunulan spot Bitcoin ETF’lerine 164 milyon dolar yatırım yaparken, Michigan Eyalet Emeklilik Sistemi ise Temmuz ayında 110.000 hisse ile ARK 21Shares ETF’sine yatırım yapmıştı.
Teknik Analiz
BTCUSDT
Bitcoin, 66.600 dolardan gelen satış baskısına rağmen güçlü bir toparlanma göstererek 73.630 dolara kadar bir yükseliş gerçekleştirdi. Bu süreçte 70.000 ile 73.630 dolar aralığında önemli bir likiditeyi de çekmiş oldu. Ancak 73.630 seviyesindeki satış baskısıyla birlikte fiyat 71.873 dolara kadar bir geri çekilme yaşadı. Bu seviyeden destek bulan Bitcoin analiz hazırlanırken 72.545 dolar seviyelerinde işlem görüyor. Eğer Bitcoin bu gücünü koruyabilirse, ilk hedef olarak 73.750 dolara kadar bir yükseliş yapması beklenebilir. Bu seviyenin geçilmesi halinde ise 75.000 dolara kadar olan likidite bloğunu almak için yükselişin devam etmesi muhtemel görünüyor. 75.000 dolardaki likiditeyi alırsa fiyat hareketinin 80.000 doların üzerine doğru devam edebilir. Öte yandan Bitcoin 72.000 dolar desteğini kaybederse 70.000 dolara kadar bir geri çekilme yaşanabilir. Bu bölgede tutunamazsa fiyatın 68.500 dolara kadar bir düzeltme hareketi yapması söz konusu olabilir.
ETHUSDT
Ethereum, 2.400 dolar seviyesinden aldığı güçlü destekle yukarı yönlü bir hareket başlatarak 2.690 dolar seviyelerine kadar yükseldi. Analiz sırasında 2.682 dolar civarında seyreden Ethereum, bu gücünü koruduğu takdirde, ilk hedef olarak 2.817 dolara kadar bir yükseliş gösterebilir. Eğer bu direnç bölgesinde hacimli bir kırılım yaşanırsa, fiyatın 3.000 dolar seviyelerinden geçen 200 günlük hareketli ortalamaya doğru yükselmeye devam etmesi muhtemel. Bu noktada, Ethereum gücünü korumaya devam ederse, 3.563 dolar seviyesine kadar bir yükseliş olasılığı ortaya çıkabilir. Ancak, olumsuz bir senaryoda, Ethereum 2.600 dolar seviyesini kaybederse ilk etapta 2.550 dolara kadar bir geri çekilme yaşanabilir. Bu seviyede tutunamaması halinde düşüş daha da derinleşerek 2.400 dolar seviyelerine kadar gerileyebilir.
SOLUSDT
Solana, 158 dolar seviyesinden aldığı güçlü destekle yukarı yönlü bir hareket başlattı ve 183 dolara kadar yükseldi. Şu anda analiz yapılırken 180 dolar civarında seyreden Solana, 174 dolar desteğini koruyabilirse, bir sonraki direnç olan 188 dolara kadar yükselme potansiyeline sahip. Bu seviyede yaşanacak güçlü bir kırılım, fiyatı 204 dolara kadar taşıyabilir. Ancak olumsuz bir senaryoda 174 dolar seviyesinin kaybedilmesi, Solana’nın 160 dolara kadar geri çekilmesine neden olabilir. Eğer bu bölgede de tutunamazsa düşüş derinleşerek 154 dolardaki destek bölgesine kadar devam edebilir.
Öne Çıkan Altcoinler:
Sui (SUI): Fiyatı $2,066 son 24 saatte %11,87 ve 7 günde %8,07 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $5.765.075.385
Maker (MKR): Fiyatı $1.206,44 son 24 saatte %7,93 ve 7 günde %1,5 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $1.055.313.421
Dogecoin (DOGE): Fiyatı $0,1766 son 24 saatte %7,14 ve 7 günde %27,69 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $25.905.413.625
Sei (SEI): Fiyatı $0,41 son 24 saatte %6,75 yükseliş ve 7 günde %3,77 düşüş gösterdi. Piyasa değeri $1.540.531.324
Shib Inu (SHIB): Fiyatı $0,00001911 son 24 saatte %4,94 ve 7 günde %6,66 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $11.245.412.125
Floki (FLOKI): Fiyatı $0,0001502 son 24 saatte %4,49 yükseliş ve 7 günde %2,24 düşüş gösterdi. Piyasa değeri $1.440.521.438
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan ve hiçbir şekilde yönlendirici nitelikte olmayan içerik, yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Ulaşmış olduğunuz bu rapor kapsamındaki gerek sözel gerekse de görsel kripto para bilgileri, ulaşılabilen ilk kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil ve surette olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. CoinTR, her an hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu kripto para bilgilerini değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Genel anlamda bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olan işbu rapor kapsamındaki bilgilerde, CoinTR hiçbir şekil ve surette herhangi bir taahhüdünü içermediğinden, bu bilgilere istinaden her türlü özel ve/veya tüzel kişiler tarafından alınacak kararlar, varılacak sonuçlar ve oluşabilecek her türlü riskler bizatihi bu kişilere ait olacaktır. Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin gerek doğrudan gerek dolaylı olarak uğrayacağı maddi ve/veya manevi zararı, kâr mahrumiyeti, velhasıl her ne nam altında olursa olsun uğrayabileceği zararlardan hiçbir şekil ve surette CoinTR sorumlu tutulamayacaktır.
CoinTR Hakkında
2022 yılında İstanbul merkezli hizmet vermeye başlayan CoinTR borsası, tanınan borsalarda tecrübe elde etmiş üst kademe yöneticilerin ve ürün geliştiricilerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş, alanında uzman ekip üyeleri ile Türkiye’nin lider borsalarından biri olmaya hazırlanmaktadır. Yakın zamanda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan gelen yeni CEO’sunu ve resmi kurumlardan gelen diğer danışma kurulu üyelerini duyurarak sektöre güven veren bir giriş yapmıştır. Resmi mevzuatlara uygun hareket eden ve MASAK tarafından denetime tabi tutulan CoinTR, VakıfBank ve Ziraat Bankası gibi devlet bankalarıyla entegre çalışmasının yanı sıra global ölçekte yerli bir borsa olarak faaliyet göstermektedir.
Galatasaray Divan Kurulu, 26 Ekim 2024 tarihinde “Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılı: Dünya Nereye Gidiyor” başlıklı özel bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ev sahipliğini Divan Başkanı Reha Bilge, Divan Başkan Vekili Esat Tansev ve Raportör Mehtap Karacan üstlendi.
Toplantıda, Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Ali Faik Demir, Fransa’nın Le Figaro Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdür Yardımcısı Yves Thréard ile Jeune Afrique Dergisi’nin Yazı İşleri Müdürü Joséphine Dedet de görüşlerini paylaştı.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Reha Bilge, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına girilen bu dönemde dünya üzerindeki gelişmelerin ve değişimlerin önemini vurgulayarak “Bir yüzyılı geride bıraktık. Fakat bu ikinci yüzyılda dünya yeni gelişmelere, yeni değişimlere gebe. Bu toplantımızda bu değişimlerin ne yönde olduğunu tartıştık” dedi.
Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine atıfta bulunan Bilge, “Gördüğümüz kadarıyla dünyada yeni jeopolitik dengeler oluşurken, barıştan çok savaş ve çatışma egemen. Bu belirsizlik ortamında arzuladığımız, düşlediğimiz dünya ise barış içerisinde olmalıdır” diye konuştu.
Geçmişte düzenlenen konferansların, üst düzey katılımcılarla zenginleştiğini kaydeden Reha Bilge benzer konferansların gelecekte de devam edeceğinin altını çizdi.
‘Türkiye artık Afrika’da varlık gösteriyor’
Toplantıdaki konuşmasında Türkiye, Fransa ve diğer büyük güçler arasında Afrika’nın yeni gündemi hakkındaki görüşlerini paylaşan Jeune Afrique Dergisi Yazı İşleri Müdürü Josephine Dedet, 1.5 milyarlık tüketici piyasası, yer altı zenginlikleri, doğal güzellikleriyle Afrika’nın önemini vurguladı.
Türkiye’nin daha önce hiç olmadığı kadar bugün Afrika’da kendini gösterdiğine dikkat çeken Dedet, “Türkiye, Afrika’da politik, ekonomik ve insani anlamda varlık gösteriyor. 2002’de sadece 12 Büyükelçiliği bulunan Türkiye’nin Afrika’da faaliyet gösteren büyükelçilik sayısı 44’e yükseldi. Türk Hava Yolları 60 noktaya uçuyor. Güvenlik, askeri malzeme anlaşmaları yapılıyor. Afrika’da yeni oyuncu olan Türkiye’yi soft power dediğimiz TRT programlarıyla halklar da tanıyor. Sağlık için Afrikalılar Türkiye’ye geliyor.” ifadelerini kullandı.
‘Türk dünyası coğrafyayla sınırlı değil’
Dünya’daki jeopolitik gelişmeler ve Türkiye’nin Türk dünyası ile ilişkileriyle ilgili bilgiler veren Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Ali Faik Demir ise Türk dünyasının geleceği hakkında “Artık coğrafi bir sınırla kalmayacak. Çünkü karşımızda bir diaspora var. Milyonlarca Türk yaşıyor Avrupa’da, Amerika’da, Afrika’da. Örneğin Araplar birçok ülkeden gidiyor ama Türkler tek ülkeden giden milyonlar” dedi.
Eski Sovyet coğrafyasında da Rus etkisinin azaldığını kaydeden Demir, “Türk zirvelerinde bile aralarında Rusça konuştular ama artık bildikleri halde Rusça konuşmak istemiyorlar. Ortak alfabenin de kabulünden sonra Türk dünyasında kendine özgü bir model olması gerekiyor. Birbirine ihtiyacı olan, birbirinin eksiğini kapatan bir Türk dünyasından bahsediyoruz. Türk birliği, bir ırk ve etnik birlik anlamında değil, ortak bir dil ve ekonomik iş birliğini işaret etmektedir.” diye konuştu.
‘Batı, geçmişi özlüyor’
Le Figaro Gazetesi Yazı İşleri Müdür Yardımcısı Yves Threard ise ‘Günümüzde Fransız dış politikasının etkisi’ hakkında konuştu. Threard, Fransa’yı “Kolay heyecanlanan, ayaklanan, büyümekte zorlanan ve sürekli bir ergenlik dönemi yaşayan bir ülke” olarak tanımlarken, ülkesinin insan haklarına saygısı, AB’nin en önemli sütunlarından biri olması, sanat ve edebiyattaki gücü ve 400 milyondan fazla kişi tarafından konuşulan Fransızcanın yaygınlığı gibi güçlü özelliklerini de vurguladı.
Fransa’nın geçmişteki parlak dönemine değinen ancak bugün geçmişe özlem duyulduğunu dile getiren Threard, şunları söyledi: “Dünya şu an değişmekte. Fransa dahil birçok batılı güç bunu anlamadı ve kabul etmiyorlar. Bugün geçmişlerinin özlemini yaşıyorlar. Fransa, geçmişini, büyüklüğünü özlüyor. Bu dünya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra parçalanıyor, değişiyor, sorgulanıyor. Fransa 3. yolun ülkesi olmak ne doğuda ne batıda olmak istiyordu. Ancak herkesin dostu olarak gözükmek isterken kimsenin dostu olamıyoruz.”
‘ABD gerileme sürecinde’
Eski Paris Büyükelçisi ve dış politika yorumcusu Uluç Özülker de toplantıda 21. yüzyılda dünyanın yeni dinamikleriyle ilgili görüşlerini paylaştı. Amerika’nın artık eski gücünde olmadığını kaydeden Özülker, ABD’nin dünya hakimiyetini yitirme noktasına geldiğini ve gerileme sürecine girdiğini ancak bunu kabullenemediğini söyledi. Ukrayna-Rusya Savaşı, Çin-Tayvan sorunu ve Orta Doğu’daki savaşa ve güncel gelişmelere değinen Özülker, konuşmasında Cumhuriyetin 101. yılında Türkiye’nin geleceği, önündeki fırsatlar ve riskler hakkında da bilgiler verdi.
Çocukları ve gençleri her ay yeni bir kitapla tanıştıran, onların heybelerini birçok bilgiyle doldurmalarına yardımcı olan, kültürel ve sanatsal açıdan gelişmelerine destek olan Bilgi Evleri, bu ay ‘Gençlerle Baş Başa Sohbetleri’ne ünlü haber spikeri ve yazar Seda Öğretir ve çocuk kitapları yazarı Almıla Aydın’ı misafir etti. Yazar Almıla Aydın ve Seda Öğretir, “Zamansız Şehrin Çocukları” isimli kitabıyla ilgili olarak merak edilen soruları Bilgi Evi üyeleri için cevapladı.
“HİKÂYELERİMİZ İÇERİSİNDEKİ ŞİFRELERİ ÇÖZMENİZİ BEKLİYORUZ” Zeytinburnu Kültür Merkezi’nde 400 çocukla bir araya gelen Öğretir ve Aydın, kitaplarının ortaya çıkma öyküsünü küçük okurlarla paylaştıktan sonra çocuk edebiyatında 3 yazarlı bir kitap oluşturabilmenin öneminden bahsederek: “Yazdığımız üç hikâye birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında birbirine bağlı. Pek çok gizli şifre var kitabımızda. O şifreleri çözebildiyseniz ne mutlu sizlere. Mesela Süleyman Düğümü bunlardan biri. Umarım siz de diğerlerini yakalayabilmişsinizdir.” ifadelerine yer verdiler. Çocukluklarından beri aynı hayalin peşinden koştuklarına konuşmalarında sık sık yer veren Öğretir ve Aydın, “Yazar olmak çocukluk hayalimizdi ve iyi ki bu hayalin peşinden gitmişiz.” açıklamasında bulunarak genç dimağlara örnek olmayı ihmal etmediler. “Özellikle eski zamanları merak eden çocuklar için çok detaylı araştırmalar yaptık. Ders çalıştık. Ders çalışmayı çok severiz.” diyen Öğretir ve Aydın, kitapta vermek istedikleri mesajı en doğru bilgilerle aktarmak istediklerinin de altını çizdiler.
“ARKADAŞLIK BAĞLARI SİZLERE GÜÇ VERİR” Kitaplarındaki en önemli kavramlardan birinin de arkadaşlık bağı olduğunu ifade eden konuk yazarlar: “Arkadaşlık su gibi bir şey. Şifalıdır. İyi gelir insana. Zaman zaman kötü hissettiğimizde yanımızda bir arkadaşımızın olması bizi iyi hissettirir. Sevinç de üzüntü de bulaşıcıdır. Sevinç paylaşınca çoğalır. Üzüntü ise paylaşınca azalır. Mesela bu kitabın ortak yazarları olan bizler de iyi arkadaşız. Elinizdeki kitabı hazırlarken birbirimize destek olduk. Birbirimize güç verdik. Takıldığımız yerler de birbirimize yardımcı olduk. Bu kitap bizim arkadaşlığımızın da ürünüdür aslında.” diye konuştular. Konuk yazarlar Seda Öğretir ve Almıla Aydın’ın, Bilgi Evi’nin küçük okurlarıyla hatıra fotoğrafı çektirmesinin ardından program son buldu
Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘en büyük eserim’ dediği Cumhuriyet’in ilan edilişinin 101. yılı Gaziemir Belediyesi’nin düzenlediği etkinliklerle kutlandı. Harmandalı Gösterisi ile başlayan kutlama etkinliklerinin finalinde düzenlenen Cumhuriyet Korteji ve Ceylan Ertem konseri ile bayram coşkusu zirveye ulaştı. Cumhuriyet Korteji’ne katılan Gaziemirliler, Türkan Saylan Caddesi’nde bayraklarıyla yürüdü. Belediye Başkanı Ünal Işık’ın eşi Deniz Işık ile yürüdüğü korteje Gaziemir Kaymakamı Kudret Kurnaz, CHP Gaziemir İlçe Başkanı Kasım Özkan, belediye meclis üyeleri, İlçe Emniyet Müdürü Zeynep Erdoğan, belediye başkan yardımcıları, STK temsilcileri, muhtarlar ve binlerce Gaziemirli katıldı. Ellerindeki ay yıldızlı bayraklarıyla sokakları gelincik tarlasına çeviren Gaziemirlilere, yurttaşlar da evlerinden alkışlarla destek verdi. Büyük boy Atatürk posteri ve Türk Bayrağının taşındığı korteje bayraklarıyla katılanlara, bandonun notalarına marşlar ve şarkılarla eşlik ederek Festival Alanı’na ulaştı.
Gaziemir’de bayram coşkusu, Festival Alanı’nda düzenlenen Ceylan Ertem konseriyle zirveye ulaştı. Alanı dolduran binlerce hayranı Ceylan Ertem’in şarkılarına eşlik ederek bayram coşkusunu doyasıya yaşadı. Sanatçı, muhteşem performansıyla seyirciye unutamayacakları bir konser yaşattı.
Başkan Işık’tan ilk dört madde vurgusu “Atalarımızın kurduğu cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; eşitlik, özgürlük ve adaletin simgesi, bağımsızlığımızın teminatıdır” diyerek konuşmasına başlayan Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, ilke ve devrimlerini, cumhuriyetin kazanımlarını yok etmek isteyenlere, anayasamızın ilk dört maddesinin değiştirilmesine asla izin vermeyeceğiz. İlk dört madde, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarıdır ve dokunulamaz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden yürüyerek, onun ilke ve inkılâplarının rehberliğinde ülkemizi daha güçlü yarınlara taşıyacağız. Bu uğurda kararlı mücadelemiz asla bitmeyecek. Cumhuriyetimizi ileriye taşımak, demokrasiye ve bağımsızlığa sahip çıkmak, hepimizin görevidir. Atamızın en büyük armağanı olan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek yaşatacağız. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun! Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!” diye konuştu.
Belediye Başkanı Ünal Işık’ın çiçek vererek teşekkür ettiği Ceylan Ertem, “Cumhuriyet Bayramımızı coşkuyla kutluyoruz. Bu muhteşem memleketi tam bağımsızlığına kavuşturan devrimciyi, Mustafa Kemal Atatürk’ü sevgiyle, saygıyla anıyoruz. O’nun yaptıklarını örnek alarak, çocuklarımıza güzel yarınlar armağan edeceğiz” dedi.
Bu yıl 10’uncusu düzenlenen ve iki gün boyunca atölyelerden söyleşilere, tiyatro oyunlarından konserlere dolu dolu etkinliklerle geçen Germiyan Festivali, ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, “Kültürümüzü anlatmak, tanıtmak ve Çeşme’nin bilinen yüzleri ile değil; saklı kalmış yüzlerini de gelecek kuşaklara aktarabilmek için çalışıyoruz” dedi. Denizli, Germiyan zeytini, zeytinyağı, bamyası ve Germiyan ekşi maya ekmeği gibi Germiyan’ın mikrokliması ile ortaya çıkan yöresel değerlere sahip çıktıklarını belirtti.
Çeşme Belediyesi tarafından Çeşme’nin geleneksel değerlerini yaşatmak, yöresel tatları ve köklü tarihi ile harmanlanan kültürünü geleceğe taşımak için 27-28 Ekim tarihlerinde 10. Germiyan Festivali düzenlendi. Mutfak atölyelerinden pek çok tarihi, kültürel ve sanatsal etkinliğe kadar Germiyan’ın kendine has tatlarını yakından tanıma fırsatı sunan etkinliklerin yer aldığı festivalin ilk gününde ziyaretçiler, katmer yapımı, civci yemi, sütlü bulgur ve kopanist peyniri gibi özel lezzetlerin usta eller tarafından paylaşılan tariflerini düzenlenen atölyelerde dinledi. Eski Un Değirmeni’nde başlayarak Çukuriçi’nde son bulan festival korteji ile devam eden festivalin ilk günü, Kadın Efeler Zeybek Gösterisi, taş duvar boyama atölyesi, geleneksel Germiyan ekmeği yapımı ve zeytin işleme atölyeleri ile sürdü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği Topluluğu’nun unutulmaz konseri ile de son buldu.
Geleneksel Ekmek Yarışması düzenlendi
Festivalin ikinci günü ise ekşi maya ekmeği, karakılçık ekmeği, ekmek dolması ve soğuk sabun yapımı gibi atölyelerle devam etti. Ayrıca ziyaretçiler Köy Tiyatrosu Gösterisi ile Germiyan’ın kültürel mirasını yakından tanıma fırsatı buldu. 10. Germiyan Ekmek Festivali Geleneksel Ekmek Yarışması, bu yıl da heyecanla beklenen etkinliklerden biri olarak festivalin son gününe damga vurdu. Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, 10. Germiyan Ekmek Festivali Geleneksel Ekmek Yarışması Ödül Töreni’nde yarışmanın birincisi Habibe Erdoğan’a ödül takdiminde bulundu, dereceye giren yarışmacıları tebrik etti.
Festivalde; tek tek standları gezip, atölyelere katılan Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, burada yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“Çeşme’nin köklü tarihini, eşsiz lezzetlerini ve zengin kültürel mirasını hep birlikte yaşamak, bu değerlerimizi gelecek nesillerimize aktarmak adına bu güzel festivalimizde buluştuk. Germiyan, yalnızca lezzetleri ile değil; tarih kokan sokakları, sımsıcak insanları ve geçmişten bugüne taşıdığı değerleri ile çok kıymetli. Festivalimizde, Germiyan’ın zenginliklerini deneyimleyecek, yöremize has tatları usta ellerin rehberliğinde keşfedecek, geçmişten bugüne uzanan bu değerleri birlikte yaşatacağız.”
“Yöresel değerlerimize sahip çıkıyoruz”
Çeşme’deki turizmi sadece merkezde değil; kırsala da yayarak tanıtma hedefiyle çalıştıklarını belirten Başkan Denizli, “Kültürümüzü anlatmak, tanıtmak ve Çeşme’nin bilinen yüzleriyle değil; aksine saklı kalmış yüzlerini de gelecek kuşaklara aktarabilmek için çalışıyoruz” dedi. Germiyan’ın aynı zamanda verimli toprakları, bereketli mahsulleri ve emek dolu üretim süreciyle Çeşme tarımındaki öneminden de bahseden Başkan Denizli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yerel üretimle toprağımıza, emeğimize, mirasımıza sahip çıkmak hem yerel değerlerimize hem de sürdürülebilir bir geleceğe yatırım yapmaktır. Biz de bu mirası gelecek nesillere taşımak, yerel değerlerimizi tanıtmak ve üreticimizi, tarımımızı desteklemek için Çeşme Belediyesi olarak var gücümüzle çalışıyoruz. Özellikle Germiyan zeytini, zeytinyağı, bamyası ve Germiyan ekşi maya ekmeği gibi Germiyan’ımızın mikrokliması ile ortaya çıkan yöresel değerlerimize sahip çıkıyor ve halkımıza ulaştırıyoruz.”
İki gün boyunca söyleşiler, atölyeler, tiyatro gösterisi ve konserlerle dolu dolu geçen festivale, vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.