Türkiye Finans’a “Olağanüstü Çalışan Deneyimi” Ödülü

İnsan odaklı bankacılık anlayışıyla daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir iş ortamı oluşturmak için çalışan Türkiye Finans, Happy Place to Work tarafından “Olağanüstü Çalışan Deneyimi” ödülüne layık görüldü. Türkiye Finans, Happy Place to Work Bilim Kurulu’nun değerlendirmesi sonucunda, “Katılım Bankacılığı” sektöründe Türkiye’nin En Mutlu İşyerleri listesine girmeye hak kazandı.

Çalışan mutluluğu ve insan odaklı kurum kültürü alanındaki başarılı uygulamalarıyla sektöre öncülük eden Türkiye Finans, katılımcı yönetim anlayışı, stratejik İK uygulamaları ve sürdürülebilir gelişim politikalarıyla bir kez daha ödüllendirildi. Happy Place to Work tarafından yürütülen bağımsız araştırma kapsamında yapılan anket ve insan kaynakları analiz süreçleri sonucunda, Türkiye Finans, “Katlım Bankacılığı” sektöründe Türkiye’nin en mutlu iş yerlerinden biri seçildi. 

 Türkiye Finans İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Züleyha Büyükyıldırım, konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: “Happy Place to Work araştırma süreci, çalışan deneyimini önceliklendiren kurum kültürümüzü doğrudan ekip arkadaşlarımızın gözünden değerlendirme fırsatı sundu. Anket ve HR Check uygulamaları sayesinde çalışan bağlılığı, iş yeri mutluluğu ve insan kaynakları stratejilerimizi hem bugün hem de yarın için yeniden değerlendirme şansı elde ettik. Kurum kültürümüzü birlikte inşa ettiğimiz arkadaşlarımızın sesiyle şekillenen bu süreç, Türkiye Finans’ı daha güçlü yarınlara taşıyacak içgörüleri beraberinde getirdi.”

 “Bu ödül insan odaklı bankacılık anlayışımızın ürünü”

 Büyükyıldırım, Happy Place to Work ödülünün taşıdığı anlamı da şu sözlerle aktardı: “Bu ödül, Türkiye Finans olarak ‘İnsan Odaklı Bankacılık’ anlayışımızla inşa ettiğimiz çalışan deneyiminin, ekip arkadaşlarımız nezdinde karşılık bulduğunu gösteren çok değerli bir geri bildirim. Bugüne kadar insan kaynakları projelerimizle pek çok uluslararası platformda ödüller kazanmış, özellikle kadın istihdamı ve fırsat eşitliği gibi alanlarda sektöre öncülük eden çalışmalar yürütmüş bir kurum olarak, bu ödül bizim için ayrı bir anlam taşıyor. Çeşitliliği zenginlik olarak gören kültürümüzle daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir çalışma ortamı oluşturmayı hedefliyoruz.. Aynı zamanda Happy Place To Work ödülü, kurumsal itibarımızın bir yansıması olarak da bizler için ayrı bir gurur kaynağı. Çalışan deneyimini sürekli geliştirme hedefimiz doğrultusunda, bu yolculuğu hep birlikte daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

PepsiCo Vakfı Tarafından Sağlanan Destek ve CARE Türkiye İş Birliğiyle Adana’da Hayata Geçirilen “Dünyayı Besleyen Kadınlar” Projesinin İlk Çıktıları Açıklandı

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden biri olan PepsiCo, uçtan uca sürdürülebilirlik transformasyon stratejisi PepsiCo Pozitif’in (pep+) en önemli üç başlığından biri olan Pozitif Tarım kapsamındaki çalışmalarını sürdürüyor.

Bu kapsamda PepsiCo Vakfı desteği ve CARE Türkiye iş birliğiyle Türkiye’de 35 milyon TL bütçeyle hayata geçirilen “Dünyayı Besleyen Kadınlar” projesiyle Adana’daki kadın çiftçi ve üreticiler destekleniyor. 

Proje kapsamında 450 kadın çiftçi ve üreticiye hibe sağlanıyor. Sürdürülebilir tarım teknikleri, dijital pazarlama ve iletişim teknikleri gibi eğitimler aracılığıyla toplam 35 binden fazla kadın çiftçi ve üreticinin projeden faydalanması bekleniyor. 

14 Mayıs Dünya Çiftçi Günü kapsamında Adana’da gerçekleşen etkinlikte Adana Yüreğir Belediye Başkan Yardımcıları Cüneyt Patır ve Rukiye Alpay Çinkılıç, PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren ve CARE Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Esat Akgül, çiftçilerle buluştu.

Kadınlarımızın ektiği tohumlar umut fidanlarına dönüşüyor

“Dünyayı Besleyen Kadınlar Projesi” kapsamında düzenlenen toplantıda duygu ve düşüncelerini dile getiren PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren, “Depremden etkilen bu bölgede kadın çiftçi ve üreticilerimizi desteklemek üzere hayata geçirdiğimiz projemizin kaydettiği ilerleme daha iyi bir gelecek adına hepimizin umutlarını yeşertti. Tarladan sofraya tamamen sürdürülebilir bir değer zinciri yaratılmasını desteklemek için dirençli tarım ekosistemleri oluşturmanın önemini bilen bir şirket olarak; özellikle bu konuda daha hızlı olmak ve daha fazla etki yaratmak için iş birliklerine büyük bir önem veriyoruz. CARE’in kadınların güçlendirilmesinde üstlendiği misyon ve küçük ölçekli tarım üreticileriyle çalışma konusundaki uzmanlığı, bu projede bizim her zaman en büyük en gücümüz oldu. Adana Valiliği, Yüreğir ve Ceyhan Kaymakamlıkları, Adana İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri, Adana Büyükşehir Belediyesi, Yüreğir Belediyesi, Ceyhan Belediyesi ve Meryem Kadın Kooperatifi’ne projemize verdikleri destek ve güçlü iş birliği için teşekkür ediyorum. “Dünyayı Besleyen Kadınlar” projesi ile kadın çiftçilerimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmelerine destek olmak, kadınların toprağa erişimlerinin artmasına katkı sağlamak bizim için önemli. İnanıyorum ki her geçen gün daha büyüyen iş birliklerimizden aldığımız güçle kadınlarımızın ektiği tohumlar birer umut fidanına dönüşerek daha iyi bir geleceğe olan inancımızı pekiştirecek” dedi.

Dünya Çiftçiler Günü etkinliğine katılan Adana Yüreğir Belediye Başkan Yardımcıları Cüneyt Patır ve Rukiye Alpay Çinkılıç şöyle dedi: “Belediye olarak, çiftçilerimizin üretim gücünü artıracak her türlü çalışmanın yanındayız. Bu proje ile sağlanan destekler hem kırsal kalkınmayı teşvik edecek hem de Yüreğir’in tarımsal potansiyelini daha da görünür kılacaktır.”

CARE Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Esat Akgül: “Kadın güçlendiğinde, toplum güçlenir. Bu proje, sadece verimliliği artırmakla ilgili değil; hizmet ettiğimiz topluluklarda hayatları dönüştürmek ve yoksulluk döngüsünü kırmakla ilgilidir. Güçlenen kadınlar, toplulukları güçlendirir. Sürdürülebilir tarım, kadınları güçlendirmekle başlar. Her kadının ve kadın çiftçinin dünyayı değiştirme potansiyeli vardır. Bu ortaklık sayesinde PepsiCo, kadın çiftçilerin geçim kaynaklarını iyileştirmek için ihtiyaç duydukları araçları, eğitimleri ve hibe desteklerini sağlayarak kadınları güçlenmesine destek oluyor. PepsiCo’nun toplulukları kalkındırma konusundaki kararlılığı, CARE’in dayanıklılığı artırma ve sürdürülebilir büyümeyi teşvik etme konusundaki ortak vizyonuyla örtüşüyor.

Yerel kalkınmaya katkı

Meryem Kadın Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi Derya Dizi Boduk şöyle dedi: “CARE ile yürüttüğümüz bu iş birliği sayesinde kadın çiftçilerimiz hem üretimde güçleniyor hem de kırsal kalkınmanın öznesi haline geliyor. Bu proje, kadın emeğinin tarımda görünür kılınması açısından çok kıymetli. Kadınların tarımsal bilgiye, ekipmana ve pazara erişimini destekleyen bu proje, hem ekonomik hem de sosyal açıdan yerel kalkınmaya önemli katkılar sunuyor.” 

Proje kapsamında üç demo tarla kuruldu

Proje kapsamına Ekim 2024’te CARE tarafından Ceyhan ilçesinde 26 kadın çiftçiden oluşan bir grupla birlikte brokoli ve patates yetiştiriciliğine odaklanan ilk demo çiftliği hayata geçirildi. Ocak 2025’te ise CARE, Yüreğir ilçesinde yaklaşık 18 dönümlük bir alanda patates yetiştiriciliğine odaklanan ikinci demo çiftliğini, 86 kadın üreticiyle hayata geçirdi. Meryem Kadın Kooperatifi ile ortaklaşa olarak yapılan bu demo çiftliği için Yüreğir Belediyesi de destek verdi. Şubat ayının sonunda ise Ceyhan’da 57 kadın çiftçiyle, mısır yetiştiriciliğine odaklanan üçüncü demo çiftliği kuruldu. 

Yüreğir’deki kompost tesisinin iyileştirilmesi başarıyla tamamlandı

Proje kapsamında birçok ortak altyapı iyileştirme çalışması da gerçekleştirildi. Bu girişimlerin ilki olan Yüreğir’deki kompost tesisinin iyileştirilmesi başarıyla tamamlandı ve tesis tam kapasiteyle çalışır duruma geldi. Yüreğir Belediyesi’nin desteklediği bu tesis, yerel çiftçilere ücretsiz gübre sağlayarak bölgede sürdürülebilir tarımsal uygulamaların güçlendirilmesinde kritik bir rol oynuyor. Ayrıca Yüreğir’deki kompost tesisinde gerçekleştirilen elektrik altyapısı iyileştirmesi sayesinde, tesis çiftçilere daha etkili hizmet verebilecek donanıma kavuşturuldu. Pazardan toplanan atık sebze ve meyvelerden üretilen doğal gübreler, dört bine yakın çiftçiye ücretsiz olarak dağıtıldı. 

Proje kapsamında “Erkekler Mutfakta” sağlıklı yemek pişirmeyi öğrendi

Projenin ikincil hedeflerinden biri olarak, hanelerde ve topluluklarda besleyici gıdalara erişimi ve bu gıdaların tüketimini artırmak amacıyla birçok çalışma yapıldı. Toplum Sağlığı Gönüllüleri (TSG) tarafından Adana’nın Yüreğir ve Ceyhan ilçelerinde beslenme farkındalığını artırmak için gerçekleştirilen girişim ile 5000 çiftçi ve üreticiye doğrudan ulaşılması hedefleniyor. Bu kapsamda beslenme ile ilgili Bilgilendirme, Eğitim ve İletişim materyallerinin dağıtımı, Yüreğir Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirildi. Bu aktivite kapsamında yaklaşık dört bin kişiye ulaşıldı. Yine aynı organizasyon çerçevesindeki “Erkekler Mutfakta” programıyla, erkeklerin ev içi sorumluluklarda aktif rol almalarını teşvik etmek amacıyla, profesyonel şefler eşliğinde ve bir beslenme uzmanının yönlendirmesi doğrultusunda bir etkinlik düzenlendi. Yüreğir Belediyesi’nden bir beslenme uzmanı erkek katılımcılara genel beslenme eğitimi verirken, aşçılar da aynı zamanda onlara tarifler vererek besleyici yemekler pişirmeyi öğretti. 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Narenciye balı koruma altında

Antalya Büyükşehir Belediyesi, arıcıların güvenli üretim yapabilmesi için narenciye bahçelerine uyarı tabelaları yerleştiriyor. Bu kapsamda Kumluca ve Finike ilçesinde narenciye üretim sahalarına yerleştirilen tabelalarla farkındalığın artırılması amaçlanırken, Büyükşehir Belediyesi narenciye balı için coğrafi işaret tescil çalışması başlatacak.

Antalya, Türkiye’nin en erken hasat edilen ballarından biri olan narenciye balı için önemli bir merkez haline geliyor. Kendine has rengi, kokusu ve aromasıyla dikkat çeken narenciye balı, ülkenin dört bir yanından gelen arıcılar tarafından üretiliyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ekipleri, narenciye balı üretiminin yapıldığı bahçelere bilgilendirici tabelalar yerleştiriyor. Kumluca ve Finike ilçesinde narenciye ve narenciye balı üretimi bölgelerine yerleştirilen tabelalar ile bölgedeki arı varlığına dikkat çekilmesi amaçlanıyor.

COĞRAFİ İŞARET TESCİLİ İÇİN ÇALIŞMA BAŞLATILACAK

Büyükşehir ekipleri, bu sayede tarımsal ilaçlama ve vektörle mücadele çalışmaları sırasında arıların zarar görmesini önlemeyi hedefliyor. Büyükşehir Belediyesi, Antalya’ya özgü bu değerli balın tanıtımı için coğrafi işaret tescili çalışmalarını başlatacak. Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ekipleri hem üreticileri desteklemek hem de narenciye balının marka değerini artırmak adına çeşitli projeler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir THM korosundan bahar konseri

Antalya Büyükşehir Belediyesi İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı Türk Halk Müziği (THM) Korosu, Bahar Konseri verdi. Türkülerin hikâyeleriyle birlikte yankılandığı konserde müzikseverler türkü dolu bir gece yaşadı.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’na bağlı İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı THM Bölümü Korosu tarafından Atatürk Kültür Merkezi Aspendos Salonu’nda düzenlenen bahar konserine ilgi büyük oldu. THM Müziği Bölümü öğrencileri, Şef Veli Pepe yönetiminde gerçekleştirdiği konser ile baharı karşılayan Antalyalıları türkülerle coşturdu. Konserde, izleyicilere hem müzikal hem de anlatımsal bir şölen sunuldu. Türküler, Alpdoğan Esenoğlu’nun hikâye düzenlemeleri ve anlatımı eşliğinde izleyicilere duygu dolu anlar yaşattı. Konserde, birçok türkü seslendirilirken, TRT İstanbul Radyosu mey-duduk Sanatçısı Zafer Taşdan da konuk sanatçı olarak sahnede yer aldı. Gecenin sonunda Konservatuvar Şube Müdürü Okan Atila, THM Bölüm Başkanı Oğuz Paksoy ve Şef Veli Pepe’ye çiçek takdim etti.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türk Devletleri Ortak Hukuk Zemini için İstanbul’da Bir Araya Geldi

Türk dünyasının ortak hukuk mirasını belirlemek, mevcut iş birliklerini güçlendirmek ve geleceğe yönelik hukuki reformlara zemin hazırlamak amacıyla, TİKA işbirliğiyle düzenlenen “Türk Devletleri 1. Hukuk Kongresi”, Yeditepe Üniversitesi’nde gerçekleşti. Kongrede, Türk dünyasının ortak hukuk mirası, hukuk devleti ilkesi ve geleceğe yön veren iş birlikleri başta olmak üzere birçok konu ele alındı.

Kongreye, T.C. Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, Anayasa Mahkemesi Üyesi Doç. Dr. Metin Kıratlı, Yeditepe Üniversitesi Kurucu ve Onursal Başkanı Bedrettin Dalan, Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreter Yardımcısı Ömer Kocaman, Türksoy Genel Sekreter Yardımcısı Sayit Yusuf, İstanbul İkinci Baro Başkanı Av. Yasin Şamlı, Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman, Prof. Dr. Feridun Yenisey, Prof. Dr. h.c. Yener Ünver, Türk Kültür Araştırma Merkezi Koordinatörü Ecem Elif Ünal, Türk Devletleri Konsolosları, savcılar, akademisyenler ile yerli ve yabancı misafirler katıldı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Özkaya: “Adalet Sadece Hedef Değil, Aynı Zamanda Yoldur”

Kongrede konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Türk dünyasının hukuki geçmişine ve geleceğine yönelik değerlendirme yaptı. Kadim Türk töresine dayanan hukuk geleneğinin, bugünkü anayasal sistemlerle güçlü bir bağ içinde olduğunu belirten Özkaya, bu mirasın modern hukukla birleşerek ortak bir gelecek inşasında temel teşkil ettiğini vurguladı.

“Sözlü gelenekten yazılı hukuk sistemlerine uzanan tarihi tecrübelerimizle çağdaş hukukun kurumları arasında köprüler kurmak gibi bir sorumluluğumuz var.”

Özkaya, hukuk devleti ilkesinin yalnızca devletin kurallara bağlı olması anlamına gelmediğini, bu ilkenin aynı zamanda temel hakların korunması, yargı bağımsızlığı ve kamu gücünün sınırlandırılması açısından da hayati bir ilke olduğunu dile getirdi.

Konuşmasında, ortak hukuk eğitimi vizyonunun paylaşılması, tahkim merkezlerinin kurulması ve siber güvenlik mevzuatında uyum sağlanması gibi alanlarda yapılacak iş birliklerinin, Türk Devletleri arasında hukuki entegrasyonu güçlendireceğini söyledi.

“Adalet, sadece bir hedef değil; aynı zamanda bir yoldur. Bu yolu birlikte yürümek, yalnızca Türk dünyası için değil, insanlık için de daha adil bir gelecek inşa etmenin teminatıdır.”

Türk Dünyasında Hukuki İş Birliklerine Yeni Adım

Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, Yeditepe Üniversitesi’nde düzenlenen kongrenin, Türk dünyasını kapsayan bu alandaki ilk uluslararası hukuk buluşması olmasına dikkat çekerek, etkinliğin hem sembolik hem stratejik önem taşıdığını ifade etti.

“Taşa, toprağa yapılan yatırımların bir ömrü vardır. Örneğin bina yaparsınız; 40–50 sene, bilemediniz 100 yıl gider. Ama insana yapılan yatırım nesilden nesile devam eder. İşte bu yüzden her şeyin başı eğitim, eğitim, eğitim… Yeditepe Üniversitesi de bunu yapıyor. Genç nesillere yatırım yapıyor. Ve bugün de Türk Devletlerini kapsayan bir hukuk kongresine ev sahipliği yapıyor.”

Yıldırım, konuşmasında hukukun evrensel yapısına dikkat çekerek, adaletin olmadığı bir toplumda hiçbir alanın sürdürülebilir olmayacağını vurguladı:

“Hukuk evrensel bir değerdir. Benim için, senin için ayrı olmaz. Hukukun amacı, bir ülkeyi adaletle yaşatmaktır. Adalet yıkılırsa devlet yıkılır. Ekonomi, siyaset, kültür; hepsi buna bağlıdır.”

Konuşmasında, Yeditepe Üniversitesi’nin parmakla gösterilecek bir üniversite olduğunu vurgulayarak, “Yeditepe Üniversitesi, 1996 yılında Sayın Bedrettin Dalan başkanımız tarafından kurulmuştur. Vakıf üniversiteleri arasında Türkiye’de ilk 3 üniversite arasında yer alıyor. Yaklaşık 30 yıllık bir geçmişi var. 30 yıl bir üniversite için uzun bir süre değil. Ancak Yeditepe Üniversitesi çok kısa bir sürede büyük başarılara imza atmış. Bu başarılar sadece yerelde değil, dünya üniversiteleri içerisinde yer alıyor. Hem öğrenci hem de çok zengin akademisyen kadrosuyla parmakla gösterilecek bir üniversitemizdir. Böyle bir üniversiteye sahip olmaktan hepimizin gurur duyması lazım” ifadelerini kullandı.

“Ortak Hukuki Dil, Türk Dünyasının Ortak Geleceğini Şekillendirecek”

Yıldırım, Türk Devletleri arasında hukuki uygulamaların uyumlaştırılmasına yönelik son dönem adımların önemine de dikkat çekti. Geçtiğimiz hafta Antalya’da gerçekleştirilen yüksek yargı zirvesine atıf yaparak, hukuki ortaklıkların artık teoriden uygulamaya geçtiğini şu sözlerle ifade etti:

“Bundan bir hafta önce Antalya’da yüksek yargı başkanları bir araya geldi. ‘Antalya Doktrini’ adıyla ortak bir belge kabul edildi. Noterler birlik kuruyor, savcılar bir araya geliyor, anayasa mahkemeleri başkanları düzenli olarak fikir alışverişinde bulunuyor. Amaç, hukuk uygulamalarındaki farklılıkları birbirine yaklaştırmak… Ortak hukuk dili geliştirmek, sadece hukuk alanında değil; siyaset, ekonomi ve toplumsal yaşamın her alanında entegrasyonun temelidir. Yeditepe Üniversitesi’nde düzenlenen Türk Devletleri 1. Hukuk Kongresi ile bugün burada çok önemli bir temel atıldı.”

Bedrettin Dalan’dan Adalet Vurgusu

Yeditepe Üniversitesi Kurucu ve Onursal Başkanı Bedrettin Dalan, konuşmasında hukukun yalnızca devletin değil, tüm kurumların varlık zemini olduğunu vurguladı.

“Atalarımızın bir sözü vardır: ‘Adalet mülkün temelidir.’ Bu sadece devletin değil, tüm kurumların temelidir. Hiçbir kurum yoktur ki adaletsiz yönetilsin; o kurum ayakta kalamaz.”

Dalan, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin misyonunun yalnızca meslek sahibi bireyler yetiştirmek olmadığını, düşünmeyi bilen, hukuk mantığını özümseyen, analiz yeteneği gelişmiş bireyler kazandırmak olduğunu vurguladı.

“Genç hukukçularımızı ezberci değil, düşünen bireyler olarak yetiştiriyoruz. Hukuku yalnızca kanun metinleriyle değil, akılla, vicdanla ve tarihsel birikimle yorumlayan bireyler olmaları için çalışıyoruz.”

“Dilde, Fikirde, İşte Birlik” 

Konuşmasında, Türk dünyasında hukuki birliğin yalnızca akademik düzeyde değil, devletlerarası düzlemde de sağlanması gerektiğinin altını çizen Dalan, Gaspıralı İsmail’in “Dilde, fikirde, işte birlik” ilkesini hatırlatarak şu değerlendirmelerde bulundu:

“Fikrin içinde elbette hukuk da olacak. Hukuk olmayan yerde fikir olmaz, kurum olmaz, devlet olmaz. Dolayısıyla Türk dünyasının birliğinin sağlanması için yalnızca üniversiteler değil, devletlerarasında da iş birliği tesis edilmelidir.”

Dalan, Türk milletinin geçmişte olduğu gibi bugün de hukuki dayanışma temelinde yükselmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Türk milleti tarih boyunca asırlarca hukuk içinde yaşamış, birçok devlet kurmuş bir millettir. Şimdi de dünyanın dört bir yanına yayılmış Türk halkları olarak, ortak kültürümüzü ve hukukumuzu yeniden yapılandırmakla yükümlüyüz. Hukukun olduğu yerde toplum huzur içinde yaşar ve ileriye gider. En büyük zenginlik hukuk içinde yaşamaktır. Bu hukuksal iş birliği ve ortak değerler, Türk milletinin dünyanın neresinde olursa olsun daha mutlu ve güçlü yaşamasını sağlayacaktır.”

Ömer Kocaman: “Hukukun Üstünlüğüne Dayalı İş Birliği Derinleşiyor”

Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreter Yardımcısı Ömer Kocaman, konuşmasında teşkilatın çok boyutlu iş birliği faaliyetlerine dikkat çekerek, hukuk alanındaki kurumsal adımların Türk dünyasının istikrar ve refahına katkı sağladığını belirtti:

“Kurucu belgemiz olan Nahçıvan Anlaşması ve diğer temel belgelerimiz, hukukun üstünlüğüne bağlılık, karşılıklı hukuki yardım ve yargı alanında iş birliği gibi önemli görevleri ortaya koymaktadır.”

Kocaman, Türk Devletleri Başsavcılar Konseyi, Türk Yargı Eğitim Ağı, TDT Yüksek Mahkemeler Konferansı, Türk Dünyası Noterler Birliği ve Adalet Bakanları Toplantısı ve bunun gibi oluşumlarla yargı alanında somut ve sürdürülebilir adımlar atıldığını belirtti. Ayrıca, yakın zamanda Azerbaycan’da düzenlenecek TDT Hakimler Konseyi Başkanları 3. Toplantısı ile bu sürecin daha da ivme kazanacağına dikkat çekti.

“İnanıyorum ki bu kongre, Türk Devletleri arasında işbirliklerini güçlendirecek, iyi uygulamaların paylaşımını sağlayacak; ortak projelerin, uluslararası etkinliklerin ve ortak hukuk eğitimlerinin önünü açacaktır” dedi.

TİKA işbirliğiyle düzenlenen Türk Devletleri 1. Hukuk Kongresi, Türk dünyasında hukukun üstünlüğüne dayalı ortak bir gelecek inşasında önemli bir başlangıç noktası olarak kayıtlara geçti. Katılımcı kurumlar arasındaki iş birliği potansiyelinin artırılması, yeni projelerin geliştirilmesi ve ortak hukuk eğitimleriyle entegrasyonun güçlendirilmesi hedefleniyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Giray Altınok 39. Genç Günler’de

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın bu yıl “Gelecek Peki Nasıl?” mottosuyla 39.’sunu düzenlediği Genç Günlerin söyleşileri 15 Mayıs 2025 tarihinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlenecek Giray Altınok söyleşisiyle devam ediyor.

İstanbul’un en uzun soluklu gençlik ve sanat buluşması olan Genç Günler, gençleri sanatçı ve bilim insanlarıyla buluşturuyor. Giray Altınok’un katılacağı söyleşide konuğumuz kariyeriyle ilgili gençlerin ilgisini çekecek konulara değinecek, sorularına cevap verecek.

Gösteri Dünyasının ‘Prens’i Giray Altınok

Tiyatrodan dijital platformlara uzanan kariyeriyle gençlerin yakından takip ettiği bir isim olan Giray Altınok, yaratıcı mizah anlayışı, oyunculuktaki samimiyeti ve dijital içerik üretimindeki başarısıyla Genç Günler’e katılıyor. Dijital gösteri dünyasının ‘Prens’i, sahnenin ve ekranın nasıl etkili bir ifade alanı olabileceğini kendi deneyimiyle anlatacak.

Giray Altınok Söyleşisi 15 Mayıs 2025 tarihinde 18.30’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde.

 

Tüm gençlerimiz davetlidir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüm dünyadan yemek tutkunlarının ilk adresi İstanbul

 Ödeme sistemleri alanında faaliyet gösteren global teknoloji şirketi Mastercard, pazar analizleri ve veriye dayalı içgörüler aracılığıyla global turizm sektörünün büyümesine yardımcı olmaya devam ediyor. Mastercard’ın birleştirilmiş ve anonimleştirilmiş verilerini kullanan Mastercard Ekonomi Enstitüsü, günümüzde tüketicilerin seyahat harcamalarını belirleyen içgörü ve motivasyonların ele alındığı Seyahat Trendleri 2025 Raporu’nu yayınladı. Rapora göre, döviz kurları ve jeopolitik dinamikler tüketici davranışlarını etkilerken, bireysel tercihler ve amaç odaklı motivasyonlar da seyahat sektörünü şekillendiren itici güçler olmaya devam etti. Raporda, geçen yıl 67 ülkeden turist ağırlayan İstanbul, global gurme destinasyonları listesinin başında yer aldı. Şehirdeki restoranlar, Asya, Orta Doğu, Akdeniz ve Doğu Avrupa mutfaklarını harmanlayan ve her zevke hitap eden yemek seçenekleriyle övgü topladı.

Mastercard Ekonomi Enstitüsü Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesi (EEMEA) Baş Ekonomisti Khatija Haque: “Bölgemizde turizm, büyüme ve çeşitlilik için önemli bir itici güç olmaya devam ediyor. Doğal güzelliklerin, mutfak çeşitliliğinin ve özel deneyimlerin gezginler tarafından bu kadar büyük saygı gördüğünü görmek harika. Ekonomik ve jeopolitik faktörler nereye gidileceği kararını etkilese de, anlamlı deneyimlere duyulan arzu seyahat kararlarımızın büyük bir bölümünü yönlendirmeye devam ediyor. EEMEA bölgesindeki turizm manzarası, yatırımları çeken ve harcamaları artıran gelişmekte olan destinasyonlarla birlikte değişiyor. Yeni Mastercard Ekonomi Enstitüsü raporumuz, ülkelerin, bir seyahatten daha fazlasını arayan kaşiflerin dikkatini nasıl çektiğine dair ilginç bilgiler sunuyor.” açıklamalarını yaptı.

İstanbul 43 şehir arasında birinci sırada

Mastercard Ekonomi Enstitüsü, globalde en çok tercih edilen gurme şehirleri belirlemek için yeme-içme mekanlarında yapılan sınır ötesi harcamaları analiz etti. Bu kapsamda, şehir genelinde medyan sayı hesaplanarak her restoranda turistler tarafından temsil edilen ülke sayısı ölçüldü. Böylece, belirli bir şehirdeki restoranlar arasında turist çeşitliliği medyan bir ölçüyle belirlendi. Yeme-içme listesini oluşturan 43 ülkenin her biri için en iyi şehir listelendi. 2024 yılında 67 ülkeden turist ağırlayan İstanbul, listedeki 43 şehri geride bırakarak birinci oldu. Listenin ilk 10’unda Avrupa’dan 7, Asya’dan 2 destinasyon daha yer aldı: Cannes (Fransa), Interlaken (İsviçre), Barselona (İspanya), Dubrovnik (Hırvatistan), Mikonos (Yunanistan), İtalya, Malta, Tayland ve Endonezya. Bu destinasyonların her biri, canlı mutfak kültürleriyle dünya çapındaki ziyaretçileri kendine çekiyor. Araştırmada ayrıca Pekin (Çin), Cannes ve Mikonos, yemek fiyatları açısından listenin en üstünde; Ayia Napa (Kıbrıs), Varna (Bulgaristan) ve Braşov (Romanya) ise en altta yer aldı. 

  Japon turistler Türkiye’yi sevdi

Rapora göre, 2019-2024 arasında Japonya’dan Kayseri’ye gelen turist sayısı neredeyse 6 kat artarak listede başı çekti. Japonların tercih ettikleri şehirler 3 kat fazla artışla Nevşehir ve 2 kattan fazla artışla İzmir olarak sıralandı. Birleşik Krallık’tan Antalya’ya, ABD’den ve Kanada’dan İstanbul’a gelen turist sayısı ise 2 katından fazla artış gösterdi. 

Sağlıklı yaşam trendi yükseliyor

Makroekonomik ortam, turistlerin seyahat kararlarını güçlü bir şekilde etkilerken, ekonomik olmayan faktörler de önemli rol oynuyor. Sağlıklı yaşam deneyimi ve kişisel bakım destinasyonlarının vurgulandığı Sağlıklı Yaşam Seyahat Endeksi’nde Namibya, Güney Afrika ve Botsvana, spa, doğada inziva ve ekolojik tesis gibi arayışları olan seyahatseverler için en iyi destinasyonlar arasında gösterildi. Raporda, Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki büyük milli parklar da analiz edildi. Güney Afrika ve Zambiya, 2024 yılında sırasıyla %23,3 ve %15,5 oranla milli park harcamalarında en yüksek paya sahip oldu. Diğer yandan, Suudi Arabistan’daki son reformlarla birlikte Cidde ve Riyad’a yönelik yolcu trafiğinde artış yaşandı. Büyük projelere yapılan yatırımlar istihdam yaratıp iş seyahatlerini artırırken, turizm ve eğlence altyapısının geliştirilmesi krallığı yükselen bir eğlence destinasyonuna dönüştürdü. 

Spor tutkusu, seyahatlar rotalarında da kendini gösterdi

Spor tutkusu da seyahat tercihlerinde belirleyici oldu. Mastercard Ekonomi Enstitüsü, Londra’daki Şampiyonlar Ligi Finali kapsamında yapılan harcamaları inceledi. Real Madrid’in Borussia Dortmund’a karşı kazandığı zafer, Almanların harcamalarında yıllık bazda %61’lik artışa yol açarken, İspanyolların harcamaları yıllık bazda %148’lik artış gösterdi.

Para birimindeki değişiklikler seyahati etkiledi

Diğer yandan, para biriminde yaşanan değişikliklerin bölgesel bazda seyahatleri etkilediği görüldü. Para birimindeki değer kaybı, 2024’te değer arayışındaki ziyaretçileri Japonya’ya yönlendirdi. JPY’nin RMB karşısında %1 değer kaybetmesi, Çin anakarasına giden turist sayısında %1,5’lik artışa yol açtı. Ancak, Yeni Zelanda ve ABD’den gelen ziyaretçi sayısı, para birimlerine göre aynı derecede değer kaybına karşılık olarak yalnızca %0,2 civarında arttı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Anadolu Efes’ten Dünya Çiftçiler Günü Mesajı: “Çiftçilerimiz ile birlikte üretiyor, birlikte büyüyoruz”

Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAD) tarafından 1984 yılında alınan kararla, 14 Mayıs tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de “Dünya Çiftçiler Günü” olarak kutlanıyor. Tarım sektörüne 40 yılı aşkın süredir katkı sunan Anadolu Efes, sürdürülebilir üretimi teşvik eden uygulamaları ve çiftçiye sağladığı finansal desteklerle Türkiye’de tarımın gelişiminde önemli bir rol üstleniyor. Tarımı stratejik bir alan olarak değerlendiren şirket, sertifikalı tohum dağıtımından sözleşmeli tarım modeline, Ar-Ge çalışmalarından sahadaki eğitimlere kadar geniş bir alanda üreticiyi destekliyor, çiftçinin emeğine ve toprağın geleceğine yatırım yapıyor. 

Ham maddelerinin yarısını topraktan alan Anadolu Efes, kurulduğu günden beri tarımı işinin merkezine koyuyor. 1982 yılında kurulan Tarımsal Ürün Geliştirme Departmanı ile faaliyetlerini sürdüren şirket, tarımsal ham madde tedariğinin sürekliliğini sağlarken, üreticilerin güçlenmesini önceliklendiriyor. Bu kapsamda çiftçilerle omuz omuza çalışan Anadolu Efes, güncel tarım uygulamaları ile ilgili çiftçilerin bilgi ve yetkinliklerini geliştiriyor, sözleşmeli alım modeliyle finansal güvence sunuyor ve planlı tarımı teşvik ediyor.

Geçtiğimiz yıl itibarıyla Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinden gerçekleştirilen 125 bin ton arpa alımıyla tarımsal ekonomiye 1,3 milyar TL katkı sağlayan şirket, sertifikalı tohum dağıtımıyla da üretim verimliliğinin artırılmasını hedefledi. Aynı zamanda 9 bin çiftçi ve ailelerini kapsayan Çiftçi Teşvik Paketi’yle de çiftçilerin gübre, mazot gibi ihtiyaçları için finansal destek sağlandı. 

Anadolu Efes kuraklığa daha dayanıklı tohum çeşitlerinin geliştirilmesi, verimliliğin artırılması için Ar-Ge çalışmaları ve teknolojik yatırımlar yaparken, üniversiteler ile de iş birlikleri gerçekleştiriyor. Sahada yürüttüğü yüz yüze eğitimlerle üreticilere bilgiye erişim imkânı sunan şirket, 2025 yılında tarımsal ham maddesini temin ettiği bölgelerde bütünsel bakış açısıyla kadının güçlenmesi, gençlerin tarıma teşvik edilmesi, döngüsel iş modellerinin oluşturulması gibi kapsamlı çalışmalar gerçekleştirecek.

Bira Grubu Başkanı ve Anadolu Efes CEO’su Onur Altürk tarıma ve çiftçiye verdikleri önemi şöyle değerlendirdi: “Toprağın bereketini ve çiftçimizin emeğini odağımıza alarak yürüttüğümüz çalışmaları, sadece tarımsal üretime değil, ülkemizin geleceğine yapılan bir yatırım olarak değerlendiriyoruz. 40 yılı aşkın süredir çiftçilerimizle kurduğumuz güçlü bağ sayesinde sürdürülebilir tarımın yaygınlaşmasına katkı sunuyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, maltlık arpalarımızın tamamını yerli üretimden sağlıyor; ekonomik destek modellerimizin yanı sıra onarıcı tarım uygulamalarıyla da çiftçimizin yanında olmayı sürdürüyoruz. Toprağın geleceği için çalışan tüm üreticilerin Dünya Çiftçiler Günü’nü kutluyoruz.”

 Onarıcı Tarımda Yeni Bir Dönem: “Tarladan Şişeye Onarım”

Sürdürülebilir tarım alanındaki çalışmalarıyla da dikkat çeken Anadolu Efes, iklim kriziyle mücadelede önemli bir adım olarak 2024 yılında “Tarladan Şişeye Onarım” programını başlattı. Onarıcı tarım tekniklerinin sahada uygulanması amacıyla tedarikçi buluşmaları düzenlenirken; bu buluşmalarda akademisyenlerin katılımıyla odak grup çalışmaları ve toprak sağlığına dair uzman atölyeleri gerçekleştirildi. Aynı zamanda onarıcı tarım uygulamalarına dair çiftçiler ve paydaşlar için özel olarak hazırlanan Onarıcı Tarım Kılavuzu yayımlandı. 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Betül Tarıman Nilüfer’de okurlarıyla buluştu

Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği “Şairin Şiir Evreni” söyleşisinin konuğu olan şair ve yazar Betül Tarıman, edebiyat serüvenini, ilham kaynaklarını ve yazma tutkusunu katılımcılarla paylaştı.

Nilüfer Belediyesi’nin şiir kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla düzenlediği “Şairin Şiir Evreni” söyleşilerinin son konuğu, şair ve yazar Betül Tarıman oldu. Nazım Hikmet Kültürevi Balaban Salonu’nda, Elif Burcu Özkan moderatörlüğünde düzenlenen söyleşide Tarıman, hayatından ve şiirle kurduğu bağdan söz etti.

Tarıman, edebiyata yönelişini ve yazma serüvenini şu sözlerle anlattı: “Memur bir ailenin çocuğuyum. Kastamonu’da Rıfat Ilgaz Ödül Töreni’nin düzenlenmesine öncülük ettik. Yaşanan olaylar beni yazmaya yöneltti. Bazen bu yazılar çocuk masalına, bazen bir öyküye dönüşüyor. Yazarken bir kısıtlamaya girmiyorum. Karakterleri olduğu gibi yansıtmaya çalışıyorum. Yazdıklarımın arkasındayım.”

Yazma sürecinde doğa ve tarihten beslendiğini belirten Tarıman, Akdeniz’in antik dokusunun kendisine ilham verdiğini söyledi. Antik Roma dönemine de ilgi duyduğunu ifade eden Tarıman, şiirin hayatın içinde yazıldığını vurguladı.

Çocuklara yönelik yazılar kaleme almayı da çok sevdiğini belirten Tarıman, Trabzon’da görev yaptığı bir köy okulunda yaşadığı anıları paylaştı: “Tek katlı bir okulda çalışıyordum. Yağmur yağdığında alnımıza damlalar düşerdi. Çok uzaklardan gelen kız öğrencilerimiz vardı. Aileleri, özellikle anneleri, onların okumasını çok istiyordu. Ben de göçmen bir annenin kızıyım. Hayatım boyunca bu tür deneyimler beni derinden etkiledi.”

Yazdığı karakterlerin gerçek yaşamdan izler taşıdığını söyleyen Tarıman, sık seyahat etmenin hayal gücüne büyük katkı sağladığını vurguladı. Tarıman, “Öykü kahramanlarım aslında sizlersiniz. Tanıdığım, karşılaştığım insanlar” dedi.

Söyleşinin sonunda, Betül Tarıman “Bir Rüya İçin Gerekli Şeyler” kitabını okuyucuları için imzaladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Önce Offroad Turu Sonra Eğlence

Keçiören Belediyesi tarafından 10-16 Mayıs Engelliler Haftası dolayısıyla Kartaltepe Kent Ormanı ve Mesire Alanı’nda “Her Dilde Sevgi Festivali Piknik Etkinliği” düzenlendi. Etkinlik kapsamında özel gereksinimli bireyler, Keçiören Belediyesi önünde bir araya gelen Ankara Doğa Sporları ve Offroad Kulübü (ANDOFF) üyelerine ait onlarca offroad aracıyla konvoy halinde piknik alanına götürüldü. Piknik keyfi yapan engelli bireyler için aynı zamanda mesire alanı içindeki orman yolunda da offroad turları düzenlendi. Şarkı ve oyun havaları eşliğinde dans eden, doğayla iç içe eğlence dolu bir gün geçiren özel gereksinimli bireyler ve aileleri daha sonra lunapark da gönüllerince eğlenerek dağ kızağına bindi. Yüz boyama etkinliği, palyaço gösterisi, halat çekme yarışı ve hediye çekilişi gibi birçok aktivitenin yer aldığı festival özel gereksinimli bireylere ve ailelerine unutulmaz anlar yaşattı.

Özel gereksinimli bireylerimizin ve ailelerimizin hizmetindeyiz

Etkinlikte konuşan Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Selçuk Karadağ, “Belediye Başkanımız Sayın Dr. Mesut Özarslan’ın sizlere çok selamı var.  Bildiğiniz üzere belediyemizde Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Müdürlüğü kuruldu. Bu daha bir başlangıç. Keçiören’de daha önce farkına varılmayan kardeşlerimize Başkanımızın öncülüğünde dokunuyor, onların yanında yer alıyoruz. Bildiğiniz gibi hepimiz birer engelli adayız. Başkanımızın oluşturduğu bu bilinçle her zaman, 7/24 yanınızdayız. Belediye Başkanımızın tabiriyle; ‘Biz sizlere baş olmaya gelmedik, hizmetkar olmaya geldik’ diyoruz” dedi. Etkinliğe, Keçiören Belediyesi CHP Grup Başkan Vekili Hakan Ataoğlu, Ankara Doğa Sporları ve Offroad Spor Kulübü Başkanı Ergün Çirkin, Ankara Engeller Derneği Başkanı Erdal Atay, meclis üyeleri ve çok sayıda aile katıldı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı