Baby Brown’dan Müzik Dünyasına Yeni Bir Hit: “Rompe”

Dünyaca ünlü sanatçı Baby Brown, müziğe olan tutkusu ve yaratıcı enerjisiyle bir kez daha hayranlarını etkilemeyi başardı. Son projesi olan “Rompe”, yetenekli sanatçılar JSnake ve Shine Rivera ile gerçekleştirdiği işbirliğiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Bu üçlünün güçlerini birleştirerek ortaya koyduğu bu eser, dünya çapında müzik listelerinde zirveye oynamayı hedefliyor.

Baby Brown, kendine özgü tarzı ve müziğe yenilikçi yaklaşımıyla çağdaş müziğin en önemli figürlerinden biri olarak tanınıyor. “Rompe”, bu yaratıcı dehanın bağlılığını ve enerjisini en iyi yansıtan projelerden biri. Şarkının prodüksiyonunda ünlü aranjör Boby Purakal’ın imzası bulunuyor. JSnake’in hit ritimleri ve Shine Rivera’nın karizmatik vokalleri, Baby Brown’ın müziğiyle birleşerek şarkıya eşsiz bir dinamizm ve tazelik katıyor. Bu işbirliği, müzikte kolektif üretimin gücünü vurgulayan bir şaheser olarak kulüplerde ve radyo istasyonlarında yankı bulmaya hazırlanıyor.

2024 yılı boyunca üretkenliğiyle göz dolduran Baby Brown, yıl sonunu 3 yeni hit şarkı ile kapatmayı planlıyor. Sanatçının 2025 yılı için hazırlıkları da şimdiden başladı; toplam 46 yeni şarkının yer alacağı iddialı projeleriyle müzik dünyasını adeta sallamaya hazırlanıyor. Aralık ayında çıkması planlanan “I’m a Bozz” şarkısıyla bu yılı güçlü bir kapanışla bitirecek.

Sanatçının uluslararası başarısı da ödüllerle taçlanıyor. 15 Kasım’da Ankara’da düzenlenen Altın Kariyer Ödülleri’nde “Best International Artist” ödülünü kazanan Baby Brown, kariyerine bir prestij daha ekleyerek müziğinin evrensel etkisini bir kez daha kanıtladı.

Baby Brown, JSnake ve Shine Rivera’nın birlikteliğiyle ortaya çıkan “Rompe”, modern müzik sahnesinde kalıcı izler bırakacak gibi görünüyor. Şarkı, sanatçının üretkenliği ve sanata olan bitmek bilmeyen tutkusunun parlak bir örneği olarak hafızalarda yer edecek.

 

 
Sevtuğ’un Yükselişi Devam Ediyor: “OH BE” Teklisi Yolda!

Sezen Aksu’nun unutulmaz parçası Aldatıldık‘ı muhteşem sesi ve enerjisiyle yeniden yorumlayarak dinleyicilerinin beğenisini kazanan Sevtuğ, sahnelerden sahnelere koşmaya devam ediyor. Son dönemde hızlı bir yükseliş yakalayan sanatçı, bu performansını sayısız ödülle taçlandırarak müzik dünyasında adından sıkça söz ettiriyor.

Festivaller ve yurt içi-yurt dışı konserlerinde büyük bir ilgi gören Sevtuğ, farklı mekanların da aranılan sanatçısı olmayı başardı. Gittiği her şehirde kalabalık izleyici gruplarının karşısına çıkan Sevtuğ, arabeskten popa, sanat müziğinden türkülere ve rocka uzanan geniş repertuarıyla her tarzda başarılı performanslar sergileyerek izleyicilerinden tam not alıyor.

Sanatçının kariyerindeki bu hızlı yükselişe yeni bir soluk getirecek olan OH BE isimli teklisi ise dinleyicilerle buluşmak üzere. Hayranlarının merakla beklediği bu çalışma, Sevtuğ’un müzik dünyasındaki etkisini daha da pekiştirmesi bekleniyor. Heyecan dorukta, Sevtuğ’un güçlü yorumlarıyla müzikseverlerin kalbini bir kez daha fethetmeye hazırlanıyor.

Beril Aslanyay: Hayat Koçluğunda Fark Yaratan Bir İsim

Yugoslav Kökenli Bir Ailenin İkinci Çocuğu 1997 yılında Yalova’da dünyaya gelen Beril Aslanyay, Yugoslav göçmeni bir ailenin ikinci çocuğu olarak büyüdü. Eğitim hayatına Anadolu Otelcilik Turizm Meslek Lisesi Aşçılık-Pastacılık bölümünde başlayan Aslanyay, Akdeniz Üniversitesi’nde Turizm ve Otel İşletmeciliği eğitimi aldı. Şu anda aynı üniversitede Halkla İlişkiler, Reklam ve Pazarlama bölümü son sınıf öğrencisi.

Kendi Yolunu Çizen Bir Kişilik Beril Aslanyay, enerjik ve eğlenceli yapısı, öğrenmeye olan hevesi ve komediye duyduğu ilgi ile kendini tanımlıyor. Müzik aşkı, farklı atmosferlerde bulunma isteği ve psikolojiye olan ilgisi onun kişisel ve profesyonel gelişimini şekillendiren unsurlar arasında. Seyahat etmeyi, yeni yerler keşfetmeyi ve insanlarla etkileşimde bulunmayı bir yaşam biçimi olarak gören Aslanyay, kendisini “ası, çılgın ruhlu” bir kadın olarak ifade ediyor.

Mesleki Serüvenin Başlangıcı Aslanyay, psikoloji ve kişisel gelişim alanına olan ilgisini fark ettiğinde bu sektöre adım attı. Okuduğu kitaplardan edindiği bilgileri ve doğal yeteneklerini harmanlayarak kişisel gelişim alanında ilerledi. 2019 yılında Antalya’dan İzmir’e taşınması hayatının dönüm noktası oldu ve bu şehir ona, özünü ve geleceğini şekillendirmede önemli katkılar sağladı. İzmir’de aldığı yaşam ve ilişki koçluğu eğitimleriyle bu alandaki yetkinliğini artırdı ve öğrendiklerini arkadaşları üzerinde denemeye başladı.

Yaşam ve İlişki Koçluğuna Türkiye’de Bakış Türkiye’de yaşam ve ilişki koçluğuna bakış açısının çeşitlilik gösterdiğini belirten Aslanyay, toplumun bir kısmının bu mesleği doğru anlamadığını ifade ediyor. “Psikoloğa gitmeyi delilik zanneden bir toplumun bu önyargı kalıplarını nasıl kıracağımızı çok sorguluyorum,” diyerek bu alandaki zorluklara dikkat çekiyor.

Kariyer mi, Aşk mı? Kariyer basamaklarını çıkarken aşkın önceliği hakkında konuşan Beril Aslanyay, aşkın kendisi için ön planda olduğunu vurguluyor. “Ruhum aşkla beslendiğinde, kariyerimde keyifle yol alabiliyorum,” diyor. Ancak, kariyerinde bazı kırmızı çizgileri de var. Aileden danışan almayı ve cinsellik üzerine danışmanlık vermeyi reddediyor.

Örnek Aldığı İsimler ve Ailesinin Desteği Özellikle Doğan Cüceloğlu’nu örnek aldığını söyleyen Aslanyay, kendini sürekli geliştirmek için çabalıyor. Ailesinin her zaman destekçi olduğunu ve mesleğini hoşgörüyle karşıladıklarını da ekliyor.

Kendisini Eleştirdiği ve Övdüğü Yanları Beril Aslanyay, tez canlılığını ve keyfine düşkünlüğünü eleştiriyor. Öte yandan, insanları anlayabilme yeteneği ve iletişim becerileri ile övünüyor. “Ne yaşarsam yaşayayım, kendimi olduğum yerden daha iyisine taşıyabilme gücüme bayılıyorum,” diyerek, içsel gücünü ve azmini dile getiriyor.

Gelecek Planları ve Mesleki Hayaller Mesleğini severek yapan Aslanyay, farklı sektörlerde de var olmayı arzuluyor. Özellikle çello çalma gibi sanatsal etkinliklerle ilgileniyor. “Hiçbir zaman tek bir yöne odaklanmayı sevemedim,” diyerek çok yönlülüğünü ve farklı alanlara duyduğu ilgiyi vurguluyor.

Haber Portallarına Bakış Açısı Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri ve trendleri takip eden Beril Aslanyay, haber portallarının yaşam kültürünü yükseltmedeki başarısını takdirle karşılıyor.Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu Beril Aslanyay, geniş bir vizyonla sektörde fark yaratmaya devam ediyor.

​​​​​​​

Baba Beni Güldürsene filminin basın toplantısı yapıldı

Yapımcılığını Wovie, Retropro ve DMC ‘nin yaptığı, yönetmen koltuğunda Emrah Aguş’un oturduğu, senaryosunu ise Dinar Kahveci’nin kaleme aldığı ‘Baba Beni Güldürsene’ filminin basın toplantısı yapıldı.

Kızına göre “sıkıcı bir baba” olan Murat’ın, “yılın en komik babası” olabilme çabasının anlatıldığı, aksiyon ve macera dolu Yeşilçam tadında bir aile komedisinin anlatıldığı “Baba Beni Güldürsene” filminin basın toplantısı Levent The Tamtam’da yapıldı. Basın toplantısında çocuk oyuncular Aylin Akpınar, Ali Semi Sefil, Arven Beren, Kaan Alp Dayı, Ela Şafak ile birlikte kameralar karşısına çıkan Ahmet Kürşat Öçalan, Merve Sevi, Levent Özdilek, Ceyhun Fersoy, Tolga Canbeyli ve Tevhide Dadı soruları yanıtladı.

 

Kaybettiğimiz değerleri anlatıyor

Sözü ilk başlayan Merve Sevi, çekimlerde çok eğlendiklerini söyleyerek, “Herkesi çok eğlenceli, çok güzel bir film bekliyor. Son derece kıymetli bir kadromuz var. Ben de filmde, son derece zeki bir kızın annesini oynadım. İzleyenlerin mutlu olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu. “Baba Beni Güldürsene, kaybettiğimiz değerlerimizi bize çocuklar üzerinden anlatan kıymetli bir film” diyerek sözü rol arkadaşı Ahmet Kürşat Öçalan’a devretti.

 

Eğlenerek çalıştık

Güzel bir aile filmi olduğunu dile getiren Ahmet Kürşat Öçalan, “Ben filmde hem eşiyle hem de kızıyla arasını düzeltmeye çalışan bir babayı canlandırıyorum. Karakterin temel amacı, daha eğlenceli bir baba olmaya çalışmak. Ekip olarak son derece eğlenerek çalıştık ve güzel bir ürün ortaya koyduk. Herkesi filmimize bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Aileler çocuklarını alıp gelsin

Filmde dedeye hayat veren usta oyuncu Levent Özdilek, “Ailelerin çocuklarını da yanlarına alarak izlemesi gereken bir işe imza attığımızı ifade edebilirim” diyerek, sinemaseverlerin ailecek izleyebileceği bir film olduğunu söyledi.

 

Bende onların yaşında mesleğe başladım

Filmin Vahap karakterine hayat veren Ceyhun Fersoy, “Ben bu filmin karikatür tarafına oynadım. Biraz üçkağıtçı bir karakterdi. Bu filmde olduğum için çok mutluyum. Filmin ne kadar gişe yapacağından ziyade, çok güzel bir arşiv filmi. Ailelerin hep birlikte gidebileceği bir film oldu. İzleyenlerin yüzünde bir tebessüm bırakabilirsek, ne mutlu bize. Küçük kardeşlerimizle keyifle oynadık, bir anda kendimi gördüm. Ben de onların yaşında başladım bu mesleğe” diyerek eski günlerini yad etti.

 

Vizyon ve doğum günü aynı anda

Filmde Şahap karakterine hayat veren Tolga Canbeyli, “Filmin vizyon tarihi benim doğum günümle aynı. Bana hediye almak isteyen filme gitsin” diyerek espri yaptı.

 

Ekip olarak güzel bir uyum yakaladık

Altın Kelebek ödüllü çocuk oyuncu Aylin Akpınar, filmin çok eğlenceli olduğunu ifade ederek, “Ekip olarak çok güzel bir uyum yakaladık. Herkesin ailesiyle beraber gelebileceği bir film oldu. Biz çekerken çok güldük. İzleyenlerin de güleceğini düşünüyorum” dedi.

 

Aile dizilimi meselesini ele aldık

Yönetmen Emrah Aguş, “Burada, son dönem herkesin gündeminde olan ‘aile dizilimi’ meselesinin yansımalarını izliyoruz. Baba karakterinin kendi babasıyla yaşadığı sıkıntıların, kızıyla ilişkisine yansıdığını gördüğümüz bir hikayemiz var. Filmimizin, sadece çocukların değil, ailelerin izlemesi gereken bir yapım olduğunu düşünüyorum. Herkesin fazlasıyla güleceği, bazı anlarda da hüzünleneceği çok güzel bir aile filmi olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

Yapımcı Özgür Akbaş, sinemaseverleri, çocukların merkezde olduğu bir aile komedisinin beklediğini belirterek, filmin bir baba ile kızının ilişkisine odaklandığını vurguladı. Akbaş, “Karşımızda hayatla ilişkisi biraz problemli, uyum sorunları yaşayan bir baba var. Kızı ise bunun tersine, son derece akıllı ama okulunda arkadaşları tarafından zorbalık görüyor. Akran zorbalığı şu anda çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Çocuklar bu durumu ailelerinden saklayabiliyor. Filmde de babanın bütün bu sorunları nasıl çözdüğünü ve kızının arkadaşlarıyla bağını yeni baştan nasıl kurduğunu izliyoruz. Baba Beni Güldürsene, son derece eğlenceli ve güzel animasyonların olduğu bir aile filmi oldu” dedi.

Baba Beni Güldürsene 8 Kasım 2024’te sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Bu eğlenceli maceraya tanık olmaya hazır olun!

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dünyanın Pek Çok Ülkesinden Sonra JEAN D’ARCEL Medikal Klinik Artık Kıbrıs Girne’de Hizmete Açıldı

Kıbrıs Girne, dünyaca ünlü medikal estetik markası JEAN D’ARCEL’in yeni kliniğine ev sahipliği yapmaya başladı. Ayfer Yılmazcan’ın direktörlüğünde ve Hayriye Vurdu’nun organizatörlüğünde gerçekleşen muhteşem açılış, Kıbrıs halkını ve seçkin konukları bir araya getirdi. Açılışta kurdele, KKTC eski Meclis Başkanı Zorlu Töre, JEAN D’ARCEL Direktörü Ayfer Yılmazcan ve Kıbrıs’ın tanınmış iş insanı Ayhan Kış tarafından kesildi.

JEAN D’ARCEL, estetik ve medikal alanlarda kalitesiyle tanınan ve dünyanın birçok ülkesinde prestijli kliniklerde hizmet veren bir markadır. Almanya’da son teknolojiye sahip üretim tesislerinde, en yüksek etkinlik ve tolere edilebilirlik standartlarında üretilen ürünler, JDA’nın Ar-Ge uzmanları tarafından tasarlanmaktadır. Farklı ve etkili aktif bileşenlerin kombinasyonları, en iyi sonuçları sunarak bu alanda fark yaratmaktadır.

Yılların deneyimi ve güçlü akademik altyapısı ile JEAN D’ARCEL, düzenli eğitim programları ve modern laboratuvar ekipmanları sayesinde estetik tıp, dermatoloji ve kozmetik cerrahideki son bulguları etkili cilt bakımına uygulamaktadır. JEAN D’ARCEL CLINIQUE, bu anlayışla dünya genelinde kazandığı itibarı Kıbrıs’taki kliniğine de taşıyarak, hastalarına en yüksek standartta hizmet sunmaktadır.

Klinikte kullanılan son teknoloji cihazlar, kesin sonuç odaklı ve sağlıklı güzellik uygulamaları, uzman doktor kadrosunun titiz çalışmaları ile birleşerek Girne’de estetik ve medikal hizmetlerin çıtasını yükseltmeyi hedefliyor.

Başlık: Dünyanın Pek Çok Ülkesinden Sonra JEAN D’ARCEL Medikal Klinik Artık Kıbrıs Girne’de Hizmete Açıldı

Kıbrıs Girne, dünyaca ünlü medikal estetik markası JEAN D’ARCEL’in yeni kliniğine ev sahipliği yapmaya başladı. Ayfer Yılmazcan’ın direktörlüğünde ve Hayriye Vurdu’nun organizatörlüğünde gerçekleşen muhteşem açılış, Kıbrıs halkını ve seçkin konukları bir araya getirdi. Açılışta kurdele, KKTC eski Meclis Başkanı Zorlu Töre, JEAN D’ARCEL Direktörü Ayfer Yılmazcan ve Kıbrıs’ın tanınmış iş insanı Ayhan Kış tarafından kesildi.

JEAN D’ARCEL, estetik ve medikal alanlarda kalitesiyle tanınan ve dünyanın birçok ülkesinde prestijli kliniklerde hizmet veren bir markadır. Almanya’da son teknolojiye sahip üretim tesislerinde, en yüksek etkinlik ve tolere edilebilirlik standartlarında üretilen ürünler, JDA’nın Ar-Ge uzmanları tarafından tasarlanmaktadır. Farklı ve etkili aktif bileşenlerin kombinasyonları, en iyi sonuçları sunarak bu alanda fark yaratmaktadır.

Yılların deneyimi ve güçlü akademik altyapısı ile JEAN D’ARCEL, düzenli eğitim programları ve modern laboratuvar ekipmanları sayesinde estetik tıp, dermatoloji ve kozmetik cerrahideki son bulguları etkili cilt bakımına uygulamaktadır. JEAN D’ARCEL CLINIQUE, bu anlayışla dünya genelinde kazandığı itibarı Kıbrıs’taki kliniğine de taşıyarak, hastalarına en yüksek standartta hizmet sunmaktadır.

Klinikte kullanılan son teknoloji cihazlar, kesin sonuç odaklı ve sağlıklı güzellik uygulamaları, uzman doktor kadrosunun titiz çalışmaları ile birleşerek Girne’de estetik ve medikal hizmetlerin çıtasını yükseltmeyi hedefliyor.

Hüner Coşkuner’den Şarkılarla Veda: “Allah Çıkardı Seni Karşıma”

Türk Sanat Müziği’nin unutulmaz isimlerinden Hüner Coşkuner, ölümünün üçüncü yılında şarkıları ve anılarıyla anılıyor. 4 Şubat 2021 tarihinde, 57 yaşında hayata veda eden Coşkuner’in, vefatından kısa bir süre önce hazırladığı “Allah Çıkardı Seni Karşıma” adlı eseri, yapımcılığını Muhteşem Candan’ın üstlendiği Elenor Müzik etiketiyle YouTube ve dijital platformlarda yayınlandı.

Hastalığını öğrendiğinde bile müziğe ve hayata olan tutkusunu kaybetmeyen sanatçı, yeni albüm hazırlıkları için üç yeni beste yapmış ve yeni fotoğraf çekimleri gerçekleştirmişti. “Allah Çıkardı Seni Karşıma” bu bestelerden ikincisi olarak dikkat çekiyor. Coşkuner, bu eserin tamamlanmasından kısa bir süre sonra yoğun bakıma kaldırılmış ve kısa süre sonra yaşamını yitirmişti.

Yapımcı Muhteşem Candan, bu çalışmanın Coşkuner’in hayata ve sanata olan bağlılığının bir göstergesi olduğunu belirterek, “Hüner Coşkuner, tüm çalışmaları ile sanat dünyasının ölümsüzleri arasında yer alacak. Bu son çalışmasını ve yaşam dolu fotoğraflarını sevenleriyle paylaşmanın buruk mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

Hüner Coşkuner, ölümünün ardından sevgi, saygı ve rahmetle anılıyor. Onun güçlü sesi ve duygulu eserleri, Türk Sanat Müziği severlerin gönüllerinde yaşamaya devam edecek.

İhsan Taş: “Yılmaz Güney’le Çalışmak İsterdim!”

Başarılı yapımcı ve yönetmen İhsan Taş, son filmi “Dedemin Gözyaşları” ile büyük bir çıkış yakalayarak sinema dünyasının dikkatini üzerine çekti. Ödüllü yönetmen, Türk sinemasının efsane isimlerinden Yılmaz Güney’i idolü olarak gördüğünü ve onunla çalışma hayalini dile getirdi.

20 Eylül’de vizyona giren “Dedemin Gözyaşları”, gişede büyük başarı elde ederek milyon dolarlık bütçeli Hollywood yapımlarını geride bıraktı ve gişe liderliğine oturdu. Tam yirmi hafta sonunda hafta sonu gişe listesinin zirvesinde yer alan ilk yerli film olmayı başaran yapım, Taş’ın adını sektörde daha da öne çıkardı.

Sinemaya olan tutkusunu ve ilham kaynaklarını paylaşan İhsan Taş, “Yılmaz Güney, Türk sinemasında devrim yaratan ve bizim gibi genç sinemacılara ilham veren büyük bir ustaydı. Onun bıraktığı mirası yaşatmak ve Türk sinemasını daha parlak yarınlara taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz,” diyerek Yeşilçam ruhunu projelerine yansıtma çabasını vurguladı.

Taş, bu yeni filmle elde ettiği başarının, Türk sinemasının ulusal ve uluslararası alanda daha güçlü temsil edilmesi için önemli bir adım olduğunun altını çizdi.

​​​​​​​

Genç Oyuncu Melike Akdağ, Halil Ergün’le Buluştu

Genç ve güzel oyuncu Melike Akdağ geçtiğimiz gün yapımcısı İhsan Taş’ın ofisinde Türk sinemasının duayen isimlerinden Halil Ergün ile biraya geldi ve samimi bir sohbet gerçekleştirdi.

Sinemaya yıllarını adamış olan usta oyuncu Halil Ergün, deneyimlerini ve mesleki birikimlerini paylaşarak, kariyer basamaklarını emin adımlarla tırmanan genç meslektaşına yol gösterici tavsiyelerde bulundu.

Çocukluğundan beri hayalini kurduğu oyunculuk alanında başarılı bir kariyer inşa etmeye çalışan güzel oyuncu Melike Akdağ, usta oyuncunun tavsiyelerini can kulağıyla dinledi.

 

SEKTÖRDE KALICI OLMANIN YOLLARI

Halil Ergün, genç oyuncuya sektörde uzun soluklu bir kariyerin sırlarını paylaştı. Ergün, oyunculuğun sadece yetenekle sınırlı olmadığını, disiplin, sabır ve sürekli kendini geliştirmek gerektirdiğini vurguladı. Sektörde kalıcı olmanın yolunun, her yeni projede kendini aşmaya çalışmak ve mesleğine olan saygıyı asla kaybetmemekten geçtiğini belirtti.

 

GELECEK İÇİN GÜÇLÜ ADIMLAR

Melike Akdağ, Halil Ergün’ün paylaştığı bu deneyimlerin kariyerine ışık tutacağını ve gelecekteki projelerinde ona rehberlik edeceğini belirterek “Oyunculuğa başladığımdan beri yaşadığım bu yolculuk, benim için bir rüya gibiydi. Bu yolda attığım her adım, beni önce hayallerime sonra da beyazperdeye daha da yaklaştırdı. Kendime inandım, hayallerimi gerçekleştirmek için başarı merdivenlerini bir bir çıkıyorum. Bu, sadece bir başlangıç ve biliyorum ki önümdeki yol çok daha güzel ve parlak olacak.” diye konuştu.

Yılmaz Güney ile Çalışmak İsterdim

 

Yılmaz Güney ile Çalışmak İsterdim

Son filmi “Dedemin Gözyaşları” ile büyük bir başarıya imza atan ve bir anda dikkatleri üzerine çekmeyi başaran ödüllü yapımcı ve yönetmen İhsan Taş, ilk defa idolünü açıkladı.

20 Eylül’de vizyona giren ve gişede milyon dolarlık bütçeli Hollywood yapımları başta olmak üzere tüm rakiplerini geride bırakarak, gişenin zirvesine yerleşen “Dedemin Gözyaşları” tam yirmi hafta sonra, hafta sonu listesinin zirvesinde yer alan ilk yerli film olmayı başardı. Filmin yapımcısı ve yönetmeni İhsan Taş, kendisine sinemayı sevdiren ismin Türk sinemasının efsane isimlerinden Yılmaz Güney olduğunu ve onu kendisine hep örnek aldığını belirtti.

Projelerinde Yeşilçam’ın ruhunu yaşatmaya özen gösterdiğini vurgulayan Taş, “Yılmaz Güney, Türk sinemasında bir devrim yaratan ve bizim gibi genç sinemacılara ilham veren büyük bir ustaydı. Onun bıraktığı mirası yaşatmak ve Türk sinemasını daha parlak yarınlara taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.