16. Gelinlik Tasarım Yarışmasına başvurular başladı

Avrupa’nın en büyük moda fuarlarından IF Wedding Fashion İzmir-Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı kapsamında düzenlenen 16. Gelinlik Tasarım Yarışması için başvurular başladı. Bu yıl “Denge” temasıyla gerçekleştirilecek yarışmaya, geçen yıl 97 tasarımcı, 243 tasarımla katılmıştı. Yarışmaya başvurular, 14 Kasım’a kadar devam edecek.

Modanın ve gelinliğin başkenti İzmir’de gerçekleştirilecek IF Wedding Fashion İzmir, İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından, Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) ortaklığında 20 – 22 Ocak 2026 tarihleri arasında Fuar İzmir’de kapılarını açacak. Fuar kapsamında düzenlenen Gelinlik Tasarım Yarışması, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da sektöre yeni tasarımcılar ve özgün fikirlerle gelinlik modasına ivme kazandırma hedefiyle 16. kez gerçekleştirilecek.

Tema “Denge”
Yarışmanın bu yılki teması ise “Denge” olarak belirlendi. Tasarımcılar; geleneksel ile moderni, sadelik ile gösterişi, doğallık ile dijitali aynı gelinlikte denge içinde harmanlayarak yeni tasarımlar ortaya çıkaracak. Finalist olarak seçilecek genç tasarımcılar, mentörler eşliğinde hazırlayacakları tasarımlarını, profesyonel jürinin ve sektör temsilcilerinin beğenisine sunacak.

Yarışmaya başvuran adayların 18 yaşını doldurmuş ve ödül törenine kadar 35 yaşını aşmamış olması, üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerinde, moda tasarım bölümlerinde, moda ve tekstil tasarımı meslek yüksekokulları, sahne tasarımı ve uygulamalı bilimler yüksekokulları, olgunlaşma enstitülerinde en az 2 yıllık moda tasarımı bölümlerinde öğrenci veya mezun olması, Milli Eğitim Bakanlığı onaylı moda tasarımı kurslarından sertifika sahibi olmaları gerekiyor.  Yarışmacılar, başvuru koşulları ve tüm bilgilere gelinliktasarimyarismasi.com.tr adresinden ulaşabilecek. 

Yarışmanın ön elemesi 20–21 Kasım’da yapılacak ve yarı finalistler duyurulacak. 25 Kasım’daki değerlendirme sonucunda belirlenecek 15 finalist, tasarımlarını sektörün deneyimli mentörleri eşliğinde hazırlayarak IF Wedding Fashion İzmir podyumunda sergileme şansı elde edecek. Yarışmanın ödülleri ise fuar kapsamında düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak.

Dereceye girenlere büyük ödüller
Dereceye giren genç tasarımcılar hem sektöre güçlü bir giriş yapma fırsatı hem de özel ödüller kazanacak. Birinci olacak tasarımcı, 100 bin TL para ödülünün yanı sıra IF Wedding Fashion İzmir 2027’de performans defilesi hakkı kazanacak. İkinci tasarımcı 75 bin TL, üçüncü tasarımcı ise 50 bin TL ödülün sahibi olacak. Geçen yıl yarışmayı kazanan tasarımcı Öztürk Yıkılmaz’ın performans defilesi de IF Wedding Fashion İzmir 2026 podyumunda moda tutkunları ile buluşacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Meltem Cumbul ve Levent Üzümcü de sahnede

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay eşi Öznur Tugay ile İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın (İzBBŞT) yeni oyunu “Cadı Kazanı”nın prömiyerine katıldı. Meltem Cumbul ile Levent Üzümcü’nün de rol aldığı oyun, izleyenleri büyüledi. Oyuncuların ayakta alkışlandığı gecede konuşan Başkan Tugay, “Bu gece hem seyirci hem de belediye başkanı olarak büyük gurur duydum” dedi. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın (İzBBŞT) yeni oyunu “Cadı Kazanı”nın prömiyeri, Kültürpark’taki İsmet İnönü Sahnesi’nde yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ile eşi Öznur Tugay’ın yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zeki Yıldırım, Genel Sekreter Yardımcıları İsmail Mutaf ile Prof. Dr. Pınar Okyay’ın da katıldığı prömiyerde, oyuncuların performansı büyük alkış aldı. Ünlü oyuncular Meltem Cumbul ve  İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü’nün de yer aldığı Cadı Kazanı, konuklar tarafından ayakta alkışlandı. Oyunun yanı sıra sahne dekoru ve ışık tasarımı da göz doldurdu. 

“Gurur duydum”
Oyunun sonunda sahneye çıkarak oyuncuları tebrik eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bir buçuk yıllık emeğin ardından, bu gördüğünüz muhteşem tablo ortaya çıktı. Biz her zaman İzmir’in ve Türkiye’nin çok iyi şeyler hak ettiğine inanıyoruz. Onlara iyi şeyler verme çabasının karşılık bulacağına inanan insanlarız. Ben bu gece burada iki kimlikle çok mutlu oldum. Biri seyirci olarak, diğeri de belediye başkanı olarak büyük gurur duydum. Gelecek günlerin güzel olduğuna inanıyorum. Bu ekibi yürekten kutluyorum. Oyuncuları inanılmaz bir hayranlıkla seyrettim. Biliyorum çok güzel çalışmalar ortaya konulacak. Yeter ki siz yanımızda olun. Yeter ki bu güzel insanlar hak ettikleri değeri bulsun. Hepinize emeklerinizden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.

Cadı Kazanı hakkında
20. yüzyıl Amerikan tiyatrosunun en önemli yazarlarından Arthur Miller’ın yazdığı, usta tiyatrocu Lemi Bilgin’in yönettiği “Cadı Kazanı”, 1692 yılının Salem’indeki Cadı Davaları’nı yeniden dirilterek, 1950’lerde ABD’de hüküm süren ve pek çok kişinin komünist olmakla suçlanıp yargılanmasıyla sonuçlanan McCarthyci baskı ortamına bir eleştiri olarak kaleme alındı. 
Oyunun dramaturjisini Duygu Kankaytsın, müzik tasarımı Kahir Emrah Oğuz, sahne tasarımını Anıl Ateş, ışık tasarımını Akın Yılmaz, giysi tasarımını Deniz Bilgili yaptı. Geniş oyuncu kadrosuyla sahneye taşınan Cadı Kazanı’nda Meltem Cumbul, Levent Üzümcü, Harun Özer, Selen Bayındır, Hayriye Çam, Ecem Aydın, Dine Altıok, Mehmet Onur Atbaş, Pelinsu Karayel, Başak Akbay, Şirin Saraçoğlu, Ayhan Anıl, Özgür Molla, Sonay Eren, Burak Şentürk, Berivan Kater ve Ceren Parlar rol aldı. 

Biletleri günler öncesinden tükendi
İzmirliler oyuna büyük ilgi gösterdi. Cadı Kazanı’nın 1-2 ve 7-8-9 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek gösterimlerinde biletler günler öncesinden tükendi. 14-15-16 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek gösterimlerin biletleri de https://kultursanatbilet.izmir.bel.tr adresi ve İzBBŞT bilet gişelerinden satışa sunulacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tarihi hamama, sanatla modern dokunuş

Konak Belediyesi’nin restore ettiği tarihi Kıllıoğlu Hamamı, ‘Boşluk – Aralık – Mesafe’ sergisiyle kapılarını açarak kentle ve günümüzle buluştu. Sergi açılışında konuşan Başkan Nilüfer Çınarlı Mutlu, “Tarihi mekanları yaşatmayı önemsiyoruz; onları sadece bina olarak değil, bir hafıza olarak, geleceğe aktarılan bir mektup olarak görüyoruz. Kentin mirasını özenle, sanatla ve kültürle buluşturma yolundaki çalışmalarımızı hiç durmadan sürdüreceğiz” dedi.

Konak Belediyesi’nin restorasyon çalışmalarıyla, Basmane’de, 18. yüzyıldan bugüne uzanan tarihi tüm heybetiyle ortaya çıkarılan Kıllıoğlu Hamamı, ev sahipliği yaptığı ‘Boşluk – Aralık – Mesafe’ karma sergisiyle kapılarını açtı. Sergi açılışına Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu başta olmak üzere, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkan Vekili Altan İnanç, serginin Küratörü Ferhunde Algaç Meriç, Turgut Pura Vakfı Başkanı ve Sergi Koordinatörü Varol Topaç, sanatçılar, CHP Konak İlçe Yöneticileri, belediye bürokratları ile meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Büyüleyici enstalasyonlar ve sanat eserlerinin Kıllıoğlu Hamamı’nın tarihi atmosferiyle buluştuğu sergi açılışında Başkan Mutlu, tarihi mekanları yaşatmayı, hafızlarını geleceğe taşımayı çok önemsediklerini vurguladı. Başkan Mutlu, proje mimarına, restorasyonda ve sergide emeği geçenlere teşekkür etmeyi ihmal etmedi.

Mutlu: Tarihi mekanları sadece bina olarak değil, bir hafıza olarak görüyoruz

Göreve gelir gelmez Kıllıoğlu Hamamı restorasyonunun tamamlanması için hızla harekete geçtiklerini, meclisten geçip ihaleye çıkılmasının ardından projenin hayata geçtiğini belirtti. Başkan Mutlu, Kemeraltı ve Basmane bölgesi başta olmak üzere tarihi, günümüzle buluşturmak için çalıştıklarını dile getirerek şunları söyledi: “Basmane için, Kemeraltı için tarihi bir günde hep birlikteyiz. Konak’ın yeniden kültür ve sanatın merkezi olması; Kemeraltı ve Basmane’deki o tarihi yapı stokunun da restore edilerek halkın kullanımına açılması için yola çıkmıştık. Bugün bu iki amacımızı birlikte buluşturduğumuz bir mekanın açılışını çok güzel sergiyle taçlandırmak bizim için onur ve gurur verici. Bugün bir arada olduğumuz için çok mutluyum. Mekanları yaşatmayı önemsiyoruz. Mekanları sadece bina olarak değil, bir hafıza olarak görüyoruz. Bu binalar, geçmişten geleceğe aktarılan bir hafıza, birer mektup. Modern dokunuşlarla, çağın mimari anlayışına uygun bir şekilde restore edilerek yaşatılması, tekrar kullanıma sunulması çok kıymetli.”

“Kentin mirasını sanatla ve kültürle buluşturmaya devam edeceğiz”

Tarihi hamamın kente kazandırılmasını hem mimari açıdan hem de kentin kültür ve sanat yaşamına katkısı yönünden değerlendiren Başkan Mutlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Gördüğünüz gibi şeffaf, kendisini içe kapatmayan, aynı zamanda Basmane’yle Anafartalar Caddesi’yle sürekli geçişkenliği sağlayan; kapalı kapılar ardında değil geçerken görebileceğiniz ve içinde ne olduğunu hissedebileceğiniz bir mekan. Bu geçirgenliği de çok önemsiyoruz. Sanatçılarımız da eserleriyle bu tarihi mekana çağdaş bir soluk kazandırdılar. Kentin mirasını özenle, sanatla ve kültürle buluşturma yolundaki çalışmalarımızı hiç durmadan sürdüreceğiz.”

Meriç: 18. yüzyıldan kalan bu mekanı güncel sanat eserleriyle değerlendirdik

Sergi Küratörü Ferhunde Algaç Meriç de serginin ana başlıkları ve sanatsal yolculuğuna dikkat çektiği konuşmasına şu sözlere yer verdi: “Bu mekanda bize bir sergi açma fırsatı tanıyan Konak Belediye Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Biz bu mekanı ilk gördüğümüzde burada büyük bir ‘boşluk’ gördük ve bu boşluğun tamamlanması için bir çalışma gerçekleştirdik. 18. yüzyıldan kalma olan bu mekanın günümüzle bir ‘aralık’ oluşturmasını ve boşluğu da ‘mesafe’yi kısaltmak amacıyla güncel sanat eserleriyle değerlendirmeyi düşündük.”

Topaç: Buradaki ilk sergiyi gerçekleştirebiliyor olmak bizim için çok keyifli

Turgut Pura Vakfı Başkanı ve Sergi Koordinatörü Varol Topaç ise serginin hazırlık sürecini değerlendirerek tarih v sanatın buluşmasını sağlayan emeğe dikkat çekti. Topaç, “Öncelikle Konak Belediye Başkanımıza bu mekanı İzmir’e kazandırdığı için, çağdaş sanat uygulamalarına farklı bir mekan oluşturduğu için teşekkür ediyorum. Buradaki ilk sergiyi gerçekleştirebiliyor olmak bizim için çok keyifli. Sanatçı için zor bir mekan. Ama hep birlikte, beyin fırtınaları da yaparak bu noktaya geldik” diye konuştu.

Tarihi mekana modern dokunuş

Konuşmaların ardından açılış kurdelesi hep birlikte kesildi.  Başkan Mutlu, tarihi hamamı ve sergiyi konuklarla birlikte gezdi. Tarihi mekanı modern bir dokunuşla buluşturan ve 28 Kasım’a kadar ziyarete açık olacak sergide yer alan Aslı Özer, Kemal Kahveci, Neda İsmail Atar, Sema Okan Topaç, Varol Topaç ve Yasin Uysallar’ın eserleri büyük beğeni topladı. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Altın Portakal Galalarında Bugün Gürcistan’dan Masalsı Bir Öykü ve Deprem Yaralarını Oyunla Saran Çocuklar Vardı

62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde çok özel iki filmin galası vardı. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Perge Salonu’nda beyazperdeye yansıyan; kurmaca film “Gondola” ve “Hayal Gücü Oyun Parkı” belgeseli, gösterimleri kadar söyleşileriyle de ilgi çekti. 

7 kişilik bir film ekibi!

Almanya- Gürcistan yapımı “Gondola” filminin gösteriminden sonra yönetmen Veit Helmer, seyircilerin sorularını cevapladı. 

Gürcistan dağlarının masalsı atmosferinde iki genç kadının aralarında kurulan bağı, diyalogsuz olarak anlatan filmle ilgili ilk soru da buradan geldi. Yönetmen, bu fikri Alfred Hitchcock’tan aldığını söyledi: “Hitchcock ile ilgili bir kitapta diyalogsuz filmin nasıl yapılacağına dair bir bölüm vardı; oradan etkilendim. Ayrıca sesi ve sesin doğru kullanımını çok seviyorum. Eğer bir filmde diyalog kullanırsanız sesin çok fazla önüne geçiyor. Diyalog olmayınca ses için geniş bir alan kalıyor”

Gürcistan’da ve gondola’da (teleferik) geçen bir film fikrinin, önceki filmde Azerbaycan’da yaşadıkları sorunlar sebebiyle Gürcistan’a geçtiklerinde belirdiğini dile getiren yönetmen, şunları söyledi: “Gürcistan’da filmi tamamladığımızda ekip, ‘lütfen tekrar gelin ve bir daha film çekin’, dedi. Yapımcılardan biri de kendi köyünde çok gondolalar olduğunu söyleyip bunları filmde kullanmamı önerdi. Gondolalar ile çalışmaksa oldukça zor; çünkü sadece bir kabin var. Görüntü yönetmeni ile çekimden önce ‘iki gondolun gidip gelişini nasıl gösterebiliriz, diye düşündük. Ekibin bir kısmı ‘asla başaramazsınız’ bile dedi. Limitli bir bütçemiz olduğu için bir kısmını görsel efekt kullanarak yaptık. Aslına bakarsanız filmin senaristi, yönetmeni, yapımcısı, ses tasarımcısı ve ekip için kamyonu kullanan kişiydim! Toplam 7 kişi ile bu filmi çektik” 

“Hep çocukları duymayı ve anlamayı denedik”

6 Şubat 2023’te yaşanan depremin ardından Nedim Buğral, bir grup gönüllüyle Hatay’ın farklı noktalarında oyun alanları kurdu. “Hayal Gücü Oyun Parkı (HOP)” adı verilen ve II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da geliştirilen “esnek oyun alanı” yaklaşımından ilham alan proje, çocukların, çevrelerinde kolayca bulabilecekleri atık malzemeleri, oyuncaklara dönüştürmeleri fikrine dayanıyor. Depremden yalnızca iki hafta sonra çadır alanlarında başlayan bu kolektif iyileşme süreci, iki yılı aşkın bir süredir, konteyner kentlerde devam ediyor. Oyun aracılığıyla hayata tutunan çocukların dünyasını, dayanışmanın önemini ve hayal kurmanın dönüştürücü etkisini anlatan filmin yönetmeni Jale İncekol ve Nedim Buğral, gösterimden sonra soruları cevapladı. 

Depremden iki ay sonra Nedim Buğral’ın kurduğu derneğin gönüllüsü olarak Hatay’a gittiğinde şahit oldukları üzerine belgesele karar verdiğini dile getiren İncekol; Hatay’da gördüklerini şöyle anlattı: “O dönemde çadır kentlerde yaşıyordu insanlar. Nedim’in asistanı olarak çalışmaya başladım. Çocukları HOP’a girerken ve HOP’tan çıktıktan sonra gözlemlediğimde çok büyük farklılıklar gördüm. Beş dakika önce kayıplarından bahseden birinin, beş dakika sonra çocuğuna HOP’ta yardım ederken gülümseyebildiğine şahit oldum. Nedim’le bir sene iletişimde kaldık, ben daha sonra film için geri döndüm. Nedim hâlâ Hatay’da, sahada. İnsanlar hâlâ konteyner kentlerde yaşamaya devam ediyor. Filmi 2024’te çekmiştik; çocuklar hâlâ o 21 metrekarenin içinde, o beton zeminde yaşamaya, büyümeye devam ediyor”

Çocuklarla, özellikle de büyük bir felaketin mağduru olmuş çocuklarla, çalışırken izledikleri yolun sorulması üzerine, “Hep çocukları duymayı ve anlamayı denedik” diyen Nedim Buğral ise  sözlerini şöyle sürdürdü: “Filmde kurgu olarak konuştuğumuz her şeyi biz play-workerlarla / (oyun çalışmalarıyla) yaptık. Bir duygu check-list’i yaptık. Çok farklı disiplinlerden sanatçılar, gönüllüler vardı. Akşamları oturup çocukların oyununu anlama meselesi üzerine çalıştık. Bu süreçte hep çocukları duymayı ve anlamayı denedik” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

‘Otoyol Cehennemi’nin 10. Sezonu, 3 Kasım Pazartesi 21.00’de National Geographic Ekranlarında Başlıyor!

Sert vuran Norveç kışında, ölümcül hale gelen yollarda kurtarma talepleri artarken, Thord, Bjoern ve Jo Roger de bu tehlikenin içinde fırsat arıyor. Bu sezon ekip, operasyonlarını genişletip yeni ekipmanlara yatırım yaparak işlerini bir üst seviyeye taşıyor.

Serinin 10. sezonuyla, sekiz bölümden oluşan “Otoyol Cehennemi”, 3 Kasım Pazartesi saat 21.00’de National Geographic’te başlıyor.

Bilimin, keşfin ve hikâye anlatımının gücüne inanarak 130 yılı aşkın bir süredir dünyanın en güvenilir markalarından biri olmayı sürdüren National Geographic’in birbirinden iddialı yapımlarını D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Ünsal, Kaf Sin Kaf’ın 113. yaşını kutladı

Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, İzmir’in ilk Türk spor kulübü olarak 1 Kasım 1912 tarihinde kurulan Karşıyaka Spor Kulübü’nün 113. yaşını kutladı. Bu anlamlı günün onuruna Karşıyaka Spor Tarihi Müzesi’ni ziyaret eden Başkan Ünsal, kulübün kadın basketbol takımında oynarken giydiği ve geçtiğimiz aylarda müzeye armağan ettiği formayı da eline alarak genç kızlara ilham olmasını diledi.

“GELECEĞE UMUTLA YÜRÜYORUZ”
Kaf Sin Kaf’ın; Karşıyaka’nın karakterinin, dayanışma ruhunun ve Cumhuriyet değerlerine bağlılığının en güçlü simgesi olduğunu söyleyen Başkan Yıldız Ünsal “Bugün, sadece bir spor kulübünün değil, bir kentin kimliğinin, onurunun ve bağımsızlık ruhunun doğduğu o özel günü, 113. kuruluş yıl dönümünü gururla kutluyoruz. 1912’den bu yana Karşıyaka Spor Kulübü, bu toprakların ilk Türk spor kulübü olarak sadece sahalarda değil, her alanda bize öncülük etti. Kadızade Zühtü Işıl’ın o gün yaktığı meşale, bugün binlerce Karşıyakalının kalbinde gururla yanıyor. Bizim armamızdaki Ay-Yıldız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu kulübe duyduğu güvenin, bu semte verdiği değerin en büyük nişanesidir. Bu şanlı arma, şerefimizdir, namusumuzdur. Karşıyaka; Kaf Sin Kaf’tır! Basketbolda şampiyonlukların coşkusu, futbolda adanmışlığın ruhu ve tüm branşlarda asla pes etmeyen o meşhur Karşıyaka duruşudur. Dün olduğu gibi bugün de bu kentin her köşesinde, tüm branşlarımızla, tesisleşme hedefimizle kulübümüzün yanındayız. Bu sevda bitmez! Geçmişimizle gurur duyuyor, geleceğe umutla yürüyoruz. İyi ki doğdun Kaf Kaf! İyi ki varız Kaf Sin Kaf! Yaşa Karşıyaka!” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’de Bilet Sayıları Alarm Veriyor!

Yönetmen ve yapımcı Murat Şeker, rakamlar eşliğinde üretim ve bilet satışındaki korkunç düşüşü gözler önüne serdi. Şeker “Artan üretim maliyetleri dolayısıyla 20 yıldır ilk defa bu yaz film çekmedim” dedi. 

62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yan etkinlikler, 31 Ekim Cuma günü gerçekleştirilen, “Yeni Dalga mı Durgunluk mu:  Bu Gişe Bizi Kurtarır mı?” ve “Pelikülden Dijitale – Sinemada Tasarım” panelleriyle sona erdi. 

Türk sinema sektöründeki üretim ve seyirci sayısı sorunları; yönetmen ve yapımcı Murat Şeker, CJ ENM Dağıtım Müdürü Ferhat Aslan ve Cinema Pink by Maximum Film Programlama Müdürü İlkay Erdem’in katıldığı “Yeni Dalga mı Durgunluk mu:  Bu Gişe Bizi Kurtarır mı?” başlıklı panelde ele alındı.  

Bilet satışı en çok düşen ülke, Türkiye; en çok artan ise Suudi Arabistan

Murat Şeker’in verdiği sayısal bilgiler, korkunç bir manzarayı işaret ediyordu. Önce Türkiye’de yıllar içindeki değişimi resmetti Şeker; buna göre 2017’de toplam 72 milyon bilet satılmışken bu sayı, 2024’te 33 milyona düşmüştü ve bu yıl için beklenti, 24 milyondu. Pandemi öncesi, 2015-2019 arası satılan toplam bilet sayısı 290 milyon iken 2020-2024 arası; bu rakam sadece 130 milyon. Uluslararası karşılaştırmalı bilgilerse durumun vehametini çok daha keskin gösteriyordu: Pandemi öncesi 5 yılda satılan toplam 6 milyon bileti, 70 milyona çıkaran tek ülke; Suudi Arabistan. 

“20 yıldır ilk defa bu yaz film çekmedim”

Bilet satışlarındaki düşüşün sebebinin, alım gücünün düşmesinin uzantısı olduğunun bilindiğini ancak asıl sıkıntının, eşzamanlı olarak yapım maliyetlerinin yükselmesi olduğunu belirten Şeker, “Kendimden örnek vereceğim; 20 yıl sonra ilk defa bu yaz film çekmedim çünkü çekim maliyetini göze alamadım” dedi. 

Şeker; “Yapım maliyetlerinin artmasının Türkiye’deki özel sebebi; Netflix, Disney gibi Amerikan menşeli firmaların dijital platformalarda yapıma başlaması, yapım giderlerini dolar bazında yükseltmesi ve piyasayı dengesizleştirmesi. Burada; festivallere katılan, özellikle festival filmi üreten arkadaşların dikkat etmediği bir husus var: Ülkenin ana akım sineması çarkları dönmediğinde zaten festivaller, yarışmalar düzenlenemez hale gelir” uyarısında bulundu. 

“Üç yılda bir film üreten yapımcı kalmadı”

CJ ENM Dağıtım Müdürü-Yapımcı Ferhat Arslan’sa kurumsallığın ve endüstrinin oluşmamasına dikkat çekti: Aslan, “BKM vardı, TAFF vardı, Avşar Film vardı. Med Yapım, Ay yapım; girdi, çıktı. Fakat hiçbirisi sürdürülebilir bir ekosistem yaratamadı. Biz bir yapımcı kültürü oluşturamadık. Türkiye’de üç yılda bir film üreten yapımcı kalmadı” 

“Sinema salonlarında doluluk oranımız, yüzde 5; bu bir felaket!” diyen Aslan; bu rakamın, bir seansın gösteriminin elektrik bedelini karşılamadığını ifade etti. 

Seyirciyi salonlara çekmek için alternatif yollar denenmesi gerektiğini söyleyen, Cinema Pink by Maximum Film Programlama Müdürü İlkay Erdem, “Bu nedenle etkinliklerin arttırılması gerektiğini düşünüyorum. Mesela 27- 28 Eylül’de çok düşük bir bilet fiyatıyla bir festival gerçekleştirdik. Vizyon filmleriyle devamını da getirmeyi planlıyoruz” diye konuştu. Bu uygulamada; 80 TL’lik bilet fiyatıyla hafta sonu satılan bilet sayısının 800 bin olduğu bilgisini veren Murat Şeker, “Bu, bize bir şey işaret ediyor: Türk insanının kültüre ayıracak parası yok” dedi. “Sektörü yakın zamanda sorunlar bekliyor; ilk filmini yapanlar belki bir daha film yapamayacaklar, salonlar kapanacak” şeklinde konuşan Şeker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörün çoğunluğu, televizyon ve dizi dünyasına yöneldi. Devlet desteği olmadan, bireysel yapımcıların finansal desteğiyle gerçekleşen sinemaya da ‘bunu neden yapıyorsun?’ diyemeyiz. Zaten bu sayede 70 milyon seyirci, senede 250 film, yarışmalar, festivaller gibi güzellikleri yaşadık”  

Melies’ten Da Vinci Resolve’a 

Altın Portakal’da günün diğer paneli, sinemada tasarım üzerineydi. “Pelikülden Dijitale – Sinemada Tasarım” panelinde akademisyen Emre Ahmet Seçmen, Melies’ten Da Vinci Resolve’a; sinema tarihindeki dönüm noktaları üzerinden değerlendirmelerde bulundu. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Cumhuriyet Bayramı Etkinlikleri, Çiğli’de Cumhuriyet Doğa Yürüyüşü ile Sona Erdi

Çiğli’de Cumhuriyet Bayramı coşkusu, doğayla iç içe bir etkinlikle noktalandı. Çiğli Belediyesi tarafından düzenlenen Cumhuriyet Doğa Yürüyüşü, yüzlerce vatandaşın katılımıyla gerçekleştirildi.

Cumhuriyet Bayramı haftası boyunca düzenlenen etkinliklere büyük ilgi gösteren Çiğlililer, Doğa Yürüyüşü ile birlikte hem bedenlerini hem de ruhlarını yeniledi.

9 Kilometrelik Cumhuriyet yürüyüşü

Evka 6 son duraktan başlayan yürüyüşte katılımcılar, yaklaşık 9 kilometrelik parkuru hep birlikte tamamladı. Ellerinde Türk bayraklarıyla doğanın güzellikleri eşliğinde yürüyen vatandaşlar, hem spor yaptı hem de Cumhuriyet’in 102. yılı coşkusunu bir kez daha yaşadı.

Başkan Yıldız:  “Cumhuriyetin Işığıyla Yürüyoruz”

Cumhuriyet’in sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi olduğunu vurgulayan Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, “Cumhuriyetimizin 102. yılı kutlamalarını, halkımızla birlikte, doğanın kalbinde tamamladık. Bugün attığımız her adım, Cumhuriyetimizin değerlerine olan bağlılığımızın bir göstergesi. Biz, Atatürk’ün izinden yürüyen bir kentiz. Cumhuriyetimizin ışığıyla, birlik ve beraberlik içinde daha güzel yarınlara yürüyoruz” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Altın Portakal’ın son yarışmacıları perdedeydi

62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali heyecanında sona yaklaşılırken festival perdesine; iki Ulusal Uzun Metraj, bir Uluslararası Uzun Metraj, bir de Ulusal Belgesel yarışmacısı film yansıdı.

62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde son yarışma filmleri de seyirciyle buluştu. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos ve Perge salonlarındaki gösterimlerin ardından film ekipleri, seyircilerin sorularını cevapladı. 
PARÇALI YILLAR, PARÇALANAN İNSANLAR 
Yönetmenliğini Hasan Tolga Pulat’ın üstlendiği “Parçalı Yıllar”, günün ilk Ulusal Yarışma filmiydi. AKM Aspendos Salonu’ndaki gösterimin ardından yönetmen Hasan Tolga Pulat, görüntü yönetmeni Serdar Ünlütürk, oyuncular Yetkin Dikinciler ve Levent Özdilek söyleşiye katıldı. 
Türkiye’nin siyasî olarak da belirsizliğe ve nihayet askerî darbeye sürüklendiği, Türk sinemasınınsa tamamen bitmesiyle sonuçlanan süreçte sinema salonlarını kaplayan ve ‘araya parça giren’ filmler olarak bilinen erotik film dönemini ele alan ‘Parçalı Yıllar’ filmi, seyircilerin beğenisiyle karşılandı. 
ORTA SINIFLA İNCEDEN DALGA GEÇEN ‘EN GÜZEL CENAZE ŞARKILARI’
Günün diğer Ulusal Yarışma filmi “En Güzel Cenaze Şarkıları” oldu. Filmin ardından gerçekleştirilen söyleşiye; yönetmen Ziya Demirel ile oyuncular Esra Dermancıoğlu, Halil Babür, Gözde Mutluer, Hidayet Tili, Nalan Kuruçim, Çağdaş Ekin Şişman, Ayça Damgacı ve Özer Keçeci katıldı. 
Yönetmen Ziya Demirel; pek çok farklı öyküden kurulu filmin anlatım biçiminin ortaya çıkışını şöyle anlattı: “Kimlik dolandırıcılığı ve uzaktan hiç görmediği birine duyulan hisler ve yastan sonra çıkan bir merak gibi içeriklerden etkilenmiştim. Bu içerikle ilgili haberler de duyuyordum. Bir yanda da kendi içinde ama ilerledikçe birleşen öyküler… Yusuf Tan Demirel ile altı cümle yazdım ve her bir bölüm için doğaçlama sahneler yazdık. Sanki seyircinin bir sahneye atıldığı, kimin kim olduğunu anlamadığı, geç kaldığını düşündüğü bir içerik hayal ettik.” 
ULUSLARARASI YARIŞMA’DA BİR ‘SANATÇI’ FİLMİ 
Başarılı sanatçı Lina’nın yaşadığı içsel dönüşümleri kendine özgü bir sinema diliyle anlatan “The Currents” ise günün Uluslararası Uzun Metraj Yarışma filmiydi. Gösterimin ardından başrol oyuncusu Isabel Aime Gonzalez Sola, seyircilerin sorularını cevapladı. Sola, yönetmen Milagros Mumenthaler ile çalışmaları hakkında, “Vizyonu olan ve detaylara çok önem veren bir yönetmen. Bu vizyon ile filmimiz çok özenle gelişti” derken karakteri, kendisnin nasıl oluşturduğunu şöyle anlattı: “Senaryoyu ilk okuduğumda, yönetmen tarafından tam bir karakter analizi olmadığı için, oyunculara bırakılan bir düşünce oldu. Bana göre Lina’nın yolculuğu, içten gelen bir yolculuk. Zor olan da içsel yolculuğun dışa aktarımı, içerideki o fırtınayı dışarıya aktarmak. Lina içten içe bir şeylerden kaçmaya çalışıyor ama aynı zamanda kaçamayacağını da kabullenerek yolculuğuna devam ediyor” 
500 KEÇİNİN 501’İNCİSİ; CENGİZ 
Altın Portakal yarışındaki son film, Belgesel Yarışma filmlerinden “Keçi 501”di. Doğu Karadeniz yaylalarında, 500 keçinin arasında 501’inci keçi olan Cengiz Taşçı’nın peşine düşen filmin yönetmeni Evrim Çervatoğlu ve görüntü yönetmeni Reşat Okan Candem, gösterimden sonra seyircileriyle buluştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Karşıyakalılar; Kaf Sin Kaf’ın 113. Kuruluş Yılını Kutladı!

Bugün Karşıyaka’da 113 yıl önce Zühtü Bey ve arkadaşları tarafından kurulan Kaf Sin Kaf’ın onurlu tarihi yeniden can buldu…
Kuruluş gününde Karşıyaka Çarşısına bugüne kadar asılan en büyük Kaf Sin Kaf bayrağı gururla dalgalandı… Karşıyaka Atatürk ve Zühtü Beyin fotoğraflarıyla süslendi… Ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Süvarisi, KSK’nin Kurucu Başkanı Zühtü Bey’in mezarında saygı ve minnetle bir araya gelindi…
Karşıyaka Spor Kulübü Tarih Kurulu Başkanı Ahmet Diker’in öncülüğünde gerçekleştirilen ve duyguların sel olup aktığı törende kurtuluşun ve kuruluşun ruhu bir kez daha yüreklerde hissedildi, birlik ve beraberliğin, omuz omuza vermenin en güzel örneği sergilendi…
Bu anlamlı törene; “Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı Aygün Cicibaş, yönetim kurulu üyeleri, Divan Kurulu Başkanı Atakan Karakaplan, yönetim kurulu üyeleri, geçmiş dönem başkanlarından, AOSB Başkanı Cenk Karece, Azat Yeşil, Teknik Direktör Burhanettin Basatemur,  futbolcular, futbol altyapı sporcuları, voleybol takımı, Menecer Mehmet Ceyhun, 1912 Derneği Başkanı Tolga Uysal, CHP İl başkan Yardımcısı Emre İpek, MHP İlçe Başkanı Akif Yılmaz, İyi Parti Karşıyaka Kurucu Başkanı Mehmet Yıldırım, taraftarlar Derneği Başkanı Okan Kırmacı, eski futbolculardan Hasan Eryiğit, Yücel Çağatay, basın mensupları ve çok sayıda taraftar katıldı…
Tarih Kurulu Başkanı Ahmet Diker’in kulübün kuruluş öyküsünü anlatarak başlayan törende, kulüp başkanı, divan kurulu başkanı, eski başkanlar ve diğer konukların yaptığı konuşmalarda duygusal anlar yaşandı…
Güzel görüntülere sahne olan, gurur dolu anların, ortak bir sevdanın sıcaklığının vurgulandığı tören başarı dilekleriyle sona erdi…

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı