Büyükakın: Kütüphanelerde gençlerimizi geleceğe hazırlıyoruz

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Dilovası Kütüphanesi’ni inceledi. Kütüphaneleri yeni neslin talepleri doğrultusunda yeniden tasarladıklarını vurgulayan Başkan Büyükakın, “Bu kütüphanelerde gençlerimiz geleceğe hazırlanıyor” dedi.

ÖĞRENCİLERLE KEYİFLİ SOHBETLER

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bir yandan gençlerin eğitimini desteklerken, bir yandan da sınava hazırlanmaları için en iyi ortamı sunuyor. Kent genelinde hizmet veren yeni nesil kütüphaneler de buna en güzel örnek. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Dilovası Millet Bahçesi’nde geçtiğimiz ekim ayında öğrencilerin hizmetine açılan Dilovası Kütüphanesi’ni gezdi. Başkan Büyükakın’a AK Parti İl Başkanı Dr. Şahin Talus, Dilovası Belediye Başkanı Ramazan Ömeroğlu, AK Parti Dilovası İlçe Başkanı İlhan Yıldırım, Dilovası Kaymakamı Metin Kubilay, Dilovası İlçe Milli Eğitim Müdürü Azmi Tunç ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Gebze Bölge Koordinatörü İbrahim Pehlivan eşlik etti. Kütüphanedeki öğrencilerle sohbet eden Büyükakın, keyifli dakikalar yaşadı.

KÜTÜPHANELERE İLGİ YOĞUN

Başkan Büyükakın inceleme gezisinin ardından bir açıklama yaptı. Kocaeli’de son dönemde kütüphanecilik anlayışının değiştiğini vurgulayan Başkan Büyükakın şunları söyledi: “Kütüphaneler son dönemde, yoğun bir şekilde öğrencilerin talep ettiği mekanlar haline geldi. Çok eskiden öğrenciler, evlerinde çalışacak ortam olmadığından şikayet ediyordu. Sonra ülkenin refah düzeyi arttıkça, koşullar düzeldikçe ve Türkiyemiz geliştikçe, evlerin içinde herkesin kendine ait odaların olduğu bir dönem yaşanmaya başladı. Ama yeni kuşak, ‘Biz arkadaşlarımızla beraber ders çalışmak istiyoruz. Sıkıldığımızda dışarı çıkıp hava alacağımız bir ortam olsun. Çay-kahve içebilelim. Sonra tekrar ders çalışalım’ talebinde bulunmaya başladı.

GENÇLERİ GELECEĞE HAZIRLIYORUZ

Klasik kütüphanelerde ödünç kitap alınır, okunduktan sonra geri bırakılırdı. Ancak şimdi anlayış değişti. Kitap ödünç alma neredeyse yok olmaya başladı. Çünkü dijitalleşme, burayı da etkiledi. Bu nedenle yeni mekanlar tasarlamak gerekiyordu. İşte bu kütüphaneler de o anlayışın bir eseri. Burada her şey var. Ders çalıştıktan sonra hava almak için dışarı çıkılabilen, bir şeyler içmek istediğinde karşısında kafeteryası olan, biraz daha uzun dinlenmek istediğinde yürüyüş yapacakları mekanları olan bir alan. Bu konsepti, millet bahçelerinde ve kent meydanlarında yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. Çok güzel oldu. Gençler de çok beğeniyor. Biz de zaten en büyük yatırımı onların geleceğine yapıyoruz. Burada, onları geleceğe hazırlayacağız. Dilovası’na ve gençlerine hayırlı, uğurlu olsun.”

DİLOVASI KÜTÜPAHNESİ

Dilovası Millet Bahçesi içindeki Dilovası Kütüphanesi; 255 metrekarelik alanda hizmet veriyor. 4 bin basılı eserden oluşan koleksiyonu ve aynı anda 90 kişinin kullanımına imkan tanıyan çalışma–okuma kapasitesiyle ilçede önemli bir öğrenme merkezi olarak öne çıkıyor. Kütüphane bünyesinde 502 çocuk ve 3 bin 504 yetişkin kitabı bulunmasının yanı sıra 29 bin e-kitaba da erişim sağlanıyor. Kullanıcılar için 8 bilgisayar, bireysel çalışma alanları, ücretsiz internet ve ikram hizmetleri sunuluyor. Tüm bu hizmetler, haftanın 6 günü 09.00–22.00 saatleri arasında sağlanıyor.

10 KÜTÜPHANEDE 61 BİN ÜYE

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Müzeler ve Kütüphaneler Şube Müdürlüğü bünyesinde toplam 10 kütüphane hizmet veriyor. Bu kütüphanelerde bin 127 etkinlik gerçekleştirilirken, ziyaretçi sayısı ise 459 bin 517 olarak kaydedildi. Kütüphanelerde ayrıca 60 bin 820 aktif üye kayıtlı bulunurken tüm kullanıcılar için 29 bin elektronik kitaptan oluşan ortak dijital koleksiyon erişime açık şekilde kullanılmaya devam ediyor. Öğrencilerin yeni nesil kütüphane taleplerini geri çevirmeyen Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, önümüzdeki günlerde İzmit Millet Bahçesi içindeki Alev Alatlı Kütüphanesi’ni tanıtmayı planlıyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

KÜN Restaurant, yılbaşı gecesine ışıltılı bir dokunuş katacak

Panoramik deniz manzarası ve KÜN’ün benzersiz lezzetleri eşliğinde yeni yıla zirvede giriyoruz!

İstanbul’un Marmara Denizi’ne uzanan büyüleyici silueti eşliğinde, Mövenpick Hotel Istanbul Marmara Sea’nin roof katında yer alan KÜN Restaurant, yılbaşı gecesinde misafirlerine unutulmaz bir deneyim sunacak. Türk mutfağının köklü mirasını modern dokunuşlarla yorumlayan KÜN, 2026’ya lezzet ve eğlence dolu bir başlangıç yapmak isteyenlerin buluşma noktası olacak.

Adını güneşten alan KÜN, geçmişten günümüze uzanan gastronomik birikimi çağdaş mutfak anlayışıyla harmanlayarak Executive Chef Cenap Varol yönetimindeki ödüllü şeflerin dokunuşlarıyla hazırladığı özel yılbaşı menüsünü misafirlerine sunacak. Dorak Taşı’nda üretilen organik yoğurtla hazırlanan mezelerden geleneksel peynir çeşitlerine, ocakbaşında közlenen tatlardan odun fırını lezzetlerine uzanan geniş seçki, yeni yıl sofrasına sofistike bir dokunuş katacak.

Yeni Yılın En Renkli Eğlencesi KÜN’de Yaşanacak

KÜN, yılbaşı gecesinde yalnızca lezzetiyle değil, güçlü atmosferi ve özel programıyla da misafirlerine unutulmaz anlar yaşatacak.
20.00–21.30 arasında Ceren & Berkan canlı akustik performanslarıyla geceyi başlatacak; 22.00–02.00 arasında ise DJ Sinan Uçan, 80’lerden günümüze uzanan dinamik setiyle eğlenceyi doruğa taşıyacak.

İstanbul’un en etkileyici manzaralarından birinde, müzik ve gastronominin kusursuz uyumuyla yeni yılı karşılamak isteyenler için KÜN, unutulmaz bir gece vadediyor.

Rezervasyon ve detaylı bilgi için:
+90 (212) 401 10 90
kunrestoran.com

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Şehrin Tiyatrosu “Fosforlu Cevriye” Oyunuyla Büyükçekmece’de

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, hikayesiyle dikkat çeken oyunlarından “Fosforlu Cevriye”yi Büyükçekmece seyircisiyle buluşturuyor.

Suat Derviş’in yazdığı, Gülriz Sururi’nin uyarladığı, Yelda Baskın’ın yönettiği “Fosforlu Cevriye”; 16 Aralık 2025 Salı günü saat 20.00’de Büyükçekmece Atatürk Kültür Merkezi Bedia Muvahhit Gösteri Salonu’nda seyirci karşısına çıkıyor.

Türk edebiyatının unutulmaz karakterlerinden Cevriye’nin hikayesini sahneye taşıyan oyun, izleyiciyi 1930’lu ve 40’lı yılların İstanbul sokaklarında nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor.

“Fosforlu Cevriye”; umut, sevgi, yalnızlık ve dayanışma temaları etrafında, arka sokaklarda hayata tutunmaya çalışan kadınların, çocukların ve delikanlıların hayatlarını güçlü anlatımı ve etkileyici müzikleriyle aktarıyor.

Oyun güçlü hikayesi, etkileyici dekoru ve sahne performansları ile Bahçelievler’de unutulmaz bir akşam yaşatacak.

FOSFORLU CEVRİYE (16+ Yaş)

Anne babasını tanımadığı için gökteki yıldızlardan doğduğuna inanan, denizin kucağında bir sokak çocuğu olarak büyüyen, Galata mevkiinde karnını doyurabilmek için “icra-i sanat” eyleyen Cevriye, sıradan bir sokak kızı değil aslında İstanbul sokaklarının ta kendisidir. Hastalık ve soğuktan ölüme yaklaştığı o gece, karşısına çıkan esrarengiz bir Adam sayesinde hayata ve kara sevdaya tutunur. Cevriye’nin daha önce tanıdığı erkeklere hiç benzemeyen ve ona “siz” diye hitap eden bu Adam aslında gizli yaşayan bir idam mahkûmudur. Cevriye onu tanıdığı günden sonra artık bambaşka bir “insan” olmuştur. Hapis, sürgün, aradan geçen zaman ve türlü belalara rağmen bu aşktan vazgeçmeyen Cevriye, sevdiği için her şeyi göze alacaktır.

Oyunda 1930-40’lı yılların İstanbul’u zengin tasvirleriyle sunuluyor. Mahallelerin arka sokaklarında, hapishanelerinde, batakhanelerinde hayata tutunmaya çalışan kadınların, annelerin, çocukların ve afili delikanlıların otoriteyle olan ilişkisi çarpıcı öykülerle aktarılıyor. 

Suat Derviş, 60’lı yılların başında Türkiye’ye döndüğünde siyasi-mesleki ve maddi anlamda zorlu bir dönemden geçiyordu. “Fosforlu Cevriye” romanını yayınevlerine teklif ediyor fakat ne yazık her seferinde reddediliyordu. Suat Hanım’ın büyük arzusu, bu eserin yayınlanmasından öte, bir “müzikal” olarak oyunlaştırıldığını görmekti… Bunun için ilk görüştüğü kişi genç aktris Gülriz Sururi idi… Gülriz Hanım’ın da arzusu oyunu Şehir Tiyatroları’nda sahnelemekti…

“Karanlık bir gecede gökten düşüp parçalanan bir yıldız gibi…”  kalbimizde iz bırakan Suat Derviş’e, Reşat Fuat Baraner’e, Nazım Hikmet’e ve Gülriz Sururi’ye sevgiyle…

Oyunda Ayşe Günyüz Demirci, Besim Demirkıran, Binnur Özpınar, Direnç Dedeoğlu, Çağatay Palabıyık, Elif Verit, Emre Yılmaz, Esra Ede, Hakan Örge, Irmak Örnek, Nur Saçbüker Otan, Samet Silme, Tuğrul Arsever, Yağmur Damcıoğlu Namak, Yunus Erman Çağlar, Zeynep Ceren Gedikali rol alıyor. 

İyi seyirler…

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Cengiz Aytmatov Doğumunun 97. Yılında Keçiören’de Anıldı

Keçiören Belediyesi, dünyaca ünlü Kırgız Yazar Cengiz Aytmatov’u doğumunun 97. yılında özel bir törenle andı. Cengiz Aytmatov Parkı’nda düzenlenen anma programına Kırgız Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Ruslan Kazakbayev, Kırgız Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Müsteşarları Aibek Akayev ve Aziz Kiştobayev, Kırgız Cumhuriyeti Kültür ve Eğitim Ataşesi Ulan Maksatov ile Keçiören Belediye Başkan Yardımcıları Dr. Atila Zorlu, Av. Serkan Bedirhanoğlu ve Emir Can Tunç katıldı.

Çelenk ve karanfil bırakıldı

Saygı duruşu ve iki ülke milli marşların okunmasıyla başlayan törende, park içerisinde bulunan Cengiz Aytmatov Anıtı’na çelenk bırakılarak büyük yazarın hatırası yaşatıldı. Katılımcılar, Aytmatov’un Türk dünyası ve dünya edebiyatındaki önemine dikkat çekerek onun eserlerinin gelecek nesillere ilham olmaya devam ettiğini vurguladı.

Keçiören Belediyesi tarafından düzenlenen tören, Aytmatov’un kültürel mirasına duyulan saygıyı ve iki ülke arasındaki dostluk bağlarını güçlendirmesi bakımından Kırgız Cumhuriyeti Ankara Büyükelçi heyeti tarafından memnuniyetle karşılandı. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Mango, kurucusu İsak Andiç’i vefatının birinci yıl dönümünde anıyor

120’den fazla pazarda faaliyet gösteren, dünyanın önde gelen moda markalarından Mango, kurucusu İsak Andiç’i vefatının birinci yıl dönümünde andı. Şirket, Andiç’in hem Mango’nun geleceğine hem de uluslararası moda dünyasına ilham vermeye devam eden girişimci, insani ve hayırsever yönlerinden aldığı miras doğrultusunda; onun yaşamı boyunca ortaya koyduğu çalışmaları hatırlamak ve onurlandırmak amacıyla dünya genelindeki mağaza ve ofislerde çeşitli anma etkinlikleri düzenledi.

Başarılı iş yaşamının yanı sıra insani değerlere verdiği önem ve yardımseverliğiyle tanınan Andiç, Mango’yu bugün 120’den fazla pazarda ve yaklaşık 3.000 satış noktasında faaliyet gösteren küresel bir markaya dönüştürdü. Moda endüstrisinde uluslararası bir referans haline gelen Mango’nun gelişimine yön veren Andiç, vefatından bir yıl sonra dünya çapında hayata geçirilen çeşitli etkinliklerle anılmaya ve ilham vermeye devam ediyor.

Mango çalışanları İsak Andiç anısına film hazırladı

Mango’nun en önemli parçasını oluşturan çalışanları, eski röportajlar ve arşiv görüntülerinden hazırladıkladıkları anma videosunu, hem kurum içerisinde hem de Mango’nun sosyal medya kanallarında paylaşarak, İsak’ın değerlerini ve öğretilerini kendi sesinden aktardılar.  

Mango Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Toni Ruiz ise, İsak’ın vizyonuna olan bağlılığını, şirketin değerlerini ve kültürünü korumaya yönelik taahhüdünü içeren bir mektupla aktardı. İsak Andiç için hazırlanan anma videosu ve CEO Toni Ruiz’in yazısı Mango’nun kurumsal Linkedln profilinin yanı sıra kurumsal web sitesi üzerinden de paylaşıldı. Ayrıca Mango’nun dijital satış kanallarına da siyah banner eklendi.

Dünyanın önde gelen şehirlerindeki Mango mağazaları, İsak Andiç’in vefatının birinci yıl dönümünde vitrinlerini ve mağaza içi alanlarını, onun mirasını yansıtan ilham verici görseller ve mesajlarla yeniden düzenledi. Anma etkinlikleri kapsamında Mango’nun moda tasarımları yerini bir günlüğüne şirketi 40 yılı aşkın süre önce kuran İsak Andiç’in hikayesini ve değerlerini yansıtan bir görselliğe bıraktı.

İsak Andiç’in portreleri, İstanbul İstiklal Caddesi, Barselona’daki Paseo de Gracia ve Madrid’deki Serrano gibi sembolik mağazaların yanı sıra; Londra Oxford Street, New York Fifth Avenue, Milano Galleria Vittorio Emanuele ve Paris Boulevard Haussmann gibi ikonik yerlerde yer alan mağazalarda hayata geçirildi. 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Altay, Şeb-i Arus Haftası Kapsamında Açılan Sergilere Konyalıları Davet Etti

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Şeb-i Arus haftası dolayısıyla açılan Hattat Telamiz-i Konevî–5, Dârülhat Sergileri kapsamındaki Baki Oğraş Hat Koleksiyonu ve Andelib Sanat Atölyesi hocalarının karma eserlerinden oluşan sergileri ziyaret etti. Konya’nın Şeb-i Arus haftasında kültür ve sanat etkinlikleriyle dolu dolu geçtiğini belirten Başkan Altay, tüm sanatseverleri sergileri görmeye davet etti.


Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Şeb-i Arus haftası kapsamında sanatseverlerle buluşan üç değerli sergiyi ziyaret etti.

Bu yıl “Huzur Vakti” temasıyla düzenlenen Hazreti Mevlana’nın 752. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında birbirinden değerli sergilerin açıldığını belirten Başkan Altay, Şeb-i Arus haftasının kültür ve sanat etkinlikleriyle dolu dolu geçtiğini vurguladı.

Hattat Hüseyin Öksüz ve talebelerinin hazırladığı Telamiz-i Konevî–5, Dârülhat Sergileri kapsamında sunulan Baki Oğraş Hat Koleksiyonu ve Andelib Sanat Atölyesi hocalarının hüsn-i hat, tezhip, minyatür ve ebru eserlerinden oluşan birbirinden kıymetli üç sergiyi ziyaret ettiklerini belirten Başkan Altay, “Sanatımızın zarafetini yansıtan birbirinden kıymetli eserleri yakından inceleme fırsatı bulduk. Emeği geçen tüm sanatçılarımıza teşekkür ederiz. Tüm Konyalı hemşehrilerimi de Şeb-i Arus haftasında şehrimizde açılan bu değerli sergileri görmeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

Meydan Evleri’nde Darulhat Sergileri kapsamında hazırlanan “Baki Oğraş Hat Koleksiyonu” ile Andelib Sanat Atölyesi hocalarının hüsn-i hat, tezhip, minyatür ve ebru eserlerinden oluşan karma sergisi 31 Aralık’a kadar ziyaret edilebilecek.

Hattat Hüseyin Öksüz ve değerli talebelerinin hazırladığı Telamiz-i Konevi–5 Hat Sergisi de 31 Aralık tarihine kadar Tantavi Kültür ve Sanat Merkezi’nde sanatseverlerle buluşacak.
 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Raki Phillips, Accor Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Premium, Orta Ölçekli ve Ekonomi MarkalarınınYeni Bölge Başkanı Oldu

Dünyanın önde gelen konaklama grubu Accor, uzun vadeli büyüme hedeflerinin ana odak noktalarından olan Orta Doğu, Afrika ve Türkiye’de Premium, Orta Ölçekli ve Ekonomi markaları Bölge Başkanı olarak Raki Phillips’i atadığını duyurdu. 

Bu görev kapsamında Phillips, 26 ülkede 256’dan fazla otelden oluşan ağın operasyonel performansını yönetecek ve bölge genelindeki güçlü otel geliştirme planının hayata geçirilmesine katkı sağlayacak. Phillips’in liderliği, Grup’un büyüme stratejisinde kilit rol oynamaya devam eden Türkiye’de Accor’un varlığını daha da güçlendirecek ve dinamik ve hızla gelişen konaklama pazarında portföyün genişlemesine katkı sağlayacak.

20 yılı aşkın küresel deneyime sahip olan Raki Phillips, Orta Doğu’nun en etkili turizm liderlerinden biri olarak tanınmaktadır. Son olarak Ras Al Khaimah Turizm Geliştirme Otoritesi’nin (RAKTDA) CEO’luğunu üstlenen Phillips, Emirliği bölgenin en hızlı büyüyen ve en yenilikçi turizm destinasyonlarından birine dönüştüren sürece liderlik etti. Onun liderliğinde destinasyonun turizm gelirleri üç katına çıktı, uluslararası hava kapasitesi genişletildi, Emirlik tarihinin en büyük doğrudan yabancı yatırımını temsil eden Wynn Resorts anlaşmasının yapılmasına öncülük edildi ve önemli sürdürülebilirlik girişimleri hayata geçirildi.  

Phillips, daha önce Fairmont Raffles Hotels International’da üst düzey görevlerde bulundu, küresel marka genişlemesine katkı sağladı ve geniş kapsamlı profesyonel profilini operasyonel derinlik ile lüks segment uzmanlığıyla güçlendirdi. Bu kapsamda Fairmont, Raffles ve Swissôtel Makkah Kompleksi’nin yanı sıra Orta Doğu ve Hindistan’daki Fairmont otellerinin hızla büyüme süreçlerinde de önemli rol oynadı. Kariyerinin önceki dönemlerinde Ritz-Carlton ve Universal Studios Orlando’da üst düzey görevler üstlenen Phillips, derin operasyonel deneyimini güçlü bir ticari bakış açısıyla birleştirdi. Son yıllarda düzenli olarak Orta Doğu’nun en etkili seyahat ve turizm yöneticileri arasında gösterilen Phillips, kültür, topluluk katılımı ve inovasyon yoluyla sonuca ulaşma becerisiyle tanınmaktadır.

Accor Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Premium, Orta Ölçekli ve Ekonomi Markalarının Yeni Bölge Başkanı Raki Phillips; “Accor, ikonik markaları, güçlü iş ortaklıkları ve insan odaklı kültürüyle Orta Doğu, Afrika ve Türkiye genelinde etkili bir konaklama liderliği mirası oluşturdu. Türkiye, dinamik ve hızla gelişen konaklama pazarıyla büyük bir potansiyel taşıyor. Böyle önemli bir dönemde bu görevi üstlenmek benim için bir onur. Türkiye’deki ekiplerimiz ve yatırımcılarımızla yakın çalışarak büyümeyi hızlandırmayı, misafir deneyimlerini güçlendirmeyi ve ülke ile bölge genelinde en üst düzeyde konaklama hizmeti sunmaya devam etmeyi sabırsızlıkla bekliyorum” dedi.

Phillips, Accor’a bölgedeki güçlü ivmenin devam ettiği bir dönemde katılıyor. Grup, Türkiye’de 82 otel ve 17 bin 158 odanın yanı sıra, geliştirme aşamasında bulunan 12 otel ile ülkedeki varlığını genişletmeyi sürdürüyor.

Phillips; ibis, NovotelMercurePullmanMövenpick ve Swissôtel gibi markaların yer aldığı geniş ve çeşitlendirilmiş bir portföyü yönetecek ve aynı zamanda yatırımcılar ile iş ortaklarını uzun vadeli değer ve misafir sadakati yaratma konusunda destekleyecek.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Taylor Swift’in ‘The Eras Tour’unun Son Konserini Taçlandırdığı Film

14 Grammy ödüllü Taylor Swift’in tarihe geçen ve Vancouver’daki son performansından derlenen konser filmi ‘Taylor Swift: The Eras Tour The Final Show’, bugünden itibaren sadece Disney+’ta müzikseverlerle buluşuyor. 2024 yılında yayınladığı ‘The Tortured Poets Department’ albümünün şarkılarını ilk kez sahnede canlı söyleyen ve yepyeni bir akustik set ile izleyicilerine görsel ve müzikal bir deneyim yaşatan Swift, Vancouver konserinin ardından 149 kapalı gişe performansı ile 10 milyonu aşkın bilet satışına ulaştı.   

Sabrina Carpenter’dan Paramore’a ve Phoebe Bridgers’tan Gracie Abrams’a kadar birbirinden farklı açılış sanatçısının yer aldığı turnesinin final konserinin filmi için Glenn Weiss yönetmen koltuğuna geçti. Tony, Oscar ve Altın Küre Ödülleri gibi sayısız ödül töreninin yönetmenliğini üstlenen ve 14 Emmy Ödülü’ne layık görülen Weiss’ın bakış açısıyla Swift’in dünya müzik tarihine altın harflerle yazdırdığı turnesi unutulmaz bir arşive dönüşüyor. Tüm bu detayları en ince ayrıntısına kadar seyircilere sunan ve aslında bu görkemli şovun kulisine götüren ‘Taylor Swift: The Eras Tour – The End of An Era’ adlı 6 bölümden oluşan belgesel dizi de bugünden itibaren Disney+’taki yerini aldı. 

Vancouver’daki son konserlerin ardından New York Times’ın yaptığı habere göre The Eras Tour, 2 milyar dolardan fazla gelir sağlayarak sayısal olarak da tarihi bir rekora imza attı. Dünya müzik arenasının en merakla takip edilen isimlerinden Swift’in son konser filmi ‘Taylor Swift: The Eras Tour The Final Show’ ve ‘Taylor Swift: The Eras Tour – The End of An Era’, şimdi sadece Disney+’ta seyredilebilir. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hz. Mevlâna’nın 752. Vuslat Yıldönümü Şeb-i Arûs “Dostluk” Söyleşisi Üsküdar Üniversitesi’nde gerçekleştirildi!

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü ve Kerim Vakfı iş birliğiyle düzenlenen Hz. Mevlâna’nın 752. Vuslat Yıldönümü Şeb-i Arûs Haftası kapsamındaki “Dostluk” temalı söyleşi, Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Programa akademisyenler, öğrenciler ve Mevlâna dostları yoğun ilgi gösterdi.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mevlâna’nın mesajlarının hala güçlü şekilde günümüze seslendiğini belirterek, “752 yıl sonra halen sanki manevi tasarrufu devam ediyor, bugünümüze mesajlar vermeye devam ediyor” dedi.

“Mevlâna’yı bu zamana getirip bugünün problemlerini çözebilir miyiz?”

Günümüz dünyasının krizlerini Mevlâna’nın değerleriyle anlamanın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Biz Hz. Mevlâna’yı ele alırken; alıp Hz. Mevlâna’nın zamanına gidip o günün şartlarında bugünün problemini çözmek değil de Hz. Mevlâna’yı bu zamana getirip bugünün şartlarındaki bugünün problemlerini Hz. Mevlâna’nın ölçüleriyle, değerleriyle, esaslarıyla çözebilir miyiz diye düşünmeye çalışıyoruz daha çok. Bu nedenle Hz. Mevlâna bu çağda ciddi mesajlar veriyor. Mevlâna bir devrimciydi, zihinsel dönüşüm yaptı.” diye konuştu.

ABD’de gençler arasında artan yağma ve şiddet olaylarına atıfta bulunarak, bu davranışların arkasındaki toplumsal gerilimi ifade eden Prof. Tarhan, “ABD’de gençler, bisikletli gençler çete kuruyorlar, bir markete giriyorlar, soyuyorlar. Neden gençlerde böyle bir şey oluyor? Dünyada 62 aile bütün dünya kaynaklarının yüzde 50’sine hükmediyor. Müthiş bir gelir eşitsizliği var. Bu nedenle dünyada ciddi bir servet düşmanlığı başladı.” ifadesinde bulundu.

Hz. Mevlâna’nın öğretisini ‘mindfulness’ adı altında okullarda okutuyorlar

Bu tablo karşısında Batı’da çözüm arayışlarının hızlandığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“ABD’de seçkin liselerde çocuklar ders ortasında Mindfulness’a götürülüyor; farkındalık, affedicilik, empati, şükran günlüğü… Bunların hepsini öğretiyorlar. Aslında Hz. Mevlâna’nın öğretisini ‘mindfulness’ adı altında okullarda okutuyorlar. Bunları okullarda, lisede öğretiyorlar. Biz Türkiye’de bunu başlatamadık ama… Bu aslında kendini tanımak ve kendine dönmek demektir. Modern küresel sistem ise sürekli olarak ‘Şunu al mutlu ol, bunu elde et mutlu ol, sahip ol mutlu ol’ mesajını veriyor. Oysa tasavvuf kültürü mutluluğu dış nedenlere değil, iç nedenlere bağlamayı öğretir. Bilirsiniz; uçurtmayı uçuran rüzgâr değil, rüzgâra karşı alınan pozisyondur. Olaylara karşı nasıl konumlandığımız belirleyicidir.”

Tasavvufun insana içten gelen güçle hareket etmeyi öğütlediğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Mevlâna, bu hakikati pek çok hikâye ile anlatır. Ayrıca Mevlâna’ya göre insanı harekete geçiren şey para, çıkar veya hırs değil, sevgi olmalıdır. Ünlü pergel metaforu ile bunu açıklar: Bir ayağın hakikatte sabit olsun, diğer ayağın alemde dolaşsın. Yani idealist ol ama aynı zamanda gerçeklerden kopma. Bu da Mevlâna’nın çağımıza verdiği önemli mesajlardan biridir. Mevlâna, acının nasıl dönüştürülebileceğini de öğretir. Modern sistem acıyla ‘savaşmayı’ önerir: hastalıkla savaş, kanserle savaş… Oysa acıya doğru anlamı katabilirsek, onu yönetebilir hale geliriz.” dedi.

Acıyı anlamlandırmak ve yönetmek gerekir

Konuşmasında acıyı anlamlandırma konusuna da değinen Prof. Tarhan, “Bir insan bir acı yaşadığında, bir musibetle ya da hastalıkla karşılaştığında, bu duruma doğru anlamı yükleyebilirse, o acı onun için yönetilebilir bir hale gelir. Aksi durumda ise acı, kontrol edemeyeceği bir güce dönüşür; kişi sürekli tetikte olur, uyanıklığı hiç düşmez, stres seviyesi yükselir ve bu da hastalığı daha da ağırlaştırır. Fakat kişi, kontrol edebileceği yüksek bir güce inanırsa; her şeyi bilen ve yöneten bir kudretin bu olayı bilinmeyen bir hikmetle karşısına çıkardığını düşünürse, ‘Ümitsiz ve karamsar olmamalıyım’ diyebiliyorsa, işte buna keşfedici umutsuzluk denir. İnsan bazen ağır bir hastalığa yakalanır, doktorlar zorlayıcı şeyler söyler. Böyle zamanlarda kişinin acıya anlam katması, acıyı yönetilebilir hale getirir ve onun yol açabileceği ruhsal sorunları en aza indirir. Hz. Mevlâna’nın da sürekli vurguladığı budur. Ayrıca Mevlâna, zihinsel esneklik dediğimiz ‘kognitif fleksibilite’yi öğretir. Olaylar karşısında esnek olmayı, değişimle mücadele etmek yerine değişimi yönetmeyi tavsiye eder. Çünkü değişime en çok direnen kişiler, düşünce katılığı yüksek olan, inatçı kimselerdir.” diye konuştu.

Hz. Mevlâna’nın öğretilerinde bağışlayıcılık önemli bir yer tutuyor

Hz. Mevlâna’nın öğretilerinde, modern pozitif psikolojideki affedicilik modülüne benzer biçimde bağışlayıcılığın önemli bir yer tuttuğunu anlatan Prof. Dr. Tarhan, “İnsanın affedebileceği şeyler olduğu gibi affedemeyeceği yükler de vardır. Affedemediği durumlarda kişi, bu yükü mantıklı bir çerçeveye oturtmalı; gücünün yetmediği noktalarda ise teslimiyete yönelip zamanı kendisine yardımcı kılmalıdır. Çünkü intikam almanın yollarından biri de başarılı olmaktır. İnsan başarıya ulaştığında, onu sevmeyenler üzülür; bu da bir tür ‘sessiz intikam’dır. Bu nedenle öç peşine düşmek yerine hedeflere yönelmek daha değerlidir.” ifadesinde bulundu.

Mevlâna ilahi aşkı merkeze aldı

Mevlâna’nın ilahi aşkı, insanın Allah’ı tanımasını ve O’na yönelmesini merkeze aldığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Ona göre insanın dünyadaki asıl amacı aşka yönelmektir. Ancak günümüzde aşk yolu bazen tehlikeli bir yoldur; kişi kontrolsüzce bu yola düşerse savrulabilir. Bu yüzden Mevlâna’ya göre aşk yoluna girmeden önce kişinin acz ve fakr halini fark etmesi gerekir. Yaratıcı karşısında kendi zaafını, yoksunluğunu ve zayıflığını bilmek; kalbini yalnızca O’na bağlayabilmek… Aşkın elbette dereceleri vardır. Mevlâna’nın aşkı bir zirveyi temsil eder. Bizim için ise Allah’ı anmak sadece ibadet anlarında değil, her nefeste, her halde mümkün olmalıdır.” şeklinde konuştu.

“İhlâs, meleklerin bile yazamadığı bir sırdır”

Mevlâna’nın aşk ve ihlâs anlayışına da vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, tasavvufun samimiyet ve gönül safiyeti üzerine kurulu olduğunu hatırlattı.

Prof. Dr. Tarhan, “Cüneyd-i Bağdadî, ‘İhlâs öyle bir sırdır ki şeytan bilemez ki bozsun, melek bilemez ki yazsın’ der. Mevlâna da kalbin pusulasını yalnızca Hakk’a çevirmeyi öğütler.” dedi.

Söyleşi “Dostluk” temasıyla devam etti

Açılış konuşmasının ardından program, Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emine Yeniterzi ve Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut’un katılımıyla gerçekleştirilen “Dostluk” söyleşisiyle devam etti.

Söyleşinin başlangıcında Prof. Dr. Emine Yeniterzi, anlamlı bir yaşam sürmek için dostluğun vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğunu dile getirerek, “Hayatı derin bir şekilde yaşamak, anlamlı hale getirmek için dosta ihtiyacımız var, dostlara ihtiyacımız var. Namazın, orucun bile kazası var ama dosttan uzakta geçirilen zamanların kazası olmuyor. Dostu bulunca sıkı sarılmak gerekiyor.” dedi.

Dostlar birbirini geliştiriyorlar, birbirini yüceltiyorlar

Mevlâna ve Şems-i Tebrîzî dostluğuna özel bir vurgu yapılan söyleşide Prof. Dr. Yeniterzi, “Hz. Mevlâna dört medresede birden ders veren bir akademisyendi aslında. Şems-i Tebrîzî ile tanıştıktan sonra gönül ilmini elde ediyor. Demek ki dostluk muazzam bir dönüşüm aynı zamanda. Yani dostlar birbirini geliştiriyorlar, birbirini yüceltiyorlar.” diye konuştu.

Pakistan’ın millî şairi Dr. Muhammed İkbâl’i örnek vererek dostluğun aynı zaman veya aynı coğrafyada yaşanmasa bile gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Emine Yeniterzi, “Sohbet, dostluğun bir aracıdır. Cenab-ı Hak ile sohbet etmek istersek Kur’ân-ı Kerîm okuruz, Hz. Peygamber ile sohbet için hadis kitaplarını, Mevlâna ile sohbet için de Mesnevî’yi okuyabiliriz” dedi. “Dosttan gelen her şeyi lütuf ya da kahır ayırt etmeksizin nimet kabul etmek, nimet yerine koymak gerekiyor” diyen Yeniterzi, “Dost kazanmak için önce bizim bir dost olmamız lazım. Gönüller fethederek, iyilikler yaparak, gerçek dostluklar göstererek Cenab-ı Hak’ın dostluğunu da kazanabiliriz. Ve o bu dünyada kazanılabilecek en büyük hayır.” ifadesinde bulundu.

Prof. Yeniterzi sözlerine şöyle devam etti: “Hakiki dostluk, insanın ilahî ahlâka bürünmesiyle yani Allah’ın “Rahmân ve Halîm” isimlerinin kulda tecelli etmesiyle ortaya çıkar. Dostluk; merhamet, cömertlik, vefa, affedicilik gibi Allah’ın sıfatlarının insanda yansımasıdır. Bu sebeple dostluk, bir bakıma ahlâkî ibadettir. İnsan dostunun gönlünü aldığında, aslında Hak’la ünsiyete yaklaşır. Kısaca dostluğun özü: sevgi ve ihlâstır, ayet ve hadislerde bildirilen ideal Müslümanın ahlâkî özellikleridir.”

“Dost Allah’tır”

Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut, dostluğun temelinde ilahi bir bağın yattığını belirterek, “Dost Allah’tır ya da Allah için bir araya gelenlerdir… Dost güven demektir, sadakat demektir. Allah’tan başka hiç kimseye güvenilmez. Ama Allah için bir arada olanlar Allah’a ve arkadaşına güvenirler. Bu çok önemli bir şey. Çünkü o ona sadıktır. Dost çok büyük bir sevgi. Hiç başka bir şey beklememek, hiç kimseye yaranmak için hareket etmemek, sadece Allah için hareket etmek demektir.” dedi.

Cemalnur Sargut, Hz. Musa kıssası üzerinden gerçek dostluğun sadece Allah rızası için yapılan hizmetle mümkün olduğunu ifade ederek, dostluğun temelinde karşılıklı edep ve saygı olduğunu belirtti ve “Dost olmak, kardeş olmaktan çok üstün bir seviye” yorumunda bulundu.

Dosta küsülmez…

Dost olmayı bilmek gerektiğine de işaret eden Sargut, “Dost kusurlarını görmez. Dost hakkında kötü düşünmez. Dostuna karşı hep iyi temenniler içinde olur. Dostun geçmiş hata ve kusurlarını karıştırmaz. Dostunu hata ve günahlardan dolayı ayıplamaz. Dostunu hor görmez. Dostunun ayıbını kendi ayıbı olarak görür. Cennete dostuyla gitmek ister. Dostuna Allah’ın çizdiği sınırlara saygıyı hatırlatır. Dostuna manevi makamlarını gizlemesini söyler. Dostuna haksız yere düşmanlık edene dostça yaklaşmaz. Dostu geldiğinde ayağa kalkar. Dostuna asla yalan söylemez. Dostunu dua eder. Kin ve düşmanlık asla beslemez. Onu saygıyla dinler. İmtihan etmeye kalkmaz. Kötü bir şey yaptığında tövbe etmiş olacağını düşünür ve onu hiç anmaz. Dostuna küsmez. Dostunu cezalandırmaz. Güzel ahlak en büyük özelliktir.” diye anlattı.

Söyleşide, Mesnevî’den hikâyelerle dostluk bağlarının derinliği ve ilahi muamelelere sabır gösterilmesi gerektiğini anlatan Cemalnur Sargut, “Hz. Mevlâna bütün öğretileriyle bize bunu öğretti: Yalnız Allah. Başka hiçbir şey yok. Öfke yok, kin yok, nefret yok. Hz. Mevlâna bize çok büyük örnek. Mesnevî çok büyük örnek.” dedi.

Kalabalık yalnızlığa karşı manevi çözüm

Modern dünyanın getirdiği “kalabalık yalnızlık” kavramı üzerine de konuşan Cemalnur Sargut, maneviyattan uzaklaşmanın insanları yalnızlığa sürüklediğini savundu.

Cemalnur Sargut, “Yalnızlık bu sene herkesin bana sorduğu bir şey. Halbuki yalnızlık diye bir şey yok ki. Yalnızlık yok. Nasıl yalnız olabiliriz? Sahibimizle berabersek nasıl yalnız olabiliriz? Ama hiç tanışmamışlar ki. Sahipleriyle hiç tanışmamışlar. Allah var. Allah hep var.” diye konuştu.

Gençlere yönelik tavsiyelerde bulunan Sargut, ailelerin çocuklarına bırakabileceği en değerli çeyizin manevi hayat olduğunu sözlerine ekledi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İSU’dan Abonelere Kolaylık: Ücretsiz SMS ile Doğa Dostu Dijital Faturaya Geçiş

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğü, çevreyi koruyan dijital fatura uygulamasını aboneler için daha erişilebilir kılmak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Aboneler, ISUEVET yazarak 6235 numarasına gönderecekleri ücretsiz SMS ile hızlı bir şekilde dijital faturaya geçiş yapabiliyor.

SU KARNESİ İLE TÜKETİM KARŞILAŞTIRMASI

Dijital faturaya geçen aboneler, su tüketimlerini daha sağlıklı takip edebilecekleri ‘su karnesi’ne anında erişim sağlayabiliyor. Bu özellik sayesinde aboneler, kendi tüketimlerini mahalle ortalamalarıyla karşılaştırarak su kullanım alışkanlıklarını gözden geçirme fırsatı elde ediyor. Böylece hem bireysel farkındalık artıyor hem de su tasarrufuna katkı sağlanıyor.

SU TASARRUFU VE ÇEVRE KORUMAYA DESTEK

Küresel iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün arttığı günümüzde su kaynaklarının korunması büyük önem taşıyor. İSU, dijital fatura uygulamasıyla kâğıt tüketimini ortadan kaldırarak karbon ve su ayak izinin azaltılmasına katkı sağlıyor. Su karnesi ile tüketim farkındalığının artırılması da su tasarrufunun teşvik edilmesine olanak tanıyor.

TEK SMS İLE DİJİTAL FATURAYA GEÇİŞ

Türkiye genelinde 100 bini aşkın kişinin kullandığı dijital fatura sistemine katılmak için abonelerin yapması gereken tek işlem, ISUEVET yazarak 6235 numarasına SMS göndermek. Dijital faturaya geçmek isteyenler ayrıca www.isu.gov.tr adresine girerek Sanal Şube → Fatura İşlemlerim → Fatura Bildirim Tercihleri adımlarını takip ederek de işlemlerini tamamlayabiliyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı